Duruşma Haberleri

Şebnem Korur Fincancı'ya ‘propaganda’dan 2 yıl 8 ay ceza ve tahliye

Şebnem Korur Fincancı'ya ‘propaganda’dan 2 yıl 8 ay ceza ve tahliye
ELİF AKGÜL*
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Kuzey Irak’ta kimyasal silah kullandığına ilişkin iddiaların araştırılması gerektiğini söyledikten sonra iktidarın, hükümet yetkililerinin ve iktidara yakın medyanın hedef gösterdiği Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın yargılandığı davada hüküm açıklandı. Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı “terör örgütü propagandası” suçundan 2 yıl 8 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldı. 2 ay 15 gündür tutuklu bulunan Prof. Korur Fincancı hakkında tahliye kararı verildi. İstanbul, Çağlayan’da görülen duruşma nedeniyle adliyenin önündeki geniş alan polis barikatları ile kapatılmıştı. Davanın görüldüğü İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi salonu izleyici ve avukatların yoğun ilgisi nedeniyle hınca hınç doluydu.  Çok sayıda gazeteci ve hak savunucusunun takip ettiği duruşmayı Human Rights Watch, European Doctors (CPME), FIDH, Almanya İstanbul Başkonsolosu, TİHV, MLSA, P24, İHD, Hollanda, ABD, İngiltere, Norveç ve İsveç Konsolosluklarından temsilciler ile milletvekilleri de izledi. Duruşmada ilk söz alan avukatlardan Nahit Eren ile Özkan Yücel geniş salon taleplerini yineledi. “Ben baro başkanı olan bir avukat olarak brada bir yargılama yapılmadığını söyleyebilirim. Savunmayı temsil eden avukatlar, izleyiciler ayakta, avukatların bir kısmı dışarıda ama hala burada yargılama yapılmasında ısrar ediliyor” diyen Diyarbakır Barosu Başkanı Eren, üç avukat sınırlamasına da değindi: Bu dosyada örgüt faaliyeti çerçevesinde yargılayacak bir fiil mi var? Ama hala üç avukatla sınırlıyorsunuz. Yargılama yapan heyetlere kanun maddeleri atfı yaptığımızda “kanunu bilmiyor muyuz” diye tepki alıyoruz ama yanlış kanunu yorumluyorsunuz. Siz bunun adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini çok iyi biliyorsunuz. Biz bu yargılamayı bitirmeliyiz diye bir algı var sizde.” Yücel de heyetin üç avukat sınırlaması için kıyas yaptığını söylediğini hatırlatarak “Kıyas için kanunda boşluk olması gerekir. Ortada boşluk var mı? Hayır. Sizler kanun koyucu yerine geçmiş durumdasınız. Yalnızca bu kararınız bile bu dava açısından hukuka aykırılık açısından hukuk fakültelerinde gösterilecek bir örnek teşkil edecek” diye konuştu. Duruşma öncesinde davanın görüldüğü Çağlayan’daki geniş alanın polis barikatları ile kapatıldığına dikkat çeken Yücel, “Çağlayan Adliyesi'nin önü bugün teslim alınmış durumda, yurttaşlar oraya giremiyor. Bu korku niye? Bunun sorumlusu sizsiniz. Hukuk vicdanla işler, sizin kararlarınızda vicdan yok. Sizden hukuktan yana tavır koymak konusunda heyet olarak öne çıkmanızı bekliyoruz” dedi. Avukatların taleplerine rağmen mahkeme, daha geniş bir salona geçilmesi isteğini “daha önce değerlendirilmiş bir talep olduğu” gerekçesiyle değerlendirmedi. Savcının esas hakkındaki mütalaasını tekrar etmesinin ardından söz alan Prof. Dr. Korur Fincancı, “Bu inanılmaz bir dayanışma, ne karar verdğinizden bağımsız olarak bunu görmüş olmak bu dayanışmaya tanıklık etmek çok kıymetli. Bu kolektif varoluş, bizim yurttaş kimliğimizi gösteriyor. Kolektif varoluşun öznesi olmayanlar varsa biz de yurttaş olma niteliğimizi, o politikliği yitirmiş oluyoruz. Bu nedenle tüm derdimiz de herkesin o kolektif varoluşa dahil olmasını sağlamak” diye konuştu. “Ben görüşümü verdikten sonra kimsenin ‘kimyasal silah’ sözcüğünü iktidar dışında ağzına alamaması bir korku ikliminin yaratıldığını gösteriyor. Ama korkunun ecele faydası yok” diyen Prof. Dr. Korur Fincancı, “Benim hakkımda davanın açılmasının ardından Türk Tabipleri Birliği hakkında davanamenin hazırlanması ile hedefin TTB olduğunu gördük” ifadelerini kullandı. Daha sonra söz alan avukatlardan Öztürk Türkdoğan ile Hülya Yıldırım suçlama maddesi TMK 7/2’yi değerlendirdi. Türkdoğan “Şebnem söylediği sözler nedeniyle değil, niye o kanala bağlandı diye yargılanıyor” dedi. “Biz hak savunucuları olarak anayasadaki ilke, kural ve hakları savunmaya devam edeceğiz, bu bizim yurttaşlık görevimiz” diyen Türkdoğan, AİHM kararlarına göre rahatsız edici fikirlerin de ifade özgürlüğü kapsamında sayılması gerektiğini hatırlatarak “Hak ve adalet arayan insanları yargı eliyle susturursanız suç toplumu yaratırsınız. Bazı kişiler suç işler, yanına kalır ve suç işlemeye devam eder” diye konuştu. Yıldırım da 2013’te TMK 7/2’de yapılan değişikliğin gerekçesinin AİHM’in şiddet nitelikli olmayan ifadelerin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesine yönelik kararları doğrultusunda yapıldığını hatırlatarak “Siz bu standartların bir milim dışına çıkmamalısınız. Dosya kapsamında değerlendirilen eylemlerin hiçbirinde TMK 7/2 unsuru oluşmadığı açık. Ama savcı, şiddet teşvik etmeyen beyanlar için tutuklama talep ediyor” diye konuştu. Yıldırım da davanın asıl hedefinin TTB olduğuna ilişkin görüşü yinelediği konuşmasında, “Şebnem hoca hukuk ilkelerine büyük katkıları olan kişi. Dün yargılayanlar bugün yargılananlar arasında. Sizi kurumsal olarak görüyoruz ama yasalarımız sizi kişi olarak sorumlu tutuyor. Hakim olarak sorumlu olduğunuzu hatırlatmak istiyoruz” ifadelerini kullandı. Avukat Meriç Eyüboğlu da beyanında “Ne dersek diyelim sanki bir kara delik var karşımızda. 19 Ekim’den bu yana gelen süreci kastediyorum. Sözün, söylenenin, anlatılanın hiç hükmünün olmadığı ya da duvara çarpıp döndüğü bir süreçten geçiyoruz” diye konuştu.

