Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konsey Başkanı Şebnem Korur Fincancı hakkında "terör örgütü propagandası yapmak" suçlamasıyla açılan davanın ilk duruşmasında savcı ceza talep etti. Mahkeme, tutukluluğun devamına karar vererek davayı 29 Aralık'a erteledi
Medya Haber TV’de katıldığı bir programda TSK'nın askeri operasyonlarda kimyasal silah kullandığını gösterdiği iddia edilen görüntülere ilişkin değerlendirmelerde bulunan Fincancı'nın Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın başlattığı soruşturma kapsamında savcılıkta ifadesi alınmıştı. Sevk edildiği Ankara 3. Sulh Ceza Hakimliği tarafından "terör örgütü propagandası yapmak" suçundan 27 Ekim’de tutuklanan Fincancı, bugün İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada hakim karşısına çıktı.
Çağlayan'da bulunan İstanbul Adliyesi'nin birçok noktasında polisin konuşlandırıldığı, duruşma öncesi ve sonrasında yapılacak basın açıklaması noktasının ise bariyerlerle kapatıldığı görüldü.
Fincancı alkışlarla karşılandı
Duruşma salonunun küçük olması nedeniyle çok sayıda kişinin içeri alınmadığı duruşmada tutuklu bulunduğu Sincan Kadın Kapalı Cezaevinden getirilen Fincancı, jandarma eşliğinde duruşma salonuna girerken birçok baro başkanı, milletvekilleri, avukatlar ve izleyiciler tarafından alkışlarla karşılandı. Hakimin kimlik tespitine başlayalım demesiyle avukat Oya Meriç Eyüboğlu ve avukatlar duruşma düzenine itiraz etti. Avukat Eyüboğlu, “Bu adliyede daha büyük salonlar var. Salonda gördüğünüz kalabalığın üç katı da dışarıda var. Duruşma salonu düzenlemek sizin heyetinizin sorumluluğunda. Sağlıklı bir ortamda duruşmanın yapılmasını talep ediyoruz” dedi.
‘Ben yaptım oldu diye bir şey yapamazsınız’
Mahkeme başkanının savunmayı üç avukatla sınırlı tutmasına İzmir Barosu eski başkanı avukat Özkan Yücel, “Üç avukat kuralı bu yargılama için, bu iddianame için geçerli değil. Van’dan gelen var, Diyarbakır’dan gelen var. Hepsi savunma yapmak için geldi. Kendi aramızda görev dağılımı yaptık. Son gün kısıtlayıcı bir düzenleme getiremezsiniz. Ben yaptım oldu diye bir şey yapamazsınız. Bu kararınızı tekrar gözden geçirin” diyerek itiraz etti. Avukatların taleplerini reddeden mahkeme başkanı, üç avukat sınırlandırmasıyla duruşmanın devamına karar verdi.
İddianameyi özetleyen mahkeme başkanının, Şebnem Korur Fincancı’ya “sen” diye hitap etmesi üzerine tekrar söz alan avukat Özkan Yücel, “Usulü çözmeden esasa geçemezsiniz. Nezaket kurallarına uygun bir yargılama talep ediyoruz” dedi.
