NALİN ÖZTEKİN
Sosyolog-yazar Veli Saçılık hakkında 6 Şubat depremine ilişkin yaptığı sosyal medya paylaşımı gerekçe gösterilerek açılan davada esas hakkındaki görüşünü açıklayan savcı tanık olarak dinlenilen depremzedelerin beyanlarına rağmen “kulaktan dolma bilgileri paylaşmak yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” iddiasında bulunarak Saçılık’ın cezalandırılmasını talep etti.
Veli Saçılık hakkında, “Depremde kurtarma çalışmaları için ilk üç gün çok önemliydi. ‘AFAD dışında hiçbir kişiye-kuruluşa müsaade etmeyeceğiz’ diyerek insanları ölüme terk ettiler” paylaşımı nedeniyle ‘dezenformasyon yasası’ kapsamında açılan davanın üçüncü duruşması Ankara 10. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Basın meslek örgütlerinin “Sansür Yasası” olarak nitelediği, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 217/A maddesi uyarınca, “yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak” suçlamasının yöneltildiği davada Saçılık ile avukatı Senem Doğanoğlu’nun yanı sıra tanıklar depremzede Semih Eskiocak ve Elif Torun Öneren hazır bulundu.
Hâkim değişikliği nedeniyle önceki duruşma tutanaklarının okunması ile başlayan duruşmada avukat Senem Doğanoğlu’nun tanıkların beyanlarının daha sağlıklı tutulabilmesi için SEGBİS kaydı alınması talebi hakim tarafından reddedildi.
‘Vinçler ilk gün gelseydi bu ölümler olmayacaktı’
İlk olarak sözü Saçılık’ın sosyal medya paylaşımına konu olan videoyu çeken depremzede Semih Eskiocak aldı. Videoyu depremin 28’inci saatinde hala yardım gelmediği ve sesini insanlara duyurmak için çektiğini belirten Eskiocak Saçılık’ı sadece medyadan tanıdığını, depremde ailesinden çok sayıda kişiyi kaybettiğini, depremin beşinci gününde dahi yakınlarını enkazdan kendisinin çıkardığını ve hiç bir yardıma tanıklık etmediğini söyledi.
Bir diğer tanık Elif Torun Öneren ise kendisinin depremin 16’ıncı saatinde kuzeni tarafından çıkarıldığını ilk 5-6 gün boyunca kendilerine hiçbir yardımın gitmediğini vurgulayarak sözlerine şöyle devam etti:
“Bahsettiğim sürede yardım ulaşmadı. Çorba dağıtan sivil insanları İHH çalışanlarının engellediğine tanık oldum. Depremin üçüncü günü damadım arama kurtarma için bir vinç ayarladı ancak, bu vinç valilik kararıyla yasaklardan dolayı Antakya’ya giremedi. Evet deprem bir afet olabilir ama biz orada katledildik. Yardımın engellenmesi katliamdır. Hiçbir anne altıncı gün çocuğunu yıkarken çocuğunun derisinin elinde kalmasını hak etmiyor. Bu beyanları evladını akrabalarını toprağa vermiş bir anne olarak veriyorum. Vinçler ilk gün gelseydi bu ölümler olmayacaktı. Çünkü vinç geldikten sonra insanları çıkarmamız sadece 20 dakika sürdü.”
Televizyon yardımları gerçek Saçılık’ın paylaşımları “kulaktan dolma” sayıldı
Tanık beyanlarının ardından esas hakkındaki görüşünü açıklayan savcı, “Belirsiz sayıda kişinin görebileceği şekilde yanıltıcı bilgiyi yazmak ve yaymak suretiyle atılı suçun işlendiği, tanık Elif’in beyanının sanık beyanlarını bir yönüyle desteklediği düşünülebilirse de tüm Türkiye’nin seferber olduğu ve televizyonlarda canlı şekilde yayınlanan yardım faaliyetlerine rağmen kulaktan dolma bilgileri sosyal medyadan çok sayıda kişiyle paylaşmanın yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçunu oluşturacağı, sanık savunmasına itibar edilmediği savunmanın suçtan kurtulmaya yönelik olduğu” ifadeleriyle birlikte Saçılık’ın 217/A maddesi uyarınca cezalandırılmasını talep etti.
Bu sözler üzerine avukat Senem Doğanoğlu, “kulaktan dolma bilgi” denilerek neyin kast edildiğini ve bunun kriterlerinin savcı tarafından açıklanması gerektiğini ve depremi yaşamış her şehirden 10 tanık getirebileceklerini belirterek mütalaayı kabul etmediklerini söyledi.
Doğanoğlu’nun yeniden tanık dinletme talebi reddedilirken süre talebi kabul edildi. Dava 28 Aralık 2024 tarihine ertelendi.