Diyarbakır - Yazar, insan hakları savunucusu ve avukat Nurcan Kaya, IŞİD’in 2014 yılında saldırdığı Kobanê’ye dair paylaştığı bir tweet nedeniyle “örgüt propagandası” suçundan 1 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme, hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasına karar verdi.Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği’nin (MLSA) savunduğu Artı Gerçek yazarı Kaya hakkında Twitter hesabında yaptığı paylaşımlar gerekçe gösterilerek “örgüt propagandası yapmak” suçlamasıyla açılan davanın dördüncü ve karar duruşması Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Kaya’nın katıldığı duruşmada savunmanlığını MLSA Eş Direktörü avukat Veysel Ok üstlenirken, Diyarbakır Baro Başkanı avukat Nahit Eren ve avukat Mehmet Emin Aktar da duruşmada savunma yaptı. Mahkeme heyeti, savunma için üç avukat sınırlaması olduğu gerekçesiyle Kaya ile dayanışma için gelen avukatları duruşma salonunda izleyiciler için ayrılan kısımda duruşmayı izlemelerine karar verdi. Duruşma salonunun içinde ve dışında yoğun güvenlik önlemi alan polis, duruşmayı izlemek için gelen gazeteci ve izleyicilerin üstünü aradıktan sonra salona aldı. Duruşmayı Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Barış Yavuz, TİHV Diyarbakır Temsilcisi Murat Aba ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şube Başkanı avukat Abdullah Zeytun ve Diyarbakır Barosu Yönetim Kurulu üyelerinin yanı sırada çok sayıda avukat takip etti.
Kaya: İki yıldır cezalandırılmam için TCK’nin farklı maddeleri deneniyor
Duruşmada ilk sözü alan iddia makamı, Kaya’nın “propaganda” suçundan cezalandırılması yönündeki mütalaasını tekrar etti. Esas hakkındaki mütalaada Kaya’nın, sosyal medya hesabı aracılığıyla “Kobane’de yalnızca Kürtler değil, orada yaşayan bütün halklar direniyor. Demokrat Araplar da direniyor, şehitler verdiler maalesef” şeklinde paylaşım yaparak, “PKK, KCK ve YPG silahlı örgütünün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterdiği, övdüğü ve bu yöntemlere başvurmayı teşvik ettiği” ileri sürülmüş, “örgüt propagandası yapmak” suçundan cezalandırılması istenmişti.Esas hakkındaki mütalaaya karşı söz alan Kaya, daha önce savunma yaptığını hatırlatarak, bu duruşmada yargılanma sebebine ilişkin süreci anlatacağını söyledi. Kaya yargılama sürecinin, Dışişleri Bakanlığı’nın Kuzey Suriye’ye yönelik Barış Pınarı harekâtının Birleşmiş Milletler (BM) Şartı’na ve BM’nin ilgili düzenlemelerine uygun olduğuna dair açıklamasını eleştiren bir yazı paylaştıktan sonra başladığına dikkat çekti. Kaya, paylaşımın ardından hakkında soruşturma başlatıldığını, evine baskın yapıldığını ve yurtdışından dönerken havaalanında gözaltına alındığını belirtti. Hakkında, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 216 ve 301’inci maddeleri uyarınca başlatılan iki ayrı soruşturmada takipsizlik kararı verildikten sonra bir de “örgüt propagandası yapmak” suçlamasıyla iddianame hazırlandığını söyleyen Kaya, “Cezalandırılmam için yaklaşık olarak iki yıldır TCK’nin farklı maddeleri sırayla denenmektedir” dedi ve ekledi: “Bu yapılan yargı aracılığıyla taciz edilmektir. Tüm bunlar, iktidarın bazı politikalarını eleştirmemem için, susmam için bir yerlerde bir karar, talimat ve ısrar olduğu izlenimi yaratmaktadır.”
