Seçim sonrası muhalif medyanın ve gazetecilerin televizyonlardan açık bir şekilde Kılıçdaroğlu’nun istifasını ima etmeye kalkmasını medya ombudsmanı Faruk Bildirici ile konuştuk. Bildirici bu durumu şöyle değerlendirdi:
“Bir defa her şeyden önce gazetecilerin siyasi olaylarda taraf haline gelmemesi ve bir partili gibi davranmaması gerek. Muhalif medya -en azından bir bölümü- maalesef seçim öncesinde de tam bir taraftar gazetecilik yaptı. Bu doğru değildi. Bunun yansıması olarak, aynı şekilde aynı taraftarlık sürüyor ve bir ölçüde artık Cumhuriyet Halk Partisi’nin içini dizayn etme ve siyaset mimarlığına doğru gidiyor. Neden böyle söylüyorum? Çünkü, biz Tayyip Erdoğan’ı eleştirebiliriz. Yani Tayyip Erdoğan’ın yaptığını, ettiğini her şeyi söyleyebiliriz, onun değişmesi gerektiğini de söyleyebiliriz. Nihayetinde o bir devlet insanı ve bu ülkeyi yönetiyor, yürütmenin başındaki kişi… Ama Kılıçdaroğlu’nun değişmesi gerektiğini söylemek onun yerine başkasının gelmesini söylemek artık partiyi dizayn etmeye gidiyor.”
Medya Kılıçdaroğlu’nun peşinde: Eleştirel gazetecililk ile aktivizm ayrımı
ONUR ÖNCÜ
21 yıllık AKP döneminde ilk defa bir cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında muhalefet bloğu bir bütün ortak, bir isim üzerinde, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu üzerinde mutabık kaldı. Kılıçdaroğlu sadece siyasi partilerin, toplumun ortak mutabıkı değil, aynı zamanda muhalif medya olarak adlandırdığımız, iktidarın ‘müdahale’ çeperine girmeyen medya kuruluşlarının da ortak ismi oldu. Öyle ki, 14 ve 28 Mayıs cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi muhalif medya Kılıçdaroğlu’na koşulsuz bir destek sundu…
Ancak konumuz muhalif medyanın seçim sonrası tutumu: Kılıçdaroğlu’nun partisinden “istifa” etmemesi muhalif medyanın ve gazetecilerin neredeyse birinci odak noktası oldu. Bu bağlamda gazetecilerin eleştirel gazetecilikle aktivizm arasında çelişkilerde ‘boğulduğunu” görmek mümkün.
Seçim sonrası muhalif medyanın ve gazetecilerin televizyonlardan açık bir şekilde Kılıçdaroğlu’nun istifasını ima etmeye kalkmasını medya ombudsmanı Faruk Bildirici ile konuştuk. Bildirici bu durumu şöyle değerlendirdi:
“Bir defa her şeyden önce gazetecilerin siyasi olaylarda taraf haline gelmemesi ve bir partili gibi davranmaması gerek. Muhalif medya -en azından bir bölümü- maalesef seçim öncesinde de tam bir taraftar gazetecilik yaptı. Bu doğru değildi. Bunun yansıması olarak, aynı şekilde aynı taraftarlık sürüyor ve bir ölçüde artık Cumhuriyet Halk Partisi’nin içini dizayn etme ve siyaset mimarlığına doğru gidiyor. Neden böyle söylüyorum? Çünkü, biz Tayyip Erdoğan’ı eleştirebiliriz. Yani Tayyip Erdoğan’ın yaptığını, ettiğini her şeyi söyleyebiliriz, onun değişmesi gerektiğini de söyleyebiliriz. Nihayetinde o bir devlet insanı ve bu ülkeyi yönetiyor, yürütmenin başındaki kişi… Ama Kılıçdaroğlu’nun değişmesi gerektiğini söylemek onun yerine başkasının gelmesini söylemek artık partiyi dizayn etmeye gidiyor.”
Seçim sonrası muhalif medyanın ve gazetecilerin televizyonlardan açık bir şekilde Kılıçdaroğlu’nun istifasını ima etmeye kalkmasını medya ombudsmanı Faruk Bildirici ile konuştuk. Bildirici bu durumu şöyle değerlendirdi:
“Bir defa her şeyden önce gazetecilerin siyasi olaylarda taraf haline gelmemesi ve bir partili gibi davranmaması gerek. Muhalif medya -en azından bir bölümü- maalesef seçim öncesinde de tam bir taraftar gazetecilik yaptı. Bu doğru değildi. Bunun yansıması olarak, aynı şekilde aynı taraftarlık sürüyor ve bir ölçüde artık Cumhuriyet Halk Partisi’nin içini dizayn etme ve siyaset mimarlığına doğru gidiyor. Neden böyle söylüyorum? Çünkü, biz Tayyip Erdoğan’ı eleştirebiliriz. Yani Tayyip Erdoğan’ın yaptığını, ettiğini her şeyi söyleyebiliriz, onun değişmesi gerektiğini de söyleyebiliriz. Nihayetinde o bir devlet insanı ve bu ülkeyi yönetiyor, yürütmenin başındaki kişi… Ama Kılıçdaroğlu’nun değişmesi gerektiğini söylemek onun yerine başkasının gelmesini söylemek artık partiyi dizayn etmeye gidiyor.”

