Haberler

10 yıl hapsi istenen Ali Kişmir: Amaç Kıbrıs’ta muhalif sesleri susturmak

10 yıl hapsi istenen Ali Kişmir: Amaç Kıbrıs’ta muhalif sesleri susturmak

CENK ATEŞ

KIBRIS – Bir köşe yazısı gerekçe gösterilerek hakkında "Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’nı hedef göstermek" ve "manevi şahsiyetini tahkir ve tezyif etmek" iddialarıyla hakkında 10 yıl hapis istemiyle açılan BASIN-SEN Başkanı, gazeteci Ali Kişmir, bu tür savalarla muhaliflerin susturulmaya çalışıldığını söyledi.

Kıbrıs'ta muhalif gazeteciler yaptıkları haberler nedeniyle pek çok dava ve soruşturmayla karşılaşıyor. Basın Emekçileri Sendikası (BASIN-SEN) Başkanı Gazeteci Ali Kişmir de bunlardan biri. Kişmir’in, 15 Ağustos 2020 tarihinde, Facebook’ta kendi adını taşıyan profil sayfasında yaptığı paylaşım gerekçe gösterilerek, "Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığını hedef göstermek" ve "manevi şahsiyetini tahkir ve tezyif etmek" iddiasıyla hakkında dava açıldı. İddianamede Kişmir’in 10 yıla kadar hapsi isteniyor. Davanın ilk celsesi, 6 Ekim 2023’te yapılacak.

İmza kampanyası başlatıldı

Avrupa Parlamentosu üyesi Niyazi Kızılyürek, gazeteci Ali Kişmir'e dava açılmasının ardından konuyu “Kıbrıs Türk toplumundaki medya çalışanlarına karşı kovuşturma ve cezai işlemler” başlıklı bir mektupla Avrupa Komisyonu'na taşıdı. Avrupa Komisyonu’nda soruşturma başlattıklarını duyuran Kızılkürek, Komisyon’a sunduğu mektubunda, “Kıbrıs’ın kuzeyinde ceza davası yönteminin basın ve ifade özgürlüğünü kısıtlayıcı bir baskı aracı olarak kullanılması ayrıca hapis tehdidiyle gazetecilerin sindirilmek istenmesi kabul edilemezdir. Avrupa Komisyonu, Avrupa vatandaşlarının Kıbrıs’ın kuzeyinde ihlal edilen sivil, basın ve ifade özgürlüğü haklarını güvence altına almak için hangi adımları atmayı planlıyor?” sorusunu yöneltti.

Ayrıca Kişmir hakkında açılan davaya karşı, “Susmuyoruz, İmzalıyoruz” sloganıyla imza kampanyası başlatıldı ve bir imza “İmza Komisyonu” oluşturuldu. Komisyon tarafından yapılan açıklamada, Kıbrıslı Türklerin, yüz yılı aşkın bir süredir toplumsal kimliğine ve siyasal iradesine sahip çıkma mücadelesi verdiği, bu süreçlerde de hep “saldırı” altında kaldığı ifade edildi. Açıklamada, Kişmir’e açılan davanın amacının “herkesi susturmak” olduğu belirtildi.

Diğer taraftan Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği (KTGB) de Kişmir’e destek için imza kampanyası başlattı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Antidemokratik, gerici ve ifade özgürlüğünü kısıtlayıcı hatta ortadan kaldıran, basın özgürlüğünü yok eden ve düşünceyi suç kapsamına alan yasa değişikliklerine yönelik geçen yıl verilen mücadele de işte bu yüzdendi. Zira yapılmak istenen değişiklikler hâlihazırda hukuk davalarıyla çözümlenebilecek durumları Ceza Yasası kapsamına alıyor ve bu da düşüncelerin ifade edilmesini hapis cezasına dönüştürüyordu. Bugün Ali Kişmir’e yönelik açılan dava, yasayla yapılmak isteneni, mahkemelerde ‘emsal’ haline getirip ifade özgürlüğünü toptan ortadan kaldırma talebidir. Bu kabul edilemez bir durumdur ve bunu kabul etmeyeceğiz.”

Mesleğimizi icra edemez duruma geldik”

Hakkında açılan davaya ilişkin MLSA’nın sorularını yanıtlayan Kişmir, 20 yıldır gazetecilik yaptığını, şu sıralar Basın-Sen'in başkanlığını yürüttüğünü ve gazetecilik faaliyetleri sırasında her gün baskı, engelleme, mobbing ve davalarla karşılaştığını dile getirdi. Kişmir, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Neredeyse her çalıştığım yerde bu nedenle mobbinge maruz kaldım. İşten ayrılmam için benim kabul edemeyeceğim, meslek onurumuza ters baskı ve tehditlerle karşılaştım. Kimi zaman programlarıma son verildi, kimi zaman yazılarım sansürlendi, kimi zaman sağlıklı olmama rağmen hastalık izni almam sağlandı. Özellikle kraldan çok kralcılar da işin sonunun nereye gideceğini bilmeden bazı yerlere yaranabilmek için jurnalcilik yapınca kendi ülkemizde özgürce mesleğimizi icra edemez duruma geldik. Genellikle Erdoğan ve AKP’ye yönelik herhangi bir eleştiri burada çok marjinal bir hareket olarak görülüyor ve anında müdahale ile karşılaşıyorsunuz. Bazı iş insanları, ‘medya patronu’ adı altında bu sektörün yüzde seksenini ele geçirdiği için bu baskılar da haliyle artarak devam ediyor. Yine Erdoğan ve AKP’nin Kıbrıs’a gönderdiği sermaye takımı da dokunulmaz olarak görülüyor. Hayatlarında kendi ülkelerinde dahi bulamayacakları imtiyazlar burada kendilerine sağlanıyor. Haliyle bunu dile getiren bizler de baskılarla karşı karşıya kalıyoruz. Örneğin ben meslek hayatım boyunca devletin hiçbir kurumundan reklam alamadım. Çekirdek ailemden kimse kesinlikle devlete istihdam edilmiyor. Yani bir anlamda bana kapılar kapalı!”

“Özgürlükçü yargımıza güveniyorum”

Hakkında açılan davanın “bir siyasi bir hamle”, amacının da muhalif sesleri susturmak olduğunu düşünen Kişmir, “Ben laik, demokratik ve özgürlükçü yargımıza güveniyorum. Böyle uydurma bir siyasi davaya da geçit vermeyeceğine inanıyorum. Bunu defalarca kanıtlayan ve nereden gelirse gelsin baskılara asla boyun eğmeyen yargımız, bu davada da gerekli dersi her kesime vereceği düşüncesindeyim” dedi.

Toplumsal desteğe değinen Kişmir, "Örneğin Türkiye’den deport edildiğim gün anında bu refleks verilmişti. İnanılmaz bir hızla tepki ortaya konmuştu. Bu açıdan dayanışma ağımız küçük olsa da etkimiz iyi diyebilirim” diye konuştu. Kişmir, “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin, bir ülke başkanı ile yöneticilerinin, bir vatandaştan daha çok eleştiriyi göğüslemesi gerekir yönünde kararlarının olmasına rağmen, bizim gibi geri kalmış ülkeler, hala ‘cumhurbaşkanının küçük düşürülmesi’ gibi ceza öngören yaslar çıkartma peşinde koşuyor. İşte bunlara karşı özgürlüklerimizi savunuyoruz” dedi.

Image

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.