Türkiye’nin en geniş dava izleme programını yürüten MLSA, ‘Düşünce suç, tutuklama ceza’ başlıklı 2024 Adalet Gözlem Programı Raporu’nu kamuoyuyla paylaştı.
Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA), 2024 Adalet Gözlem Programı Raporu’nu bugün İstanbul Opera Otel’de düzenlenen etkinlikte açıkladı.
‘Düşünce suç, tutuklama ceza’ başlıklı raporun lansmanına çok sayıda gazeteci, avukat ve meslek ve sivil toplum kuruluşu temsilcisinin katıldı. Etkinliğin açılış konuşmasını yapan MLSA Eş Direktörü Veysel Ok, “ MLSA olarak 2018 yılından beri ifade özgürlüğü davalarını izliyoruz. Her yıl hazırladığımız gözlem raporlarımızla Türkiye’deki adalet sisteminin bir fotoğrafını çekiyoruz. Adalet ve gözlem raporlarımız, haklarımızın nasıl yok edildiğini bizlere gösteriyor. Bu raporlarla sadece ifade özgürlüğü korunması için çalışmıyoruz aynı zamanda hukukun üstünlüğü ve adil yargılanma hakkını da savunuyoruz” dedi.
‘İfade özgürlüğü aktif şekilde korunması gereken bir ilke’
Norveç Büyükelçiliği’nden Elçi Müsteşar Berit Tvete ise “İfade özgürlüğü temel bir insan hakkıdır. Bu yalnızca tanıdığımız bir değer değil, aktif bir şekilde korumamız gereken bir ilkedir” diyerek başladığı açılış konuşmasını şöyle sürdürdü:
“İfade özgürlüğünün zayıfladığı yerlerde, adil ve demokratik bir toplumun temelleri de zayıflar. Bugünkü etkinlik, yalnızca Türkiye’de değil, dünya genelinde endişe verici bir eğilimi gözler önüne seriyor. Davaları titizlikle belgeleyen ve izleyen MLSA bize ifade özgürlüğünün karşı karşıya olduğu zorluklar hakkında dürüst ve paha biçilmez bir bakış açısı sundu. Bu rapor, sivil toplumun hakları koruma ve şeffaf yargı süreçlerini destekleme konusundaki hayati rolünü bir kez daha hatırlattı. Norveç, Türkiye'de ve dünyada ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğünü desteklemeye kararlıdır. Ankara'daki Norveç Büyükelçiliği olarak bu temel hakları savunmak için sivil toplum, devlet kurumları ve uluslararası kuruluşlar arasındaki iş birliğini destekliyoruz.”
Demirci: MLSA ifade özgürlüğü konusunda önemli bir referans haline geldi
Ardından konuşan Friedrich Naumann Vakfı Türkiye Direktörü Aret Demirci ise şunları söyledi“ Friedrich Naumann ve ortağı MLSA daha demokratik daha adil refah ve hukuka saygılı bir Türkiye idealinde buluşmakta. Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği, Türkiye’de ifade özgürlüğü konusunda önemli bir referans haline gelmiştir. Türkiye’de yargının barometresine ilişkin önemli raporlar hazırlıyor. MLSA sayesinde Türkiye’nin en ücra köşesinde yaşanan ifade özgürlüğü ihlalini duyuruyoruz ve öğreniyoruz“ diye belirtti.
‘Gazeteciler ve onları savunan avukatlar için kritik bir zamandayız’
Nobel Barış Ödülü sahibi gazeteci Maria Ressa etkinliğe yolladığı video mesajda, “Demokrasi araştırmacı gazeteciler ve gazetecilik olmadan işleyemez, özellikle de dünyanın çeşitli yerlerindeki 2024 seçimlerinden sonra..” diyerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Gazeteciler ve basın kurumları her geçen gün daha fazla davaya maruz kalıyor. Şunu söylemek istiyorum: Gazeteciler için kritik bir zamandayız ve gazetecileri savunan avukatlar için de kritik bir zamandayız. Umarım bizi ileriye taşıyacak yolu buluruz.”
Daha sonra MLSA Dava Takip Koordinatörü Semra Pelek rapor içeriğine dair bir sunum yaptı. Pelek, MLSA’nın 1 Eylül 2023 ile 20 Temmuz 2024 arasında gözlemlediği 281 davadan edinilen verilerle hazırlanan rapordan kısa bilgileri paylaştı. Gazeteciler, aktivistler, politikacılar ve öğrencilerin karşılaştığı yargı süreçlerin ve sistematikleşen ihlallerin kapsamlı bir şekilde analiz edildiği raporda, adil yargılanma hakkına yönelik ciddi ihlallere dikkat çekti.
