SİBEL YÜKLER
TTB Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı, 2 yıl 8 ay 15 gün hapis cezasına gerekçe yapılan, TSK’nın askeri operasyonlarda kimyasal silah kullandığı iddialarına dair açıklamaları nedeniyle bu kez Milli Savunma Bakanlığı tarafından açılan manevi tazminat davasında hâkim karşısına çıktı.
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın, bir televizyon programında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) operasyonlarında kimyasal silah kullandığına dair açıklamasının, “TSK’nın onur ve saygınlığına zedelediği” iddiasıyla Milli Savunma Bakanlığı tarafından açılan 100 bin TL’lik manevi tazminat davası görülmeye başlandı. Fincancı’nın 2 yıl 8 ay 15 gün hapis cezasına gerekçe yapılan açıklaması nedeniyle açılan manevi tazminat davasının ön inceleme duruşması, Ankara 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görüldü.
Fincancı’nın katıldığı duruşmayı Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu, İnsan Hakları Derneği gibi sendika ve insan hakları kuruluşlarının yöneticileri, milletvekilleri ve çok sayıda insan hakları savunucusu takip etti.
Duruşmada beyanda bulunan Avukat Oya Meriç Eyüboğlu, davalı tarafın dilekçesinde müvekkilinin hangi yayın ve hangi cümleleriyle davalı tarafın saygınlığını karaladığı ifadelerine yer verilmediğini söyledi.
“Dilekçede iddiaları somutlaştıran delil bulunmuyor”
Eyüpoğlu, aynı açıklamalar nedeniyle Fincancı hakkında hapis cezası verildiği davayı anımsatarak, “Bu ceza dosyasında davacı taraf doğrudan zarar gördüğü iddiasıyla katılma talebinde bulundu. Ancak, mahkeme davacının zarar görmediği gerekçesiyle bu talebi reddetti. Üstelik bu talebin reddiyle ilgili herhangi bir itirazda da bulunulmadı. Öte yandan davacı taraf dilekçesinde devletin kurum ve organlarını aşağılamak suçundan soruşturma başlatıldığını ve iddianame düzenlendiğini söylemiştir. Ancak, davalı hakkında hazırlanan iddianamede bu yönlü bir suçlama ya da maddi sonuç yoktu” ifadelerini kullandı.
MSB tarafından sunulan dilekçede iddiaların somutlaştırılmasına yönelik herhangi bir delilin olmadığını belirten Eyüpoğlu, “Davalının 20 Ekim tarihli konuşmayla hakaret ettiği iddia edilmiştir. Ancak, bu konuşmanın nerede yapıldığına ya da bu konuşmaya ilişkin herhangi bir döküm sunulmamıştır. Mahkemenizin bu konuşma içeriğini görmeden, manevi tazminatın koşulları olup olmadığını değerlendirip uyuşmazlığı sonlandırması mümkün değildir” dedi.
“Tüzel kişilik olan TSK’nın acı ve ıstırap duyması mümkün değil”
Avukat Hülya Yıldırım da davanın reddini talep ederek, “Davacı taraf MSB, tüzel kişiliğe haizdir. Borçlar Kanunu’na göre, tüzel kişiler bakımından manevi tazminat istenmesi mümkün değildir. Tüzel kişinin elem, acı, ıstırap duyması mümkün değildir. Ayrıca dilekçede nasıl bir zarar görüldüğü kısmı da davada söz konusu değildir. Objektif ve sübjektif şartlar gerçekleşmediğinden davanın reddini talep ediyoruz” şeklinde beyanlarda bulundu.
MSB avukatından ilginç savunma: Kamuya mal oldu
Beyanda bulunan MSB avukatı Burcu Çakıroğlu’nun davalı taraf avukatlarının dile getirdiği, dilekçe ve dilekçe ekinde açıklamalara dair görüntü ya da açıklamanın dökümü olmadığı hususlarıyla ilgili, “zaten kamuya mal olan bir olay” ifadelerini kullanması dikkat çekti.
Beyanların ardından mahkeme hâkimi, dava şartlarının oluştuğu gerekçesiyle davanın reddi yönündeki taleplerin reddine karar verdi. Hâkim, ön inceleme duruşmasının tamamlanmasıyla dava duruşmasının, 11 Ocak 2024 günü, saat 09.30’da görülmesine karar verdi.
Aynı açıklamalara hapis cezasına gerekçe yapılmıştı
TTB Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı, 26 Ekim 2022’de, İstanbul’daki evine yapılan baskınla gözaltına alındı. Fincancı, gözaltına alınmadan önce, 19 Ekim 2022 tarihinde, Medya Haber isimli televizyon kanalındaki yayında, TSK’nin askeri operasyonlarda kimyasal silah kullandığı iddialarına ilişkin yayınlanan videoları izlediğini ve adli tıp uzmanı olarak videodaki görüntülerin sinir sistemini etkileyen bir kimyasal silahın kullanılmış olabileceğini gösterdiğini dile getirmişti.
Bu iddiaların bağımsız bir heyet tarafından incelenmesi gerektiğini söyleyen Fincancı, “Belli ki sinir sistemini doğrudan tutan toksik-zehirli kimyasal gazlardan biri kullanılmış durumda. Her ne kadar kullanılması yasak olsa da çatışmalarda kullanıldığını görüyoruz” demişti.
Bu açıklamalarının ardından Fincancı, iktidara yakın medya kuruluşlarınca hedef gösterildi. Doğrudan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar tarafından TSK’nin kimyasal silah iddialarını yalanlayan açıklamalar yapıldı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında Ankara’ya getirilen Fincancı, 27 Ekim günü çıkarıldığı mahkemece, “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla tutuklandı.
Kasım 2022’de hazırlanan iddianamede, Fincancı’nın televizyon yayınındaki değerlendirmeleri, “PKK silahlı terör örgütünün illegal faaliyetlerini legal gibi; örgüt üyelerinin etkisiz hale getirilmesinin ‘gerillaların katledilmesi’ şeklinde sunulduğu bir ortama katılmak suretiyle gerçekleşen propaganda eylemine dahil olduğu” kapsamında değerlendirilerek, “örgüt propagandası yapmak” suçlamasıyla cezalandırılması talep edildi.
İddianamenin sunulduğu Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi, 11 Kasım 2022 tarihinde, Fincancı’nın tutukluluk halinin devamına karar vererek, yetkisizlik kararı verdi ve dosyayı İstanbul’a gönderdi. Davanın ilk duruşması, 23 Aralık 2022 tarihinde görüldü. Duruşmada esas hakkındaki mütalaasını sunan iddia makamı, Fincancı’nın atılı suçlamadan cezalandırılmasını talep etti. Fincancı’nın tutukluluk halinin devamına karar verilerek, ikinci duruşma 29 Aralık tarihine ertelendi.
Davanın ikinci duruşmasında Fincancı hakkında 2 yıl 8 ay 15 gün hapis cezasıyla birlikte 2 ay 15 gün süren tutukluluğun ardından tahliye kararı verildi.
Milli Savunma Bakanlığı tarafından 26 Ekim 2022 tarihinde Ankara Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne sunulan dilekçede hapis cezasına gerekçe yapılan açıklamalarla, “kurumun saygınlığını zedelediği” iddiasıyla 100 bin TL’lik manevi tazminat talep edildi.
Ayrıca dilekçede, “uluslararası hukuk ve anlaşmalarca yasaklanmış mühimmat kullanılmadığı” iddia edilerek, Fincancı’nın beyanlarıyla “TSK’yı aşağılamayı, değersizleştirmeyi ve küçük düşürmeyi amaçladığı” ileri sürüldü.
