MLSA TV Banu Tuna ile “meslekte nereye doğru” sorusuna yanıt aramaya devam ediyor. Tuna, bu haftaki yayında gazeteci Gonca Tokyol ve TGS Akademi Direktörü Orhan Şener ile “ustasız bırakılan” gazeteciler için mesleki eğitimlerin faydalarını ve bu eğitimlere yönelik artan ihtiyacın sebeplerini konuştu.
https://youtu.be/vId9pqdPFR8
Gazeteciliği okulda öğrenmenin şart olmadığını vurgulayarak söze başlayan Şener, “Karşınızda İnşaat Mühendisliği terk bir gazeteci var. Hatta bazı durumlarda bunun da avantajları olabiliyor” dedi. Fakat bunun İletişim Fakülteleri ile Gazetecilik Bölümlerinin değersiz ya da gereksiz olduğuna işaret etmediğini belirten Şener, “İkisinin de artıları ve eksileri var. İletişim fakültelerinde sorunlar var, fakat Türkiye’de her şey iyiye gidiyor da okullarda sorun var diye bir şey yok. Türkiye’de demokratik bir kriz ve medya kurumlarının çöküşü söz konusu,” dedi.
“Gazeteci deyince akla sersefil veya cezaevinde biri geliyor”
Sektörün yaşadığı sıkıntıların fakültelere de sirayet ettiğini belirten Şener, gazetecilik öğrencisi veya yeni mezun olmuş bir kişinin eskiden fakültede edinemediği bilgileri stajda tamamlayabildiğini, ancak şimdi staj yapılacak bir mecranın da kalmadığını söyledi. Eğitim kalitesini müfredattan ve hocalardan ziyade öğrencilerin belirlediğini anlatan Şener, “Günümüzde gazeteciliğin imajı da giderek kötüleşiyor. Gazeteci deyince aklınıza sersefil ya da cezaevinde biri geliyor. Bu imaj sorunu da Türkiye derecesi yapan bir gencin iletişim fakültesini tercih etmesini engelliyor. Gençlerin anne babası çocuklarının para kazanamayacak, ya da başına bir şey gelecek diye endişeleniyor” dedi.
“Kuşakların bir arada çalışabildiği ortam kalmadı”
İletişim Fakültelerinin müfredatlarına ilişkin sorunların sıklıkla dile getirildiğini hatırlatan Şener, iyi bir değerlendirmeye tabi tutulduğunda müfredattaki sıkıntıların çok büyük olmadığının görülebileceğini belirtti. “Gazetecilik mesleğinde örtük bilgi söz konusu” diyen Şener, teorik bilgiyi sahada uygulayabilmenin önemini vurgulayarak bu örtük bilgileri aktaracak kişilerle genç neslin artık aynı ortamda çalışma fırsatı bulamadığını söyledi. Şener, kuşaklar arasında bir kopukluğun bulunduğuna işaret ederek bu durumu “Genç gazeteciler sahada deneyim kazansa da yanlışlarını öğrenemiyor” diye anlattı.
“Yoğun bakımdaki bir hastaya destek sağlıyor gibiyiz”
Son dönemde TGS Akademi olarak doğrudan tecrübe aktarımına dayalı eğitimler düzenlemeye başladıklarını anlatan ancak bu eğitimlerin her gün biriyle yan yana çalışmanın yerini tutamayacağını da kabul eden Şener, bu eğitimlerin yine de yararlı olduğunu söyleyerek, durumu “Yoğun bakımdaki bir hastaya destek sağlıyor gibiyiz” diye tasvir etti. İleride mentorluk programlarına başlayarak daha uzun vadeli deneyim aktarımlarını sağlamak istediklerini söyleyen Şener, “Ama kime yeteceğiz?” diyerek TGS Akademi olarak erişebilecekleri kitlenin sınırlı olacağına işaret etti.
