MLSA Hukuk Biriminin savunduğu tutuklu gazeteci Uğur Yılmaz için AYM başvurusu yapıldı. Başvuruda 16 aydır tutuklu bulunan Yılmaz’ın özgürlük ve güvenlik hakkı ile ifade özgürlüğünün ihlal edildiği belirtildi.
16 Temmuz 2017’de gözaltına alındıktan sonra tutuklanan ve halen Elazığ Cezaevinde bulunan gazeteci Uğur Yılmaz hakkında 10 Ocak 2019’da Anayasa Mahkemesi (AYM) başvurusu yapıldı. Başvuruda Yılmaz’ın mesleki faaliyetleri sebebiyle verilen tutukluluk kararlarının tedbir amacını aştığı ifade edilirken, tutuklamanın ceza infaz uygulamasına dönüştüğünün altı çizildi.
Haziran 2014 ve Aralık 2016 tarihleri arasında Bitlis Belediyesinde gazeteci olarak çalışmış olan Yılmaz hakkında “örgüt üyeliği” ve “terör örgütü propagandası yapmak” suçlamalarıyla dava açılmıştı.
Yılmaz’ın dosyasında birtakım tanık beyanlarının, katıldığı basın açıklamalarının, yürüyüşlerin ve cenazelerin yanı sıra sosyal medya paylaşımlarının da delil olarak gösterildiğini ifade eden Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) Hukuk Biriminden Zelal Pelin Doğan, “Uğur her ifadesinde ve savunmasında bu yerlerde görevi gereği bulunduğunu, gazetecilik faaliyeti çerçevesinde fotoğraf ve video çekmek için bu açıklamalara ve yürüyüşlere katıldığını söyledi” diye konuştu.
Başvuruda ayrıca tutuklu gazeteci Yılmaz’ın “özgürlük ve güvenlik hakkı” ile “ifade özgürlüğü” hakkının ihlal edildiği belirtildi. Yılmaz’ın tanık delillerinin tartışılması sürecinde hiçbir duruşmaya fiziken getirilmeyerek yargılama sürecine müdahalesinin sınırlanmasının “adil yargılanma hakkı”nı güvenceye alan Anayasa’nın 36. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 6. maddesinin ihlali olduğunu vurgulayan Doğan, “Uğur, tanıkların mahkeme huzuruna fiziken getirilerek dinlendiği duruşma da dahil olmak üzere, hiçbir duruşmaya getirilmedi ve savunmasını Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile yaptı. Bu durum delillerin yeteri kadar tartışılmadığını ve Uğur’un bu delillere karşı nitelikli bir savunma yapma imkanının sağlanmadığını gösteriyor” dedi.
AYM'ye yapılan başvuruda ayrıca Anayasa’nın 13. maddesi ve AİHS’in 18. maddesine aykırı olarak Yılmaz’ın temel hak ve hürriyetlerinin kısıtlandığı ifade edildi.
Yılmaz’ın davası hakkında
11 Temmuz 2018 tarihinde Cumhuriyet Savcısı Murat Savgun tarafından hazırlanan iddianamede “terör örgütü üyeliği” ile suçlanan Yılmaz’a karşı yer alan deliller gazetecinin kim olduğunu bilmediği bazı tanıkların ifadeleri ile gazetecilik faaliyetleri ve sosyal medya paylaşımlarından oluşuyor. İddianame, örgüte yönelik suçlar arasında Uğur Yılmaz’ın çektiği fotoğrafların da bulunduğu öne sürülürken “Şüphelinin sosyal medya paylaşımlarının terör örgütü propagandası suçu açısından değerlendirilmesi” başlıklı bölümde Facebook’ta fotoğraf ve haber paylaştığı ve YouTube’da video paylaştığı belirtiliyor.
İddianamede, Belediye Basın Biriminde işi Bitlis’teki haberleri takip etmek olan Yılmaz’ın “gazeteci, belediye çalışanı kimliği adı altında katılmış olduğu tüm gösteri yürüyüşlerinin, protestoların, basın açıklamalarının artık bir siyasi parti propagandası olmaktan çıkıp tamamen PKK/KCK terör örgütünün talimatlarını gerçekleştiren” eylemler haline dönüştüğü iddia ediliyor. İddianamede ayrıca Yılmaz’ın yöneticisi olduğu Bitlis Haber sitesinden haberlerin başlıkları da yer alıyor. MLSA Hukuk Birimi tarafından temsil edilen gazeteci Uğur Yılmaz’ın bir sonraki duruşması 12 Şubat’ta Bitlis 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek.