RUŞEN TAKVA
Mezopotamya Ajansı (MA) muhabirleri Adnan Bilen, Cemil Uğur, Zeynep Durgut, Jinnews muhabiri Şehriban Abi ve gazeteci Nazan Sala’nın “silahlı örgüt üyeliği” suçlamasıyla yargılandığı davanın üçüncü duruşması 21 Ekim’de Van 5. Ağır Ceza Mahkemesinde görülecek. Mesleklerini yaptıkları için yargılanan gazeteciler, Perşembe günkü duruşma öncesinde MLSA’ya konuştu.‘Örgüt üyeliği’ suçlamasıyla yargılanan gazetecilere karşı yasa dışı delil kullanıldı
11 Eylül 2020’de Mezopotamya Ajansında Cemil Uğur’un imzasını taşıyan bir haber yayınlandı. Haberde, Van’ın Çatak ilçesinde askerler tarafından alıkonulan Osman Şiban ve Servet Turgut’un helikopterden atıldığından ve işkenceye uğradığından bahsediliyordu. Haber, kamuoyunun olduğu kadar kolluk kuvvetlerinin de dikkatini çekmişti. Haber yayınlandıktan bir süre sonra Adnan Bilen, Şehriban Abi, Nazan Sala ve Zeynep Durgut ile birlikte yargılanan Uğur’un, haber takibi amacıyla katıldığı bir basın açıklamasında görüntü alması engellendi ve gazetecileri engelleyen polisler, “MA çekim yapmasın, kim çekiyorsa çeksin” dedi. Çıkan tartışma sonucu Uğur’un yayın yasağı olan bir konu hakkında neden haber yaptığı sorularak Uğur’un takip etmemesi şartıyla açıklamaya izin verileceği dahi söylendi. Bu olay üzerinden çok geçmeden, 6 Ekim 2020’de dört gazeteci, evlerine yapılan gece yarısı baskınıyla gözaltına alındı. Üç günlük gözaltı süresinin bitmesinin ardından çıkarıldıkları mahkeme tarafından tutuklanarak cezaevine gönderildi. Aynı dosya kapsamında tutuksuz yargılanan MA muhabiri Zeynep Durgut ise 17 Aralık tarihinde gözaltına alındıktan kısa bir süre sonra serbest bırakıldı. Gazeteciler hakkında hazırlanan iddianamede, helikopterden atılan iki Kürt köylünün haberine herhangi bir atıf yapılmadı. İddianame, PKK/KCK sözleşmesinin kısa ve tarihsel tanımını yaptıktan sonra dört gazeteciyi “örgüt üyesi” olmakla suçladı. Gazetecilerden Adnan Bilen’in avukatı olan Murat Timur, başka bir soruşturma kapsamında elde edilen ve imha edilmesi gereken delillerin yasa dışı şekilde gazetecilere karşı delil olarak kullanıldığını ortaya çıkardı.Uğur ve Bilen: Hak ihlallerini yazdığımız için yargılanıyoruz
Cemil Uğur
Perşembe günkü duruşma öncesi MLSA’nın sorularını yanıtlayan gazetecilerden Cemil Uğur, “Helikopter meselesinde yaşanan hak ihlali ve işkencenin tüm boyutlarını ortaya çıkarttığımız için bizden intikam alınmak istendi ve hukuk burada hiçe sayıldı. Biz, helikopter meselesini Türkiye ve dünya kamuoyuna duyurduk, iktidar ise dört gazeteciyi birlikte yargılayarak ‘örgüt’ süsü vermek istedi” dedi.
Van’ın gazetecilik için hiçbir dönem bu kadar zor ve tehlikeli olmadığını söyleyen gazeteci Adnan Bilen, “Van’da çalışan gazeteci arkadaşlarımız son altı yıldır gerçekten benzeri görülmemiş baskılar yaşıyorlar. Bizim gözaltına alınmamız ve tutuklanmamız olan baskıyı belki de daha görünür kıldı. En ağır hak ihlallerinin yaşandığı bir yer ve zamanda arkadaşlarımız hep direndi, direnmeye ve gazetecilik yapmaya da devam ediyor” dedi. İnsanların helikopterden atıldığı, işkenceye maruz kaldığı ve bir kişinin hayatını kaybettiği olaylar karşısında vicdanı olan hiçbir gazetecinin suskun kalamayacağını söyleyen Bilen, “Biz de bu ağır hak ihlalini yazdığımız için tutuklandık” dedi.
Adnan Bilen
Yaşadıkları süreci de aktaran Bilen, “Gözaltından tutuklanmamıza kadar giden süreç aslında daha önce sanki kurgulanmış gibiydi. Daha savcılığa bile çıkmamışken, koridorda bir görevlinin ‘bunları hangi araç cezaevine götürecek’ sözlerini duyduk. Nitekim hızlı bir şekilde bu süreç tamamlandı ve ‘devlete karşı toplumsal haber yapmak’ gibi ilk kez icat edilen bir iddiayla tutuklandık. Ayrıca ilk kez sarı basın kartı meselesi bir tutuklamaya konu oldu.”
21 Ekim günü görülecek duruşmanın ne kadar süreceğini bilmediğini söyleyen Bilen, “Ben bu soyut ve boş iddiaların mahkemeden döneceğine inanıyorum. Yani bir kentte iki kişi helikopterden atılıyor, biri ölüyor ama bunun tek sorumlusu olarak biz cezalandırılıyoruz. Şuna emin olmalıyız ki biz suçlu olduğumuz için değil suçluları ve bu olayda sorumlulukları olanları yazdığımız için bugün yargılanıyoruz. Bundan sonra da elbette vicdanımızla gazetecilik yapmaya ve gerçekleri yazmaya devam edeceğiz” dedi.