“Ayrıcalıklı bir kesimin gazetecilik yapabildiği bir ortam var”
Gazeteci Gonca Tokyol, çeşitli iletişim fakültelerindeki derslere katıldığını söyleyerek bu derslerde edindiği gözlemleri paylaştı: “En sık gözlemlediğim şey, öğrencilerin haberin ne olduğuna uzak kalması. Çok güzel fikirleri var, ‘şuna değinmek istiyorum’ diyorlar ama onlara ‘peki haber nerede?’ diye soruyorum. Fakültelerden hiçbir haber pratiği olmadan, haberin tam olarak ne olduğunu öğrenmeden mezun oluyorlar.” Türkiye medyasında büyük bir sorun olan yabancı dil eksikliğine de değinen Tokyol, “Benim kolej mezunu olmam ve İngilizce bilmem, meslekte hızlı bir şekilde ilerlememi sağladı. Mesleğin ilk yıllarında neredeyse asgari ücret karşılığında herhangi bir ekonomik güvence olmadan çalışabilmeyi göze alabilecek, İngilizce bilen kişiler, genelde gelir düzeyi daha yüksek ailelerden geliyor” dedi. Bunun daha ayrıcalıklı bir kesimin gazetecilik yapabildiği bir ortam yarattığını söyleyen Tokyol, “Bu doğru bir terim olur mu bilmiyorum ama bu durum mesleğin centrifikasyonuna sebep oluyor” diye ekledi. Tokyol, yalnızca haber yazımı hakkında değil, bir söyleşiye veya etkinliğe giderken nasıl giyinilmesi gerektiğine dair gündelik konuları bile meslek büyüklerine danışarak öğrendiklerine değindi.
“Yanlışlardan öğrenmeye açıklık giderek azaldı”
Müfredat konusuna tekrar değinmek istediğini belirten Şener, “Genç gazeteci adaylarının yabancı dil, yakın Türkiye tarihi, basit iktisat bilgisi olması gerekiyor. ‘Ben dış haberde çalışmayacağım ne gerek var’ diye düşünülmemeli” diye konuştu. Yabancı kaynakları takip etmenin gençler için öğretici olduğunu vurgulayan Şener sözlerine şöyle devam etti: “Senden kıdemli insanlar neyi yanlış yaptığını söylemezse ya da onların yaptıkları işleri görmezsen şöyle bir durum söz konusu oluyor: ‘Oldum ben, harika işler yapıyorum.’ Daha kıdemli gazeteciler sana olmadığını söylemediği için bu yanılgıya düşüyorsun. Gazetecilere yönelik feedback sisteminin de tamamen zayıfladığı bir dönemdeyiz. Eskiden gazetelerin okurları sık sık telefon ederek geri bildirim veriyordu. Fikir ayrılığı ya da eleştiriyi geçin, en basit imla hatası için bile telefon eden okuyucular vardı. Şimdi bu ilişki yok, düzeltmeye açık bir algı da yok. Haber mecralarının en gündelik haberlerinin bile altında küfür görüyorsunuz.”
“Yalnızca meslek büyüklerimizden değil, akran meslektaşlarımızdan da öğreniyoruz”
Bir süredir freelance çalışan alaylı bir gazeteci olduğunu söyleyen Tokyol, “Genç gazeteciler için düzenlenen bu tür eğitimlerden ben de çok fayda görüyorum. Örneğin bir akşam gazeteciler için fact-checking hakkında düzenlenen bir eğitime katılarak sürekli yeni bir şeyler öğrenebiliyorum” diye konuştu. Mesleki deneyim sahibi olmanın ötesinde mesleğin ustalarıyla temas ederek çalışmak ve akademisyenlerle tanıştıktan sonra kendini geliştirme fırsatı bulduğunu belirten Tokyol, “Yalnızca meslek büyüklerinden değil akranımız olan meslektaşlarımızdan da besleniyoruz. Ben T24’ten ayrılırken Gökçer Tahincioğlu bana haber merkezini özleyeceğimi söylemişti, inanmamıştım. Oysa sonrasında çok haklı olduğunu gördüm,” dedi.
“Genç gazeteciler uzmanlaşarak kendilerine yer bulabilir”
Genç gazeteci adaylarına bir blog açarak haber yapmaya başlamaları yönünde tavsiye veren Şener, “Bir mecra kurmaya dair plan yapmaktansa haber yapma pratiğini geliştirmenin daha önemli olduğunu düşünüyorum. Bu şekilde düzenli haber yapma pratiği edinirken belirli bir alanda uzmanlaşmak gerekli. Örneğin spor gazeteciliği yapacaksan futbol yapma, ya da sadece bale haberleri yap. Ya da sadece Acıbadem’e dair, Niğde’ye dair daha yerel ve dar bir çerçevede yoğunlaşan haberler yap” diye konuştu. Şener, böyle bir uzmanlaşma olursa genç gazetecilerin yeni kurulan büyük medya sistemi içinde kendilerine yer bulabileceklerini, ya da belirli bir alandaki bilgi birikimin mevcut bir mecrada işe alınmak için avantaj olabileceğini ekledi.
Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.