Savunmasına başlayan Şebnem Korur Fincancı, “Adil yargılanma hakkı ihlali olduğunu söylemeden iddianameye geçmek istemem. İstanbul'a getirilme şartlarım adil yargılanma hakkını ihlal edecek şekildeydi. En rahat olduğu söylenen ancak insan onuruna aykırı, sağlıksız araçlarla getirildim. Elinde silahı olan biriyle hangi tehlikeyi öne sürerek beni kelepçeyle yolculuk yaptırdılar?” diye sordu. Tutuklama kararına yapılan itirazların reddedilmesinin hukuk fakültelerinde anlatılacak bir ders niteliğinde olduğunu söyleyen Fincancı, “Bu yaşıma kadar bir yurttaş, bir hekim, adli tıp uzmanı, insan hakları savunucusu olarak ödevlerimi yerine getirdiğimi düşünüyorum. Kimliğinden bağımsız tüm insanların yanında olarak mesleğimi sürdürdüm” dedi
‘Duruşumuzu suça dönüştürme çabaları beyhudedir’
Fincancı, “Adli tıp bildiğini söyleyen savcının iddialarına, o iddiaları benimseyen ve tutuklama kararını veren yargıca, kaçacağım şüphesiyle tutukluluğumun devamına karar verip dosyayı kabul eden sizlere söyleyeceğim sözdür. Yıllarımı verdiğim adli tıbba, hele ki toksik (zehirli) gazlar ve kimyasal silahlar konusunda pek çok ulusal ve uluslararası makale ve kitap yazmış bir bilim insanı olarak, adli tıbbı bildiğini iddia eden savcıdan, kabul edersiniz ki epeyce fazla vakıf olduğum aşikar. Bilimsel bir tartışma yerine linç girişiminde bulunanlara, tıbbi değerlendirmeye katılmadığını ifade eden tıp dışı insanlara bir çift sözüm var” diyerek “Duruşumuzu suça dönüştürme çabaları beyhudedir” sözleriyle savunmasını tamamladı.
Milli Savunma Bakanlığının katılma talebi reddedildi
Müşteki Milli Savunma Bakanlığı avukatının davaya katılma talebinde bulunmasının ardından savcı, bakanlığın “suçtan zarar görme durumu bulunmadığından” talebin reddini istedi. Mahkeme başkanı da iddia makamının görüşü doğrultusunda katılma talebini reddetti.
Fincancı’nın avukatlarından Gulan Çağın Kaleli, “Önünüzdeki dosya tamamen algı üzerinden oluşturulmuş. Biz avukatlar olarak müvekkile, dosyaya ulaşmaya çalışırken devlet görevlilerinden nefret söylemli açıklamalar geldi. Devlet Bahçeli, müvekkilin vatandaşlıktan çıkarılmasını istedi” cümleleriyle savunmasına başladı. Kaleli şöyle devam etti: "Cumhurbaşkanının, İçişleri Bakanı’nın açıklama yaptığı ortamda cumhuriyet savcısının bağımsız kalamayacağını savcılık ifadesinin alındığı gün gördük. Müvekkil, Ankara'dan İstanbul'a getirilirken yaşadığı insan onuruna aykırılığa vurgu yaptı. Yani müvekkil yıllardır mücadelesini verdiği alanın, ihlalin bir parçasına maruz kalmıştır. Yıllarını insan haklarına veren bir kişi hangi haber kanalı, kimdir, suç kaydı var mıdır diye bununla mı ilgilenir yoksa halkın habere ulaşma hakkı ile mi ilgilenir diye düşünmek gerek. Tutuklama kararında dosyadaki evraklardan bahsedilse de dosyada iki rapor var. Medya Haber raporunun sadece 25 sayfası müvekkile ait. ANF ve Medya Haber üzerinden yaratılmaya çalışılan bir algı var. İddianame kabul edildi ama savcı durmuyor. Aynı savcı, 26 Ekim günü TTB Başkanı ve konsey üyelerinin görevden alınması için de davaname hazırladı.”
‘İnsan hakları savunucuları devletten bağımsız kişilerdir’
Avukat Oya Meriç Eyüboğlu'nun “Müvekkili göremiyorum, güvenlik açısından bir sorun yok, jandarmanın çekilmesi iyi olur” demesinin ardından mahkeme başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın etrafındaki jandarma görevlilerinin oturmasını istedi. Eyüboğlu savunmasında, “En ufak itirazın, en ufak muhalefetin kabul görmediği ve tutuklamayla karşılandığı bir zamanda yaşıyoruz. İnsan hakları savunuculuğunun ne olduğunu anlatmaya ihtiyacımız var. İnsan hakları savunucuları devletten bağımsız, devletlerin yaptığı ihlallere ilişkin itirazları olan ve ortaya çıkaran kişilerdir. Bu salonda da birçok hak örgütü var. Yurt dışından gelenler de var. Raporlama yapacaklar ve bu raporlarda mahkemenizin duruşma düzenine ilişkin verdiği kararlar da yer alacak” diye belirtti.
