Haberler

Van’da kayyum protestolarında gözaltına alınan gazeteciler yaşadıklarını anlattı

Van’da kayyum protestolarında gözaltına alınan gazeteciler yaşadıklarını anlattı

Deniz Tekin 

Van Büyükşehir Belediyesine kayyum atanmasına karşı başlatılan nöbet eyleminin haber takibini yaparken gözaltına alınıp serbest bırakılan gazeteciler, gazeteci olduklarını söylemelerine rağmen ters kelepçe ile gözaltına alındıklarını söyledi. Gazeteci Mehmet Güleş, basın gösterdiği bir polisin karnına tekme attığını, Medine Mamedoğlu ise orada yaşanan hak ihlallerinin haberlerinin yapılmasını engellemek için gözaltına alındıklarını söyledi. Ruşen Takva ise gazetecilerin protestocu olarak gözaltına alınmasının hukuksuzluğunu vurguladı

Van Büyükşehir Belediyesi'ne kayyum atanmasının ardından başlayan protestolar sonrası 15 Şubat'ta  JİNNEWS muhabiri Rabia Önver, Mezopotamya Ajansı Muhabirleri Bilal Babat ve Mehmet Güleş, gazeteciler Behçet Bayhan, Ruşen Takva ve Medine Mamedoğlu gözaltına alındı.

Gazeteciler Ruşen Takva, Mehmet Güleş, Rabia Önver ve Medine Mamedoğlu polisteki ifade işlemlerinin ardından 15 Şubat’ta serbest bırakılırken, Behçet Bayhan ve Bilal Babat ise iki gün sonra tutuklama talebiyle sevk edildikleri hakimlikçe adli kontrol kararıyla serbest bırakıldı. Ayrıca protestolara katılan 20 kişi ise “toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet etme” iddiasıyla 17 Şubat’ta tutuklandı.

Polis saldırısında elleri ters kelepçelenerek gözaltına alınan Mamedoğlu, Takva ve Güleş olay günü yaşadıklarını anlattı.

Mamedoğlu: ‘Basın kartlarımız gösterdik ancak ellerimizi ters kelepçeleyip gözaltına aldılar’

Abdullah Zeydan’a mazbata verilmemesi nedeniyle 3 Nisan 2024’te Van’da yapılan protesto eylemlerini takip ettiği sırada gözaltına alınıp ve daha sonra hakkında takipsizlik verilmiş olan Mamedoğlu, polisin nöbet eylemine katılanlara dağılmaları yönünde herhangi bir uyarıda bulunmadan gaz, tazyikli su ve plastik mermilerle saldırdığını, “Türk'ün gücünü göreceksiniz” sloganları attığını ve protestocuları darp ettiğini aktardı.

Protesto sırasında bir polis memurunun yanındakilere “Basını alıyor muyuz?” diye sorduktan sonra meslektaşları Rabia Önver, Behçet Bayhan ve Bilal Babat ile birlikte gözaltına alındığını belirten Mamedoğlu, “Basın kartlarımızı gösterip gazeteci olduğumuzu, haber yapmak amacıyla burada olduğumuzu söyledik. Ancak arkadan ters kelepçeleyerek bizi gözaltı aracına götürdüler. Plastik kelepçeleri çok sıktıkları için kolumuz çok acıyordu. Meslektaşım Rabia Önver, ters kelepçesi çıkartılmadığı için darp raporu alamadı. Bizi karakola götürdüler; telefon, fotoğraf makinelerimize el koydular” dedi.

Mamedoğlu, “Bizi gözaltına almalarının en temel sebebinin yaşanan işkence, hak ihlallerinin haberlerinin yapılmasını engellemek olduğunu çok iyi biliyoruz. Bu nedenle keyfi ve hukuka aykırı bir şekilde gözaltına alındık. Gözaltı aracında türlü türlü hakaretlere maruz kaldık. Defalarca talep etmemize rağmen bize saatlerce su verilmedi" diyerek kendilerini engelleyen ve gözaltında gazetecilere hakaret eden kolluk görevlileri hakkında gerekli hukuki girişimlerde bulunacağını söyledi.

