Banu Tuna
AKP iktidarının sosyal medya ile sınavı yeni değil. Dönemin Devlet Bakanı ve Başmüzakerecisi Egemen Bağış, Ocak 2011’de katıldığı bir toplantıda Twitter’ın bireysel bir sosyal mecra olduğunu, orada yazılan şeylerin o bireyin dışında kimseyi bağlamaması gerektiğini söylüyordu. Hatta eski Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’ten naklen, ülkeye bir de ünlü söz kazandırmıştı: “Bu Twitter cıvıtır.” 2013 yılının Mayıs ayında patlayan Gezi İsyanı, hükümetin sosyal medyaya yönelik tavrında kökten değişimlere neden oldu. Son 7 yılda sosyal medya paylaşımları nedeniyle binlerce kişi hakkında yasal işlem başlatıldı. Bugün, o dönem yaptığı Twitter paylaşımlarından dolayı hakkında hâlâ soruşturma açılanlar var. Gezi’nin ardından WhatsApp, Twitter ve Facebook gibi platformlara zaman zaman geçici kısıtlamalar getirildi, Mart 2014’te YouTube’a birkaç ay süren bir erişim yasağı getirildi. Aralık 2016’da Yeni Şafak gazetesi, “Sosyal medyada teröre destek verenler nasıl ihbar edilir?” başlıklı bir haber yayımladı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Aralık 2018'de, internette suç içeriklerinin araştırılması amacıyla 7/24 esasına göre çalışan sanal devriyeler oluşturduklarını açıkladı. Facebook’un şeffaflık raporuna göre Temmuz 2013 - Aralık 2019 arasında Türkiye hükümeti, 24 bin 55 içeriğin kaldırılmasını talep etti. Ocak - Mart 2020 döneminde YouTube’dan kaldırılan 142 bin 315 video ile Türkiye, küresel listede onuncu sırada. Ocak - Haziran 2019 döneminde ise Türkiye, Twitter’dan 350 hesap hakkında bilgi, 6073 paylaşım hakkında yayından kaldırma talep etti. Zaman zaman konuşulan sosyal medya ağlarına yasal düzenleme, şimdi yine gündemde. Nisan 2020’de, koronavirüsle mücadele kapsamındaki yeni yasal düzenleme paketine sosyal medya ağları da dahil edildi. Tüm sosyal ağlar, 5651 sayılı kanun kapsamına alınmak istendi. Muhalefetten yükselen itirazlar neticesinde daha sonra sosyal medya torbadan çıkarıldı. Derken Cumhurbaşkanı Erdoğan, 26 Haziran 2020’de gençlerle YouTube üzerinden bir buluşma gerçekleştirdi. Burada yaptığı konuşmada, “Sosyal medyadan nefret etsek böylesine yaygın ve etkin şekilde kullanmazdık… Günümüz dünyasında dijital platformların, sosyal medyanın asla ihmal edilemeyecek derecede önemli mecra olduğunu biliyoruz,” dedi. Ancak buluşma 423 bin ‘dislike’ aldı ve ‘OyMoyYok’ etiketi Twitter’da Türkiye Trending Topic listesine girdi. Hemen ardından, sosyal medyada Erdoğan’ın yeni doğum yapan kızı Esra Albayrak’a yönelik hakaret içerikli paylaşımlar gündeme geldi. Erdoğan, ekranlarda şöyle derken duyuldu: “Niçin YouTube, Twitter, Netflix gibi sosyal medyalara karşı olduğumuzu anlıyor musunuz? Bu ahlaksızlıkları ortadan kaldırmak için. Bunlar ahlak sahibi değil. Bu mecraların bir düzene sokulması şarttır. Bu millete, bu ülkeye bu tür mecralar yakışmıyor. Biz bunları parlamentomuza getirip, bu tür sosyal medya mecralarının kaldırılmasını, kontrol edilmesini istiyoruz. Erişim engeli, adli ve mali yaptırımları devreye sokacağız. Türkiye muz cumhuriyeti değildir. Yasama dönemi bitmeden bu meseleyi halletmeyi ümit ediyorum.” O günden beri hemen her gün, sosyal medya düzenlemesiyle ilgili bir habere rastlıyoruz. Önce hükümet tarafından, sosyal medyanın kaldırılmasının söz konusu olmadığı açıklandı. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, yasa üzerinde iki yıldır çalışıldığını söyledi. Önce düzenlemeye temel oluşturmak için Fransa ve ABD modelleri üzerinde çalışıldığı duyuldu, bugün Almanya modelinden bahsediliyor. Örnek alınacak modellerde hep Batı ülkelerinin adı geçiyor ancak Türkiye uzun zamandır, sosyal medyaya katı düzenleme ve yasaklar getiren Rusya ve Çin ile aynı sıklette. Kaldı ki Merkel de Almanya’da ifade özgürlüğüyle ilgili eleştirilere hedef oluyor. Bu alanda çalışan iki isme; Etik Gazetecilik Ağı kurucusu İngiliz gazeteci Aidan White ile Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Akademi yöneticisi ve iletişim akademisyeni Orhan Şener’e sosyal medyanın yasayla düzenlenip düzenlenmeyeceğini, bu tür düzenlemelerin yurt dışındaki örneklerini ve mevcut siyasi atmosferde böyle bir yasanın Türkiye’de ne gibi sorunlara yol açabileceğini sorduk.Orhan Şener: Türkiye’de terör tanımının çok geniş olduğu uluslararası raporlarda yer alıyor