Sunumun ardından, MLSA Eş Direktörü Evin Barış Altıntaş’ın moderatörlüğünde “Türkiye’de ifade özgürlüğüne karşı yargı tacizi” başlıklı panel düzenlendi.
MLSA Eş Direktörü Evin Barış Altıntaş, “Dava gözlem raporuyla yargının iyi bir resmini görmüş olduk” diyerek panelistleri tanıttı.
Panel konuşmacılarından İnsan Hakları Derneği Eş Genel Başkanı Avukat Eren Keskin, “Türkiye’de yerleşik bir resmi ideoloji var. Bu nedenle yaşandığımız sıkıntıların başında bu resmi ideolojinin dayatmaları geliyor. Kürt sorunundan, Ermeni soykırımıyla ile ilgili konuşmak çok zor. Bu coğrafyada geçmişte ifade özgürlüğü hiç yoktu, bu gün çok daha yok. İfade özgürlüğü açısından hiç olmadığı kadar zor bir durumdayız. İnsan hakları savunucusu olarak hakkımda 143 dava açıldı. Şu anda 26 yıl 8 ay hapis cezam var. 800 bin TL para cezası aldım. 8 yıldır yurtdışına çıkamıyorum. Şu an bir rehin gibisiniz, tehdit altında yaşıyorsunuz. Bu bile çok ağır. Düşünceleri nedeniyle hiç kimse tutuklanmamalıdır.” Dedi.
Şardan: ‘1988 yılında beri gazetecilik yapıyorum, böyle bir şey yaşamadım’
Panelin bir diğer konuşmacısı olan T24 yazarı gazeteci Tolga Şardan, ”AKP’nin iktidara gelmesiyle mevcut sürecinin bir kırılma noktası olduğunu düşünüyorum. 1988 yılında beri gazetecilik yapıyorum, sokakta haber kovaladım, birçok yerde çalıştım. Şimdiye kadar böyle bir şey yaşamadım. Geldiğimiz noktada epey sıkıntılı günler yaşıyoruz. Bunun geçici olacağını düşünmüyorum. Gezi olaylarından sonra AKP iktidarı bir paranoya içinde. İktidar, dezenformasyon yasasını, yalan habere karşı çıkarıldığını söyledi. Ancak Bu gün geldiğimiz nokta ise doğru haberi yapan, bunun üzerine giden gazetecilerin kendilerine Silivri’de bir oda bulmalarıyla sonuçlanıyor. Etki ajanlığı meselesi son günlerin en sıkıntılı meselesidir. Dezeformasyon yasasından bekledikleri almış değildir, bunu daha kümülatif hale getirmek için etki ajanlığı meselesiyle ellerinden geleni yapacaklar. Bundan sonra yabancı basın Türkiye ile ilgili sorunlar konusunda haber yapmayacak.” Diye kaydetti.
Kav: Niye dava izlemek zorunda bırakılıyoruz?
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Temsilcisi Gülsüm Kav ise şunları söyledi: “Raporlama ve dava takibinin ne kadar önemli olduğunu kendi deneyimlerimizden biliyoruz. İlk dava takibimiz Münevver Karabulut davasıdır. Bu davaları izleme çok büyük emek gerektiriyor ve çok önemli. 15 Temmuz’dan sonra kadına yönelik şiddette olağandışı durumlar yaşandı. Sadece şiddete nicel ve nitel değişim değil aynı zamanda yargıda da bir değişim yaşandı. Şu anda Anayasa’ya riayet eden bir hukuk işlemiyor. Bu açıdan da yargıda cinsiyetçilik raporlarını hazırlamaya başladık. Yargıda cinsiyetçilik raporunun ikincisini yayınladıktan sonra derneğimiz hakkında dava açıldı. 2022 yılında kadına yönelik şiddet, kadın cinayetleri ve taciz olmak üzere 1000 dava izledik. Niye dava izlemek zorunda bırakılıyoruz? Sorusunu sormak gerek. Çünkü yargı görevini yapmıyor, cezasızlık devam ediyor. Ve dosyalar tek tek kapatılıyor. Bu davaların seyrini değiştirmek için takip ediyoruz. Bu mücadelede kararlıyız, derneği kapatırlarsa başka yollardan mücadele edeceğiz “diye konuştu.
Panel soru ve cevaplarla sona erdi.