SİBEL YÜKLER*
Ankara’da Mezopotamya Haber Ajansı (MA) ve JinNews’ten 11 gazetecinin “örgüt üyeliği” suçlaması ile yargılandığı davanın gizli tanığı, daha önce DİHA ve MA’da çalıştığını belirterek, “Devlet adına basında faaliyet yürüttüğünü” söyledi.
MA Yazı İşleri Müdürü Diren Yurtsever, Ankara Haber Şefi Deniz Nazlım, MA muhabirleri Berivan Altan, Selman Güzelyüz, Hakan Yalçın, Emrullah Acar, Zemo Ağgöz ve Ceylan Şahinli, JinNews muhabirleri Habibe Eren ve Öznur Değer ile eski MA stajyeri Mehmet Günhan’ın “örgüt üyeliği” suçlamasıyla yargılandığı davanın ikinci duruşması bugün görüldü.
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya 16 Mayıs’taki ilk duruşmada tahliye edilen gazetecilerden Deniz Nazlım, Selman Güzelyüz, Mehmet Günhan, Hakan Yalçın ve Zemo Ağgöz katıldı. Ağgöz’ün bir yaşındaki bebeğiyle katıldığı duruşmayı Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Ankara Şube yöneticisi Mahir Bağış ve TGS avukatı Ülkü Şahin, Medya ve Hukuk Araştırmaları Derneği (MLSA), Punto24 Bağımsız Gazetecilik Platformu, Adalet için Clooney Vakfı ve Amsterdam Üniversitesi Adil Yargılama Kliniği’nden Ece Berenis Demir ile İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Merkezi’nin yanı sıra gazeteciler izledi.
Duruşma, geçen celse savunma yapamayan Ağgöz’ün savunmasıyla başladı. Öncelikle mahkeme başkanına seslenen Ağgöz, “Diğer duruşmada tüm arkadaşlarıma bekar oldukları için ajansın böyle bir politikası olup olmadığını sormuştunuz. Ben evli ve çocukluyum fakat yine de karşınızdayım, demek ki mesele arkadaşlarımızın bekarlığı ile ilgili değilmiş” dedi.
‘Bugün kriminalize edilen MA’nın basın kartıyla sizin davalarınızı da takip ettim’
Muhalif bir gazeteci olduğu için bugün yargılandığına ve haklarında açılan davaların siyasi atmosferden bağımsız olmadığına dikkat çeken Ağgöz, “Gazeteciliğimiz bomboş iddialar üzerinden sorgulanıyor, çalıştığımız ajans da kriminalize ediliyor. Mezopotamya Ajansı resmi yollarla kurulan bir ajans, neredeyse Türkiye’nin her yerinden muhabirleri ve aboneleri var. Tüm iş ve işlemleri yasal statüye dayanıyor. Bize yöneltilen suçlama Mezopotamya Ajansı’nda çalışıyor olmamız. Evet ben MA’da çalışıyorum. Öyle ki bugün kriminalize edilen MA’nın basın kartıyla defalarca bu adliyede duruşmalar takip ettim, sizin başkanlığını yaptığınız davalar da dahil” diye konuştu.
İddianamede takip ettiği haberlerin suçlama konusu yapıldığının da altını çizen Ağgöz, “Konya’da aynı aileden 7 kişi katledildi, biz de ajans olarak ilk günden itibaren bu davayı takip etmeye başladık. Davanın kamuoyundan gizlenmeye çalışan yönlerini halka aktardık. Şimdi bir katilin neler yaptığını yazan biz gazeteciler suçlanıyoruz. Bunları yazmayalım mı?” dedi. İddianameye konulan telefon görüşmelerine ait kayıtların da meslektaşlarıyla haber maksatlı yapmış olduğu görüşmeler olduğunu belirten Ağgöz, “Sosyal medyadan yaptığım paylaşımlar da haber içerikleri ve haber linkleridir. Hepsini de haber verme amaçlı paylaştım” diye konuştu.