Duruşma savcısı HSK’ya şikayet edildi

Eyüboğlu soruşturma savcısının TTB hakkındaki davanameyi de Prof. Dr. Korur Fincancı’nın ev araması daha sürerken ifadesini almadan hazırladığını, ayrıca “olası tahliye ihtimaline karşı“ TTB Merkez Konseyi üyelerine “terör örgütü üyeliği” soruşturması açıp dosyaya kısıtlılık kararı getirdiğini söyledi.  Eyüboğlu 23 Aralık’taki ilk duruşmada duruşma savcısı Doğan Emre Kılıç’ın da esas hakkında mütalaasını açıkladığını hatırlatarak, “Duruşma savcısının avukatların beyanından beş dakika sonra esas hakkında mütalaasını açıklamasının beklenemez, belli ki hazır gelmiş” diyerek Kılıç hakkında da HSK’ya şikayette bulunduklarını ifade etti. “Duruşma salonunun düzenlenmesi talebi gerekçesiz reddediliyor, mütalaadan sonra hazırlık için beş günlük süre veriliyor, tutuklama kararına ilişkin kararlar hep aynı şekilde karşımıza çıkıyor. Gerekçe çıkarmama hali bile objektif ve tutarlı yargılama olmadığını bize gösteriyor” diyen Eyüboğlu, “Hiç şüphesiz beraat kararı verilmesi gerekiyor” diye konuştu. Son sözü sorulan Prof. Dr. Korur Fincancı ise “Bunları siyasi davalar, TTB’yi, demokratik ilkeleri, toplumun haklarını arama iradesini yok etmek üzere açılan davalar” dedi. Hükmünü açıklayan mahkeme Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın “propaganda” suçundan 2 yıl 8 ay 15 gün hapis cezası ile çarptırılmasına, ev aramasında el konulan Bejan Matur’un Dağın ardına bakmak kitabının delil olarak dosyada saklanmasına ve tahliyeye karar verdi. Mahkeme, kararında TCK’nın 53. maddesine de atıfta bulunarak Şebnem Korur Fincancı’nın bazı haklardan mahrum bırakılmasına karar verdi. Kararın onanması durumunda Şebnem Korur Fincancı, cezanın infazı süresince mesleğini ve dolayısıyla TTB Merkez Konseyi Başkanı görevini icra edemeyecek.

Ne olmuştu?

