Haberler

RTÜK açıklaması ve sokak röportajı tutuklamasına karşı ortak mücadele çağrısı

RTÜK açıklaması ve sokak röportajı tutuklamasına karşı ortak mücadele çağrısı

Basın ve ifade özgürlüğü kurumlarına göre Dilruba Y’nin sokak röportajındaki ifadeleri nedeniyle tutuklanması tamamıyla hukuksuz, yüksek sesle itiraz etmek ve mücadele etmek ise tek çıkar yol

Aziz Oruç

RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’in sokak röportajlarını hedef alması sonrasında İzmir’de sokak röportajı veren Dilruba Y’nin tutuklanmasını değerlendiren insan hakları savunucuları, gazetecilik örgütleri ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri ifade özgürlüğüne yönelik artan baskıya karşı ortak mücadele çağrısında bulundu.

dilruba-y.jpg

8 Ağustos’ta RTÜK Başkanı Şahin sokak röportajı yapan yayıncıları uyararak yayınların dezenformasyona yol açtığını öne sürerek gerekli çalışmaların başlayacağını söyledi. 13 Ağustos’ta ise İzmir'de bir sokak röportajında Instagram'a getirilen erişim engelini eleştiren Dilruba Y. eleştirileri nedeniyle tutuklanarak cezaevine konuldu. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ise 14 Ağustos 2024’te  sokak röportajlarına yasaklamanın gündemde olmadığını belirterek, "Siz halkı kin ve düşmanlığa sevk edecek şekilde konuşursanız tabii yargı devreye girer" dedi.

Sokak röportajlarına yönelik baskyla ilgili olarak konuşan ifade özgürlüğü örgütleri temsilcileri bundan sonra ne yapılması gerektiği konusunda görüşlerini paylaştı. 

veysel-ok.jpg

Ok: İzmir’deki tutuklama RTÜK’ün açıklamasından bağımsız değil

“İzmir’deki tutuklama kararının RTÜK başkanının You Tube sokak röportajlarına yönelik hedef gösterici açıklamalarından bağımsız düşünemeyiz” diyen  MLSA Eş Direktörü Veysel Ok, yaklaşık iki yıl önce RTÜK’e sosyal medya ve TV kanallarındaki yayınları inceleme yetkisi verildiğini hatırlatarak, sivil toplumun bu yöndeki itirazlarını hatırlattı:

“Bu kanun çıkarken, kanunun sosyal medyayı, gazeteciliği, sokak gazeteciliğini bitirebileceğini belirtmiştik. RTÜK başkanının açıklaması da bundan sonra sokak röportajlarını denetim altında tutacaklarını ifade ediyor. İzmir’deki tutuklama bundan bağımsız değildir. Dilruba Y.’nin konuşmasını değerlendirdiğimizde tutuklamayı gerektirecek tek bir söylem ve eylem yoktur. İnsanlar ya da toplumun bir kesimi Dilruba’nın konuşmasından rahatsız olabilir, şok etkisi yaratabilir ve hatta tiksinti dahi duyabilir. Ama bu tutuklamayı gerektirecek bir suç olduğu anlamına gelmiyor” dedi. 

“Dilruba Y’nin tutuklanması ifade özgürlüğüne tamamen aykırıdır. Sokakta konuşan vatandaşlara bir mesajdır. Sokakta vatandaşların konuşmasını istemiyorlar.”

Asıl amacın toplumu korkutmak ve korku iklimi yaratmak olduğunu söyleyen Ok, “Yurttaşların rahat konuşması için özellikle muhalefet partileri, sivil toplum örgütleri bu sokak röportajlardan dolayı tutuklanmış kişilere hukuki siyasi destek vermesi lazım. Yoksa bunun altından çıkamayız” dedi.

eren-keskin.jpg

Eren Keskin: Dilruba’nın tutuklanması akıl dışı

Sokak röportajında siyasi iktidar eleştirisi yapan kadının tutuklanması Türkiye’nin hem iç hukukuna hem de imza attığı uluslararası sözleşmelere aykırılık teşkil ettiğini anlatan İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, “AİHS’nin 9’uncu ve 10’uncu maddeleri açıkça ifade özgürlüğünü düzenliyor. Türkiye’nin kendi anayasası da iç hukuku ve uluslararası hukuk çatıştığında uluslararası hukukun esas alınacağını söylüyor. Bunu da anayasa ile kabul etmişler. Ama Türkiye bir hukuk devleti olmadığı için altına imza attığı sözleşmeler bir yana kendi iç hukukunu bile ihlal ediyor.”