Güleş: ‘Basın kartımı gösterdiğim sırada bir polis karnıma tekme attı’

Gazeteci Mehmet Güleş ise nöbet eylemine saldıran polisin ilk olarak gazetecileri hedef aldığını belirterek, “Nöbet eyleminde yaşananların haber takibini yapan gazetecileri önceden tespit etmişler. Çünkü polislerin ellerinde gazetecilerin fotoğrafları vardı. İlk andan itibaren bize müdahale edildi. Amaçları da gazetecilerin bu şiddeti kamuoyuna aktarmasını engellemekti. ‘Biz gazeteciyiz’ dememize rağmen polisin sert fiziki şiddetine maruz kaldım. Polis adeta öldürürcesine vuruyordu. Basın kartımı gösterdiğim sırada bir polis karnıma tekme attı. Beni yaka paça gözaltına alıp, ellerimi ters kelepçelediler. Ardından beni yüz üstü yere yatırıp ayaklarıyla üstüme bastılar. Sıkı bir şekilde bağlanan kelepçe nedeniyle ellerim şişmeye ve morarmaya başladı. Bağırıp canım çok acıdığını söylememe rağmen yaklaşık dört buçuk beş saat boyunca ters kelepçe ile bekletildim. Hastaneden darp raporu aldım. O esnada polis şiddeti nedeniyle burnu kırılan yaralanan birçok insan gördüm” dedi.

Güleş, demokrasi ve hukukun olduğu bir ülkede basın ve ifade özgürlüğünün engellenemeyeceğini belirterek, “Böyle bir coğrafyada gazetecilik yapmak kolay bir iş değil. Türkiye’de, iktidarın kontrolünde olmayan medyanın yüzde 5’lik kısmında çalışan özgür basın ve muhalif medya çalışan gazeteciler büyük bir baskı altında” dedi. “Görevi yaptırmamak için direnmek” suçlandıklarını ancak polislerin kendilerinin haber yapmasını engellediğini vurguladı.

Takva: ‘Dezenformasyon yasası gazetecilerin özgürlüğünü tehdit ediyor’

Van Büyükşehir Belediyesi'ne yapılan polis baskını anların ait  video-görüntüleri paylaştığı için “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlamasıyla gözaltına alınan gazeteci Ruşen Takva ise bazen dezenformasyon yasası diye anılan bu suçlamanın baskı, sansürden de öteye geçerek, gazetecilerin özgürlüğünü tamamen tehdit eden bir yasa halini aldığını vurguladı. Takva, “Bu yasada tanımlanan hiçbir şart oluşmasa dahi gazeteciler gözaltına alınmaya devam ediyor. Bunun da en son mağdurlarından birisi de ben oldum. Çünkü belediyeye baskın yapıldığı andan itibaren biz hem gözaltıları hem o olay anında yaşananları kameralarımızla kaydedip, belgeleyerek halka aktardık. O görüntüyü paylaştıktan yaklaşık 34 dakika sonra savcılık özel talimatıyla gözaltına alınarak Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldüm ve bütün günümü nezarette geçirmek zorunda kaldım. Kamera kaydıyla belgelenen, gazeteciliğin tedrisatından geçerek yayınlanan bu görüntü nedeniyle ‘halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak" ile suçlanmam trajikomik. Bugüne kadar birçok habere imza attım. Hiç kimse, hiçbir kurum haberlerimi yalanlayamadı" dedi.

Takva ayrıca kendisinin ve diğer gazetecilerin tüm günü gözaltında geçirmesi nedeniyle sahda yaşananları belgeleyemediklerini söyledi: "Burada amaç çok açık ve netti. Kayyum atanması kararına karşı o gün Van’da yaşanabilecek herhangi bir protesto eylemini veya açıklamayı görüntüleyip yayınlamamamız ve insanların bundan haberdar olmamasını engellemek".

‘Gazeteciler bile protestocu olarak cezalandırılıp, gözaltına alınıyor’ 

Haber takibi yapan gazeteci meslektaşlarının “toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet etme” ile suçlanması ile ilgili görüşlerini de paylaşan Takva, “gazeteciler toplantı ve gösterilere protestocu olarak değil, olayları görüntülemek için, yani kamu görevini yapmak için, hakikati yazmak için, hatta halkın haber alma hakkını savunmak için orada bulunuyorlar. Fakat iki gazeteci arkadaşımız da bu kanuna muhalefetten adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı."

Takva son olarak: "Sonuç olarak şunu söylemekte fayda var. Tüm bunlara rağmen arkadaşlarımızla beraber hakikati yazmaya ve topluma anlatmaya elbette devam edeceğiz ama bu baskıya karşı sadece gazetecilik yaparak değil aynı zamanda örgütlenerek de mücadele edilmeli"

 

Image

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.