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede Şebnem Korur Fincancı hakkındaki soruşturmanın Milli Savunma Bakanlığı Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 20 Ekim 2022 tarihli ihbarı üzerine başlatıldığı belirtiliyor. 9 Kasım 2022 tarihli iddianamede Şebnem Korur Fincancı’ya yöneltilen suçlamaya iddianame savcısının “PKK silahlı terör örgütünün basın yayın organı” olduğunu iddia ettiği Medya Haber TV’nin 19 Ekim 2022 tarihli canlı yayınına katılarak o dönemde sosyal medyada dolaşımda olan ve Türkiye tarafından PKK üyelerine karşı kimyasal silah kullanıldığını gösterdiği iddia edilen video görüntüleri hakkındaki yorumları delil olarak gösteriliyor. Şebnem Korur Fincancı, söz konusu yayında bu alanda çalışmaları olan bir adli tıp uzmanı olarak videodaki görüntülerin sinir sistemini etkileyen bir kimyasal silahın kullanılmış olabileceğini gösterdiğini ve bu şüphenin Birleşmiş Milletlerin Minnesota Protokolü’nün ilkeleri doğrultusunda yerinde ve bağımsız heyetler tarafından incelenmesini gerektirdiğini dile getirmişti. İddianame savcısı, Şebnem Korur Fincancı’nın ifadesini dikkate almayarak Skype üzerinden yayına katılan hak savunucusunun ekranı görebildiğini ve açıklamalarını arka planda “Zap’ta kimyasal silahla 17 gerilla katledildi” yazısını görmesine rağmen TTB Merkez Konsey Başkanı olarak yaptığını ve dolayısıyla “PKK silahlı terör örgütünün illegal faaliyetlerini legal gibi; örgüt üyelerinin etkisiz hale getirilmesinin ‘gerillaların katledilmesi’ şeklinde sunulduğu bir ortama katılmak suretiyle gerçekleşen propaganda eylemine dahil olduğu” iddiasıyla Şebnem Korur Fincancı’nın 7.5 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmasını talep ediyor. İddianame savcısı, Şebnem Korur Fincancı’nın “geçmiş dönemde paylaşmış olduğu sosyal medya paylaşımlarını” da suçlamaya delil olarak gösteriyor. Şebnem Korur Fincancı’nın sorgusunu yapan ve hakkındaki iddianameyi hazırlayan savcı, 26 Ekim 2022 tarihinde “örgüt yanlısı söylemde bulunduğunu” iddia ettiği Şebnem Korur Fincancı ve TBB Merkez Konsey üyelerinin görevden alınması talebiyle davaname hazırlamış ve Ankara 31. Asliye Hukuk Mahkemesine sunmuştu. Şebnem Korur Fincancı, Milli Savunma Bakanlığının hakkında suç duyurusunda bulunmasından altı gün sonra İstanbul’da gözaltına alınarak Ankara’ya getirilmişti. Ankara 3. Sulh Ceza Hakimliği, 27 Ekim 2022 tarihinde Şebnem Korur Fincancı’nın tutuklanmasına karar vermişti. İddianamenin sunulduğu Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi, 11 Kasım 2022 tarihinde Şebnem Korur Fincancı’nın tutukluluk halinin devamına karar vermişti. Mahkeme ayrıca “suçun işleniş yeri, sanığın yakalandığı yer ve ikamet adresini” gerekçe göstererek yetkisiz olduğuna hükmetmiş ve Şebnem Korur Fincancı’nın dosyasını İstanbul’a göndermişti.  Davanın 23 Aralık 2022 tarihinde görülen ilk duruşmasında hak savunucusu Şebnem Korur Fincancı’nın Sincan Cezaevi’nden duruşmaya elleri kelepçeli şekilde getirildiği ortaya çıkmıştı. Aynı duruşmada esas hakkındaki mütalaasını sunan savcı, iddianameyi tekrar etti ve Şebnem Korur Fincancı’nın isnat edilen suçtan ve üst sınırdan cezalandırılmasını talep etti.  Davanın 29 Aralık 2022 tarihinde görülen ikinci duruşmasında Şebnem Korur Fincancı müdafilerinin reddi hakim talebini “zamanında yapılmadığı” ve “yargılamayı uzatmaya yönelik” olduğu gerekçeleriyle reddeden mahkeme heyeti, hak savunucusunun tutukluluk süresinin “makul” olduğuna kanaat getirerek devamına karar vermişti. *Bu işin hakları, Atıf-Gayriticari (CC BY-NC) Lisans ile kısmen saklıdır. Bu iş, MLSA’ya atıf ile ve ticari olmayan amaçlar ile kullanılıp dağıtılabilir.
Image

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.