2013-2015’e kadar internet, demokrasi makinesi olarak tanımlanıyordu. Özellikle sosyal medyanın hayatımıza girmesiyle, önce İran’da gerçekleşen 2008 seçimlerinde ‘Twitter devrimi’ lafları geçmeye başladı, Arap Baharı sürecinde ‘Facebook devrimi’ denmeye başlandı. Sanki sosyal medya öyle bir şeydi ki, bir toplumun üzerine atıyorsun, oraya demokrasi geliyor. Biz de Gezi sürecinde buna benzer bir deneyim yaşadık. Ancak bunun bu kadar basit olmadığı, bu görüşlerin indirgemeci olduğu ortaya çıktı. 2016’ya geldiğimizde ABD’de Donald Trump, Britanya’da Brexit sürecinin başını çeken siyasetçiler, bu sosyal mecraları manipülasyon için kullandılar. Bugün sosyal medya çok tehlikeli bir yer haline geldi; troller, linç kampanyaları, dezenformasyon var diyoruz. Sosyal medyayla ilgili tüm bu bahsettiklerimiz doğru. Gayri merkezi yapısı ve denetleme ile düzenlemenin zor olması bir yandan özgürlük ortamı yaratıyor diğer yandan birçok risk barındırıyor. Bu açıdan bakıldığında sosyal medya devletler veya uluslararası mekanizmalar nezdinde bir takım düzenlemelere tabi olabilir. Ama bu düzenleme hangi düzeyde olacak? Kişilik haklarının korunması, lincin yayılmasının, nefret suçlarının önüne geçmeye mi çalışıyoruz, yoksa ifade özgürlüğünü kısıtlayıcı, muhalefeti susturacak önlemler mi alıyoruz? Mevcut yasalardaki suçlar sosyal medya için de geçerli ama anonim kalınabilmesi nedeniyle bu kişilerin kimlikleri belirlenemiyor şu anda. Düzenleme ile sosyal medya platformlarının bu isimleri, hesapları paylaşması bekleniyor. Şirketler genellikle adi suçlarla ilgili talepleri kabul edip, ifade özgürlüğü söz konusu olduğunda hesap sahiplerinin bilgilerini paylaşmıyorlar. Düzenleme geçerse ne istenirse paylaşmak zorunda olacaklar. Evet, sosyal medyada nefret suçları ve terör suçlarının özendirilmesi önlenmeli ama o kelimelerin içi nasıl dolduruluyor? Türkiye’nin terör tanımının çok geniş olduğu uluslararası bağımsız kuruluşların raporlarında da yer alıyor. Hükümet eleştirisi dahi terörden yargılanıyor bugün. Nefret suçundan anladığımız Almanya’da anlaşılan ile aynı değil. Örneğin İslamla ilgili fikir beyanları, halkın benimsediği değerlerin aşağılanması denip nefret suçu sayılıyor.
Aidan White: Yasanın çerçevesi dar çizilmeli ve mevcut problemlerle orantılı olmalı
Sosyal medya, kamusal konuşmanın mevcut yasal düzenlemesine tabi olmalı. Örneğin nefret dolu veya şiddeti kışkırtan yayın, suçtur. Kişileri iftiralara karşı koruyan yasalar vardır. Bunlar sosyal medyayı da kapsamalı. Konu dezenformasyon olduğunda, vatandaşların seçimlere özgürce katılımı gibi haklarını koruyan mevcut yasalara müdahale etmesi halinde sosyal medyanın düzenlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Bununla birlikte, çoğu durumda, sosyal ağ şirketleri tarafından yönetilen öz düzenleme biçimlerinin kullanılması gerektiğine inanıyorum. Ancak bu şirketler kullanıcıları nefret söyleminden, şiddet çığırtkanlığından koruyamadığında, yasalar sosyal medya sitelerini kötü amaçlı yayınları kaldırmaya zorlamak için kullanılmalı. Sosyal ağlar, tacizkâr içerikleri kaldırmak, azaltmak için yeterince kararlı davranmıyor çünkü bu durum iş modellerine müdahale ediyor. Tacizkâr iletişimi caydıran standartlara sahip olmalarına rağmen, platformlarında daha az viral aktiviteye yol açacaksa bu standartları uygulama konusunda isteksiz davranıyorlar. Teknoloji şirketlerini yönlendiren, toplumsal değerler veya ayrımcılık yasağı gibi insan hakları standartlarına saygı değil, kâr. İstismara tepki vermede ihmalkâr ve yavaş olmaları kaçınılmaz. Teknoloji şirketleri arasındaki sorumluluk eksikliği - özellikle de Mark Zuckerberg’in kontrol ettiği monarşik bir yönetim sistemine sahip olan Facebook’ta - hükümetlerin ve Avrupa Birliği'nin yasaları düzenlemeyi giderek daha fazla düşünmesinin bir nedeni. Vergilendirme, anti-tröst kuralları ve içerik hakkında hesap verebilirlik, yasaların gerekli olduğu alanlar.