 Röportajda söylenenlerin sert siyasi sözler olabileceğini, ancak yasalara göre cumhurbaşkanına hakaret veya TCK 216’da tanımlanan “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçunu oluşturmadığının altını çizen Eren, “ Kaldı ki oluştursa bile yatacağı süre göz önüne alındığında tutuklanma mümkün olmayacak. Bu nedenle de tutuklama hukuka aykırıdır. Tutuklama akıl dışıdır.”

Keskin, “Bunun tek bir anlamı var: Ben son derece sıradan bir vatandaşın da söz hakkı olduğunu kabul etmiyorum. Eğer konuşursanız, eğer siyasi eleştiri yaparsanız, sizin de sonunuz Dilruba gibi olur. Dilruba birkaç gün ya da birkaç ay cezaevinde yatıp çıkacak. Ama milyonlarca insana bir korku salındı. Bunu da bile bile yapıyorlar. Çünkü iktidarın elinde korkuyla yönetme dışında bir şey yok. Bu bir korkutma yöntemedir. Bu kadının tutuklanmasının altında yatan topluma korku salmaktır” dedi. 

banu-tuna.jpg

Banu Tuna: Yaşananlar hayra alamet değil

RTÜK Başkanı Şahin’in açıklamaları ve Dilruba Y’nin tutuklanmasının baskı rejiminin yeni bir aşamaya geçtiğini gösterdiğini söyleyen TGS Genel Sekreteri Banu Tuna, “Dilruba’nın tutuklanması, onun örneği cümle aleme ders olsun, herkes fikirlerini kendine saklasın diye gösterilen bir sopa. İktidar bir yandan aykırı sesleri susturmak istiyor, bir yandan da Haniye’nin öldürülmesi örneğinde olduğu gibi kendisiyle aynı doğrultuda konuşma zorunluluğu getiriyor” dedi. 

RTÜK Başkanının konuyla ilgili tweet’inde sokak röportajlarının evrensel basın meslek ilkeleri ile basın etik değerlerine aykırı olacak boyutlara ulaştığını söylediğini belirten Tuna, sokak röportajlarına basın değil ifade özgürlüğü temelinde bakılması gerektiğini belirterek, “Ha Şahin ille de basın etiği üzerinden görmek istiyorsa ve mesele nesnel değil yönlendirici olmaksa, kendisine hükümete yakın birkaç kanal ve gazetenin haberlerine de aynı titizlikle bakmasını öneririm” dedi. 

Yaşananlara topyekun itiraz etmek gerekiyor 

Tuna, “Yapılması gereken birleşmek ve topyekûn itiraz etmek. İktidar hemen her alanı kendi doğrultusunda düzenlemeye, zapturapt altına almaya çalışıyor. Herkes kendi alanında çabalıyor. LGBTİ+’lar hedefe konduğunda yalnız bırakılıyorlar, gazeteciler yıllardır tek başlarına meydanlarda… Mücadeleler ayrı ayrı, bölünmüş halde yürütüldükçe hayatlarımız daralmaya devam edecek. Bu tek tek hak alanları meselesi değil, toplu bir ses çıkması, sadece meslek örgütlerinin değil, tüm toplum kesimlerinin bir araya gelip itiraz etmesi gerekiyor” dedi. 

selman.jpg

Selman Çiçek: RTÜK iktidarın sopası haline geldi 

Sokak röportajı veren bir kadının tutuklanması çok ciddi bir durum olduğunun altını çizen DGF Eş Genel Başkanı Selman Çiçek, “Tutuklamanın RTÜK açıklamasının ardından gelmesi tesadüfi değildir. RTÜK, bir basın kuruluşundan çıkıp iktidarın sopası haline gelmiştir. RTÜK'ün bu ülkedeki tek görevi, iktidara karşı muhalif kesimleri susturmaktır. Bunu ya cezalarla yapıyor ya da yargı ile işbirliği ile yapıyor. Tüm bunlar, bir elden organize ediliyor, bu kurumlar ise bu emirleri yerine getiriyor.”

Çiçek son olarak, “Bu duruma karşı ses çıkarmazsak eğer daha ciddi sorunlar ile karşı karşıya kalacağız. Şu an uygulanan faşizmdir, bu bilinçle faşizm uygulamasına karşı demokrasi cephesini güçlendirmeliyiz” dedi. 

Image

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.