“İnsan hakları savunucusu Türkiye’nin siyasi pozisyonuna göre tavır belirlemez”
Savaş karşıtı bir insan hakları aktivisti olarak siyasal anlaşmazlıkların silahla çözüleceğine inanmadığını vurgulayan Kaya, bir insan hakları aktivisti olarak savaşı eleştirmenin normal olduğunu söyledi. Af Örgütü, BM İnsan Hakları Komiserliği ve diğer insan hakları kurumlarının hazırladığı raporlarda Türkiye destekli silahlı grupların Suriye’de ağır insan hakları ihlallerine sebep olduğunu aktardı. Kürtlerin yaşadığı Kobanê kentine saldıran IŞİD’in bütün dünyanın kabul ettiği barbar bir örgüt olduğunu, bu örgütün Şengal’de soykırım gerçekleştirdiğinin BM tarafından kabul edildiğini hatırlatan Kaya, IŞİD’in saldırdığı Kobanê’ye destek çağrısı yapmanın suç olmadığını söyledi. Kaya, o dönemde Türkiye’nin Kobanê’ye destek açıklamaları yaptığını, Demokratik Birlik Partisi (PYD) liderinin Ankara’da ağırlandığını da ekledi. Katıldığı bir toplantıda yapılan bir konuşmayı haber niteliğinde bir tweet’le paylaşmanın suç olamayacağını belirten Kaya, özgür bir iradeye sahip bir insan hakları savunucusu olarak Türkiye’nin siyasi pozisyonuna göre bir tavır belirlemeyeceğini, savaşa karşı barışı savunmaya devam edeceğini söyledi.Mahkeme önünde olma nedeninin “örgüt propagandası” olmadığının çok açık olduğunu ifade eden Kaya sözlerine şöyle devam etti: “Bir insan hakları savunucusu olarak yazdığım yazılar nedeniyle yargısal tacize maruz kaldım. Yazılarıma son verilmek isteniyor. Bu davada vereceğiniz karar, bu ülkede iktidara ve vatandaşlara ayrı hukuk uygulanıp uygulanmadığını gösterecektir. İktidarın bir dönem söylediklerini biz hâlâ söylüyoruz diye cezalandırılabilir miyiz, onu gösterecektir. İnsan haklarını ve barışı savunmak, çatışmalara diyalog yolu ile çözüm bulunmasını istemek propaganda sayılabilir mi? İfade hürriyeti tamamen yok sayılabilir mi? Kararınız bunu gösterecektir.”
“Müvekkilin Diyarbakır’da yaşananları Türkiye’nin batısına taşıması polisin gözüne batmıştır”
Esas hakkındaki mütalaaya karşı söz alan Kaya’nın avukatı Veysel Ok, müvekkilinin yaptığı savunma ve mahkemeye sunduğu belgelerle kendisi hakkında açılan davanın özünü iyi anlattığını belirterek, mahkemenin bu belgeleri iyi incelemesi gerektiğini söyledi.Polisin internette “sanal devriye” adı altında yaptığı aramanın hukuk ile izah edilemeyecek bir uygulama olduğuna işaret eden Ok, müvekkilinin Diyarbakır’da yaşananları Türkiye’nin batısına taşımasının polisin gözüne battığını dile getirdi. Savcının bu davanın soruşturması re’sen açtığını, Kaya’nın bütün paylaşımlarını ve hareketlerini takip ettiğini hatırlatan Ok, müvekkili Kaya’ya ceza verilmek için soruşturma açılıp iddianame hazırlandığına dikkat çekti. Müvekkilinin avukat olmasının yanı sıra gazetecilik de yaptığını vurgulayan Ok, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları doğrultusunda ifade özgürlüğü hakkını kullanan müvekkilinin beraatini istedi.Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, Kaya’nın söz konusu paylaşımı yaptığı dönemde Türkiye’nin PYD’yi “terör örgütü” olarak görmediğine ilişkin mahkemeye gönderdiği bir yazıyı okuyarak, bu paylaşımı o dönemin bağlamında okumak gerektiğini vurguladı. Avukat Mehmet Emin Aktar ise, Türkiye’de Kürt olmanın zor olduğunu, 1970’li yıllarda Kürtlerin Kürt olduğunu ispatlamak için mahkemelere belge sunduğunu hatırlattı ve IŞİD’in son yüzyılda Nazilerden sonra dünyanın gördüğü en büyük barbarlık olduğunu vurgulayarak, IŞİD’in saldırdığı Kobanê’nin hem Kürtler hem de dünya için çok önemli olduğunu söyledi. Davada son sözü sorulan Kaya, beraatini istedi. Verilen aranın ardından kararını açıklayan mahkeme, Kaya’nın paylaştığı tweet ile üzerine atılı “örgüt propagandası yapmak” suçunu işlediğini öne sürerek Kaya’yı 1 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme, hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasına karar verdi.Duruşma sonrasında Diyarbakır Adliyesi önünde kararı değerlendiren Kaya, mahkemenin verdiği kararın hukukla bir ilgisinin olmadığını, insan hakları savunuculuğu ve yargı açısından üzücü olduğunu ifade ederek dayanışma için gelen meslektaşlarının yanı sıra davaya ilişkin açıklamalar yapan kuruluşlara da teşekkür etti.MLSA Eş Direktörü Ok da Türkiye’de IŞİD’in lehine tweet atmış ve basın açıklaması yapmış tek bir kişinin ceza almadığına dikkat çekerek şunları söyledi: “Bu dava elbette Anayasa Mahkemesi ve İnsan Hakları Mahkemesi’ne gidecek. Ama bu leke, IŞİD’i koruyan ve ona karşı mücadeleyi “terör örgütü propagandası” sayan bu leke, utanç verici.”
Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.