‘Gizli tanık beyanının aksine ilk kez bu soruşturmada gözaltına alındım’
İddianameye ve davaya konu gizli tanık beyanlarına da değinen Ağgöz, “Bize MA’nın PKK/KCK ile bir ilgisinin olup olmadığını soruyorsunuz. Sadece tanık beyanlarına dayanarak bu soruyu soruyorsunuz. Oysa aynı tanık hakkımızda yalan yanlış bilgilerle hem iddia makamını hem de sayın mahkemeyi oyalıyor. Gizli tanık benim de cezaevi çıkışlı olduğumu iddia etmiş, hayatımda ilk kez bu soruşturma kapsamında gözaltına alındım. Tanık beyanının yalan yanlış beyanlarıyla oluşturulan iddianame de tüm suçlamalar da bu yorumlara dayanıyor” dedi.
Savunmasını tamamlayan Ağgöz, hakkındaki adli kontrol yükümlülüklerinin kaldırılmasını ve duruşmalarda veraste tutulmasını talep etti.
Hakim yönlendiren sorular sordu, gizli tanık açık kaynak bilgilerini gizli bilgi gibi verdi
Ağgöz’ün ardından dosya kapsamındaki gizli tanığın dinlenilmesine geçildi. İddianamede K8Ç4B3L1T5 koduyla yer alan gizli tanık, ses ve görüntüsü değiştirilerek SEGBİS aracılığıyla dinlendi. Mezopotamya Ajansı ve JinNews ile ilgili bildiklerini söylemesi istenen gizli tanık, gazetecilerle ilgili açık kaynak bilgilerinden oluşan beyanlarda bulunarak, okudukları okullar ve nerelerde çalıştıklarına dair bilgiler verdi.
Gizli tanık, gazeteci Habibe Eren hakkındaki bir soruya “örgüt üyesi olduğunu düşünüyorum” diye cevap verdi. Mahkeme başkanının, “Nazlım’ın DİHA’nın ardından MA’da çalışması Abbas kod adlı Murat Kalkan’ın ve bağlı örgüt üyelerinin talimatıyla mı oluyor?” diyerek gizli tanığı yönlendiren sorular sorması ise tepki çekti.
Beyanların adından gizli tanığın soruşturma kapsamında savcılığa verdiği ifadeler okundu. Uzun süren ifadenin ardından gizli tanığa soru bölümüne geçildi. Mahkeme başkanı gizli tanığa, “Bu bilgilere nasıl eriştin. Örgüt içerisinde bir faaliyetin oldu mu?” diye sordu.
Bunun üzerine gizli tanık, “Örgütün çeşitli alanlarında çalıştım, basın alanında da çalıştım. Mezopotamya Haber Ajansı’nda çalıştım” dedi. DİHA’da ne kadar çalıştığına dair soruya ise, “Bu soruyu yanıtlamasam daha iyi olur sayın hakim” diye yanıt verdi.
Gizli tanık devlet adına DİHA ve MA’da çalıştığını söyledi
Ardından avukatların sorularına geçildi. Avukatlar mahkeme başkanına, mahkemede okunan gizli tanık ifadesini bu soruşturma dosyasında göremediklerini belirtti. Mahkeme başkanı ise ifadenin bu dosyadan başka yürütülen iki gizli soruşturmaya dair de bilgiler içerdiğini ve UYAP’a yüklendiğini söyledi. Ancak daha sonra UYAP’a yüklenmediğini fark eden mahkeme başkanı, “Bir karışıklık olmuş, yükleyeceğiz” dedi.
Gizli tanık ifadesinden habersiz bir şekilde sorguya geçilmesine tepki gösteren avukatlar, gizli tanığa ancak dinledikleri üzerinden sorular yöneltebildi.