‘Hak kullanımı suç oluşturmaz’
İddianamedeki temel isnadın müvekkilinin bağlandığı yayın organı olduğunu dile getiren Eyüboğlu, “Hangi yayına bağlandığına bakmak hukuk dışı bir yaklaşım. TRT1'e bağlanıp aynı şeyleri söylese dava açılmayacaktı ama Medya Haber'e bağlanıp konuşunca dava açılıyor” dedi.
Suçun unsurlarının oluşmadığını belirten avukat Eyüboğlu, “Müvekkilin atıf yaptığı kimyasal silahların yasaklama konusundaki Cenevre Sözleşmesi Türkiye'nin de taraf olduğu bir sözleşme. Müvekkil, sözleşmenin gereğince yerinde inceleme yapılması gerekir diyor. Yapılması gerekeni söylüyor. Alanın uzmanı olarak bunu söylemesinde hukuka aykırı bir durum yok. Hak kullanımı suç oluşturmaz. Var olan hukuki iklime, her şeye rağmen müvekilimizi alıp gitmek için geldik. Bu tutuklama çok haksız” diyerek tahliye talebinde bulundu.
Savcı üst sınırdan ceza istedi
“Sizin de önünüzdeki çözüm tutanağında ne bir örgüt atfı var, ne de bir beyan var. Sadece bir değerlendirme var. TMK 7/2'nin unsurları oluşmadığı açıktır. Müvekkil Almanya'daydı. Toplum tarafından linç edilmesi için algı yaratıldı. Tutuklanma ihtimaline rağmen Almanya'dan geri dönmüştür” diye konuşan Türk Tabipleri Birliği avukatlarından Hülya Yıldırım da Fincancı’nın kaçma şüphesinin olmadığını söyleyerek tahliye edilmesini talep etti.
Esas hakkındaki mütalaasını sunan savcı, TTB Merkez Konsey Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın “terör örgütü propagandası yapmak” suçundan üst sınırdan cezalandırılmasını talep ederek tutukluluğun devamını istedi. Mütalaanın ardından duruşmaya bir saat ara verildi.
Aranın ardından yeniden başlayan duruşmada mütalaaya ilişkin daha sonra beyanda bulunacağını söyleyen Fincancı, tutukluluğun devamının talep edilmesine ilişkin, “Tutuklu olmak elbette zor. Ama benim gibi bir insan hakları savunucusu için hapishane bulunmaz bir nimet. Gazeteye hapishanedeki mahpusların, çalışanların sorunlarını yazıyorum. Biraz daha uzun süre yazmaya devam ederim” şeklinde konuştu.
‘Mahkemeler üzerindeki baskıya son verilsin’
“Siyasi iklim değişince suç ve ceza değişebilir mi?” diye sorarak konuşmasına başlayan İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, “Bir ülkede siyasi makamlar insanları sürekli olarak yargıya hedef gösteriyorsa orada bir sorun vardır. Mahkemeniz üzerinde etki kurmak isteyen siyasilere seslenmek gerekir. Mahkemeleri rahat bırakın” dedi.
Av. Türkdoğan, “Siyasal iktidar bir suç tanımı yapıyor o suç tanımına göre yargının harekete geçmesini istiyor. Mahkemenizin özgürlük lehine bir tahliye kararı vermesini gerektiğini düşünüyorum” diye konuştu.
“Vereceğiniz karar kıymetli. Hepimiz bu topraklarda yaşıyoruz. Üzerinizdeki baskıyı biliyorum” diye belirten avukat Eyüboğlu, “Türkiye ve dünyada çok sayıda kişi vereceğiniz kararı bekliyor. Cezalandırma amacıyla tutuklama kararının devamına karar verirseniz tarih bunu da yazacak” diye konuştu. Savunmaların tamamlanmasının ardından mahkeme heyeti, karar için ara verdi.
Ara karar için 15 dakikalık aranın ardından mahkeme, TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın tutukluluğun devamına hükmederek davayı 29 Aralık'a erteledi.
*Bu işin hakları, Atıf-Gayriticari (CC BY-NC) Lisans ile kısmen saklıdır. Bu iş, MLSA’ya atıf ile ve ticari olmayan amaçlar ile kullanılıp dağıtılabilir.
Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.