DENİZ TEKİN
Gazetecilere yönelik 25 Nisan’da yapılan operasyonda "örgüt üyesi olmak" iddiasıyla gözaltına alınarak tutuklanan ve 58 gün sonra serbest bırakılan gazeteci Beritan Canözer, bu soruşturma kapsamında ilk kez hâkim karşısına çıktı. Duruşma savcısı, henüz ilk celse olmasına rağmen esas hakkındaki görüşünü açıklayarak ceza istedi.
Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya Canözer ve avukatı Muharrem Erbey katıldı. Canözer’in ailesinin yanı sıra Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği (MKG) yöneticileri ile gazeteciler de duruşmayı izledi. Kimlik tespiti ile başlayan duruşmada mahkeme başkanı iddianamedeki suçlamaları hatırlatarak, Canözer’in savunma yapmasını istedi.
“Bu mesleği gizli saklı yapan biri değil, gazeteciyim”
Canözer, aleyhinde ifade veren Ümit Akbıyık’ı tanımadığını, bu kişinin HDP Gençlik Meclisi üyesi olduğunu gazete haberlerinden öğrendiğini söyledi. İmzalı haberlerinin “suç delili” sayıldığını anlatan Canözer, haberlerin kaynağının belli olduğunu belirtti ve bunların suç unsuru içermediğini vurguladı.
Tanınan ve bilinen bir gazeteci olduğunu dile getiren Canözer, ifadesine şöyle devam etti:
“Bu mesleği gizli saklı yapan biri değilim. Daha önce yaptığım haberlerden dolayı yargılandım ve beraat ettiğim dosyalar oldu. Çalıştığım ajansın yayın politikası nedeniyle haberlerde kullanılan kelimeler cımbızlanarak, hakkımda birçok dava açıldı. Ben kadın ve çocuk haberi yapıyorum. Şiddet gören, katledilen, taciz ve tecavüze maruz bırakılan kadınların ve çocukların sesi olduk. Siyasetçi kadınlara kim oldukları fark etmeksizin mikrofon uzattım. Üzerime atılı suçları kabul etmiyorum.”
Başkan, avukatın esasa ilişki sözlü beyanını almadı
Başka bir mahkeme salonundan SEGBİS (Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi) ile duruşmaya bağlanan Ümit Akbıyık tanık sıfatıyla ifade verdi. Mahkemenin SEGBİS ekranında görüntüsünü gösterdiği Beritan Canözer’i tanıdığını ileri süren Akbıyık, Canözer’i röportaj yapmak için geldiği HDP Gençlik Meclisi Şöleni’nde gördüğünü savundu. Akbıyık, Canözer’in “örgüt basın alanında faaliyet yürüttüğünü”, “2015 yılında Diyarbakır Sur ilçesinde ilan edilen sokağa çıkma yasakları ve çatışmalar sırasında örgüt üyelerinin haberlerini yaptığını” ve “o dönemde tutuklandığını” iddia etti.
Tanığa soru sormak için söz alan avukat Erbey, tanığın bahsettiği 2015 yılında müvekkilinin tutuklu olduğunu, tutuklu birinin cezaevinden Tanığın iddia ettiği üzere haber yapamayacağını, tanığın ifadelerinin çelişkili olduğunu vurguladı.
Duruşma savcısı esas hakkındaki görüşünü mahkemeye sundu. Savcı, Canözer’in iddianamede savunulan “örgüt üyesi olma suçunu işlediğinin sabit olduğunu” savunarak, cezalandırılmasını talep etti.
Avukat Muharrem Erbey, esasa ilişkin ayrıntılı yazılı savunmayı daha sonra mahkemeye sunacaklarını belirterek, sözlü savunma yapacağını söyledi. Mahkeme Başkanı, yazılı savunma hazırlandıktan sonra savunma yapabileceğini söyleyerek, ara kararı yazdı.
Mahkeme, esasa ilişkin savunmalarını hazırlamaları için Canözer ve avukatına bir sonraki celseye kadar süre verdi ve davayı 8 Aralık 2023 tarihine erteledi.
Ne Olmuştu?
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma kapsamında, 25 Nisan 2023’te yapılan ev baskınlarında gözaltına alınan gazeteci Beritan Canözer, gazeteci meslektaşları Abdurrahman Gök, Mehmet Şah Oruç ile birlikte tutuklandı. Davanın iddianamesini kabul eden Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi, 23 Haziran’da Canözer hakkında tahliye kararı verdi.
Canözer hakkında, “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis istemiyle hazırlanan 40 sayfalık iddianamede, suçlamaların önemli bir bölümü gazetecilik faaliyetleri oluşturuyor. Canözer’in kadın haber ajansı JINNEWS’te kendi imzasıyla yayınlanan 18 haber linki ve içeriğinin suç unsuru olarak gösterildiği iddianamede, Canözer’in yazdığı haberler, sosyal medya paylaşımları, SGK kayıtları, gazeteci meslektaşlarıyla yaptığı görüşmelerin HTS kayıtları, ev baskını sırasında el konulan haber arşivi ve aleyhindeki tanık ifadesi suç delili olarak yer aldı.
Canözer’in çalıştığı JİNNEWS ile Mezopotamya Ajansı ve ETHA ajanslarının twitter hesaplarını takip etmesi de iddianame suçlama konusu yapıldı. İddianamede PKK ve KCK’nin “Merkez medyası” olduğu ileri sürülen ANF, Medya Haber ve Nûçe Ciwan” sitelerinde yayınlanan haberlerle Jinnews'te yayınlanan haberler ve Canözer’in yaptığı birbirine “paralel” olduğu savunuldu. Canözer’in örgütün menfaatleri ve hedefleri doğrultusunda yayınlar ve içerikler hazırlayarak “örgüte alenen hizmet ettiği”, “organik bağ kurduğu” iddia edildi.