Mahkeme başkanına DİHA’da çalıştığını söylemeyen gizli tanık, bu kez avukat Özgür Erol’un sorusu üzerine DİHA ve Mezopotamya Haber Ajansı’nda çalıştığını öne sürdü. Soruları yanıtlayan gizli tanık, hakkında bir soruşturma veya kovuşturma olmadığını, etkin pişmanlıktan da yararlanmadığını söyledi. Gizli tanık, avukat Özgür Erol’un “Peki bu faaliyetlerde bulunurken kamu görevlisi miydiniz?” sorusuna “Hayır” yanıtını; “Bu faaliyetlerde bulunurken devlet adına mı bulundunuz?” sorusuna ise “Evet” yanıtını verdi.
Gizli tanık, mahkeme başkanının tekrar sorusu üzerine ise devlet adına çalıştığına dair beyanını “Evet” diyerek yineledi.
Avukatlar Çiğdem Kozan ve Ebru Akkal ise tanığa ifadesinin kaç saat sürdüğünü ve teşhisleri nasıl yaptığını sordu. Gizli tanık, teşhis işlemlerinin iki farklı günde beş kez ara verilerek yapıldığını ifade işleminin ise sekiz saat sürdüğünü söyledi. İfade işlemleri sırasında da görevli polislerin nöbetleşerek değiştiğini de aktaran gizli tanık, fotoğrafların polisler tarafından kendisine gösterildiğini söyledi.
Gazeteciler: Bu ifadeleri ilk kez duyduk
Gizli tanığın sorgusunun ardından MA İmtiyaz Sahibi Ferhat Çelik tanık olarak SEGBİS aracılığıyla dinlendi. Çelik, dava kapsamında yargılanan gazetecilerin ajansta çalıştığını, çalışanlarla sözleşme kapsamında çalıştıklarını, ücret ödemelerini haberin içeriği, görüntüsü ve fotoğrafı üzerinden değerlendirildiğini, ödemelerin de bankadaki resmi hesaplar üzerinden yapıldığını söyledi.
Mahkeme başkanı Çelik’e “Neden belirli minvalde haberler yapıyorsunuz, HDP’ye yakın haberler var” diye sordu. Çelik ise, “Hayır, aksine her alanda haber yapıyoruz” diye yanıt verdi.
Çelik’in tanık beyanlarının ardından salondaki gazetecilerin beyanlarına geçildi. Gizli tanığın ifadelerini ilk kez duyduklarını ve dosyada erişemediklerini söyleyen gazeteciler, bu hususta adil yargılanmanın ihlal edildiğini belirtti. El konulan materyallerin teslim edilmesini isteyen gazeteciler, mesleki faaliyetlerinin engellendiğini söyleyerek adli kontrol tedbirlerinin kaldırılmasını talep etti.
Dijital materyallerin iadesi ve adli kontrol tedbirlerinin kaldırılması talebine ret
Avukat Özgür Erol ise, “Tanığın beyanlarını inceleyemediğimiz için aleyhe olan durumları kabul etmiyoruz. Bugünkü duruşmanın tutanaklarını ve SEGBİS çözümlerini inceledikten sonra beyanda bulunacağız” dedi.
Avukat Çiğdem Kozan da gizli tanığın beyanlarının daha önce kendilerine sunulmadığını belirterek, adil yargılama hakkının ihlal edildiğine dikkat çekti. Diğer müdafii avukatları da bir sonraki celsede bulunacaklarını belirtti.
Avukat Hülya Yıldırım ise dijital materyallerin iadesi, adli kontrol şartlarının kaldırılması ve gazetecilerin duruşmalardan vareste tutulmasını talep etti.
Mahkeme 20 dakikalık aranın ardından kararı açıklandı. Mahkeme, açık tanık Özgür Baran ve Hüseyin Dorudeniz’nin de bir sonraki celsede dinlenilmesine karar verdi. Adli kontrollerin devamına karar veren mahkeme, duruşmalardan vareste tutulma talepleri ile dijital materyallerinin iade edilmesi talebinin de bu aşamada reddedilmesine karar verdi.
Bir sonraki duruşma 26 Ekim 09.30’a ertelendi.