Şubat ayında deprem bölgesinde haber yaptıkları sırada engellenen ve Diyanet İşleri Başkanlığında görevli personel tarafından kamera ve ekipmanları parçalanan üç Yunan gazeteci, kendilerine yönelik müdahalede bulunanlar hakkında “mala zarar verme”, “görevi kötüye kullanma,” “iş ve çalışma hürriyetinin ihlali” ve “hırsızlık” şikayetiyle suç duyurusunda bulundu.
Deprem bölgesinde haber yaptığı sırada engellenen ve ekipmanı kırılan gazeteciler Kyriakos Finas, Victoras Antonopoulos ve Konstantinos Zilos’un savunuculuğunu üstlenen Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) avukatları, 17 Nisan tarihinde gazetecilere yönelik eylemle ilgili olarak Hatay Cumhuriyet Başsavcılığına başvuruda bulundu.
Şikayet dilekçesinde gazetecilerin 16 Şubat günü Antakya ilçesine bağlı Narlıca mahallesindeki toplu gömü alanları yakınında Diyanet İşleri Personeli ve askerler tarafından çekim yapmamaları için uyarıldıktan sonra burada bekletildiği; ekipmanlarına el konulduğu ve ekipmanlarını ancak ertesi gün parçalanmış bir şekilde aldıkları hatırlatıldı.
Dilekçede ayrıca olay günü müdahalede bulunan Jandarma ve Emniyet personeli ve amirleri ile, müdahalede bulunan Diyanet İşleri Çalışanları ve amirlerinin işlemiş olduğu suçlar sıralandı.
Resmi bir gözaltı kararı olmamasına karşın gazetecilerin asker ve polis ile emniyete kadar götürüldüğü hatırlatılan dilekçede Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 109. maddesinde düzenlenen “kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” suçu işlendiği belirtildi.
Dilekçede ayrıca gazetecilerin görevini yapmaya yönelik olarak yapılan müdahalenin TCK 117 ve 119. maddelerde düzenlenen “iş ve çalışma hürriyetinin ihlali” olduğu aktarıldı.
Aynı şekilde olay günü haber takibi sırasında gazetecilerin müdahale sırasında kolluk kuvvetlerine direnmeyip durumun aydınlatılması için açıkça çaba sarf etmesine rağmen ekipmanlarına el konulması ve parçalanmasının “görevi kötüye kullanma (TCK 257)” , “mala zarar verme (TCK 151)” ve “hırsızlık (TCK 141)” suçlarını oluşturduğu belirtildi.
Avukat Veysel Ok, “Savcılıktan bu kişilerin kimliğinin tespitini istedik. Sonrasında ise yargılanmalarını ve en ağır şekilde cezalandırılmalarını bekliyoruz. Bu, hem ifade özgürlüğü açısından hem de deprem, seçim gibi olağanüstü durumlarda kamu görevlilerinin yetkilerin aşan hareketlerde bulunmaması açısından büyük önem taşıyor” değerlendirmesini yaptı.
*Bu işin hakları, Atıf-Gayriticari (CC BY-NC) Lisans ile kısmen saklıdır. Bu iş, MLSA’ya atıf ile ve ticari olmayan amaçlar ile kullanılıp dağıtılabilir.
