DENİZ TEKİN
Gazeteci Abdurrahman Gök, 143 gündür tutuklu bulunduğu davada ilk kez hâkim karşısına çıktı. Davanın “asıl” nedeninin Diyarbakır’da, 2017 newrozunda çektiği Kemal Kurkut cinayetini belgeleyen fotoğrafları olduğunu söyleyen Gök, savunmanın dinlenmesini iki kez istediği tanık “dinlenmediği” ve “deliller toplanmadığı” gerekçesiyle tahliye edilmedi.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü bir soruşturma kapsamında, 25 Nisan'da evine yapılan baskında gözaltına alınarak tutuklanan gazeteci Abdurrahman Gök hakkında, "örgüt üyesi olmak", "örgüt propagandası yapmak" iddialarıyla açılan davanın ilk duruşması görüldü. Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya gazeteci Abdurrahman Gök, avukatları Resul Temur, Mehmet Emin Aktar, MLSA Hukuk Biriminden avukat Emine Özhasar katıldı. Mahkeme başkanı izinli olduğu için geçici olarak başka bir hâkim mahkemeye başkanlık etti.
Duruşmayı gazeteci Gök'ün eşi ve ailesi, Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) Türkiye Temsilcisi Özgür Öğret, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği, Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu ile Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG), Türkiye Gazeteciler Sendikası Adana Şube Yönetim Kurulu üyesi Sertaç Kayar ve Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu (MKGP) temsilcileri izledi. Duruşmaya ayrıca çok sayıda gazeteci izleyici olarak katıldı. HDP Milletvekilleri Cengiz Çandar, Meral Danış Beştaş, Serhat Eren, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da izleyiciler arasındaydı.
“Tanık, savcının yönlendirmesiyle hakkımda ifade verdi”
Gök, uzun bir süresi çatışma bölgelerinde olmak üzere, 2002 yılından beri gazetecilik yaptığını belirterek, savunmasını yapmaya başladı. Diyarbakır’da 2017 yılında düzenlenen newroz kutlamasında polis kurşunuyla öldürülen Kemal Kurkut’un vurulduğu anın fotoğraflarını çektiği için bu davayla karşı karşıya kaldığını söyleyen Gök, cinayet fotoğrafları yayınlandıktan sonra hakkında beş ayrı soruşturma açıldığını ve çok ciddi baskılara maruz kaldığını anlattı.
Soruşturma aşamasında dört kez ifadesinin alınmasına rağmen tanık Ümit Akbıyık’ın kendisi hakkında tek bir beyanda bulunmadığını aktaran Gök, tanığın daha sonra savcının yönlendirmesi sonucunda ismini vererek kendisi hakkında iddialarda bulunduğunu söyledi. Gök, tanığın yalan beyanlarıyla tutuklandığını sözlerine ekledi.
“Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü özel olarak benimle ilgileniyor”
Kemal Kurkut fotoğraflarını çektiği 2017 yılından beri Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’nün özel olarak kendisiyle uğraştığını söyleyen Gök, savaş muhabiri olarak gittiği Kobanê’de çektiği fotoğraflar nedeniyle daha önce yargılanıp ceza aldığını hatırlattı. Gök, bu davanın iddianamesine suç delili olarak gösterilen fotoğrafların, daha önce yargılandığı davanın konusu olduğunu söyledi.
Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’nün, sosyal medya hesaplarındaki haber görsellerini “canı istediğinde” mahkemenin önüne getirdiğini söyleyen Gök, bu yolla cezalandırılmaya çalışıldığını belirtti.
“1870 yılında yazılan bir kitap suç delili sayıldı”
“Yaptığım haberler, kitap tanıtım yazılarıyla nasıl örgüt üyesi oluyorum? Nasıl örgüt propagandası yapıyorum? Bunu anlamakta zorlanıyorum” diyen Gök, içinde “dağ” kelimesi geçtiği için 1870 yılında yazılan bir kitap ile gazeteci Kadri Gürsel’in yazdığı kitabın dosyaya “suç delili” olarak girdiğini anlattı. Haberlerinin de iddianamede “suç delili” olarak gösterildiğini ancak, gerekçelerinin açıklanmadığını söyleyen Gök, “Ne söyleyeceğimi bilmiyorum” dedi.
Gazetecilerle telefon görüşmelerinin de iddianamede “suç” sayıldığını söyleyen Gök, o esnada cezaevinde olan gazeteciyle “görüşmüş gibi” gösterildiğini aktardı. Gök, “Bu davanın temel, asıl motivasyonu çıplak bir şekilde polis kurşunuyla öldürülen Kemal Kurkut fotoğraflarını çeken bir gazeteci olmam” diyerek savunmasını sonlandırdı.
Avukatlar tanığın dinlenmesi için iki defa başvurdu
Savunma avukatı Resul Temur, bu davanın mükerrer bir yargılama olduğunu, Gök’ün daha önce aynı mahkemede, aynı iddialarla yargılandığını söyledi ve bu davanın düşürülmesini istedi. Anayasa Mahkemesi’nin Cemil Uğur kararına atıfta bulunan Temur, gazetecilerin yaptığı haberler ve çalıştığı kurumlar nedeniyle tutuklanmayacağını belirtti.
Tanık Ümit Akbıyık’ın ifadesinin alınmamasının tutukluluğa devam gerekçesi yapılmaması gerektiğini aktaran Temur, celse arasında iki defa mahkemeye başvurarak tanığın dinlenmesini talep ettiklerini sözlerine ekledi.
Davaya ilişkin görüşünü açıklayan savcı, tanıklar dinlenmediği, deliller toplanmadığı ve kaçma şüphesi olduğu gerekçesiyle Gök’ün tutukluluk halinin devamına karar verilmesini talep etti.
Gök ise adresinin belli olduğunu, kaçma şüphesinin olmadığını söyledi. Gök şöyle devam etti: “Dosyada eksik olan ne delil var merak ediyorum. İçeride de olsam, dışarıda da olsam gazetecilik yapmaya devam edeceğim. Bunun bilinmesini istiyorum.”
Avukat Temur ise dosyada toplanmayan delil kalmadığını, tanık Ümit Akbıyık’ın duruşmada ifade vermesi için çok uğraştıklarını belirterek, iddia makamının mütalaasının Gök’e yönelik husumetin bir davamı olduğunu vurguladı.
Mahkeme heyeti, savcının görüşüne uyarak, delillerin toplanmamış ve tanığın dinlenmemiş olmasıyla kaçma şüphesini gerekçe göstererek, gazeteci Abdurrahman Gök’ün tutukluluk halinin devamına karar verdi. Mahkeme, tanık Ümit Akbıyık ve gizli tanığın celse arasında dinlenmesi için ilgili kurumlara yazılmasına, Gök’ün Yargıtay’da temyiz incelemesinde olan dosyasının bir örneğinin istenmesine hükmetti. Mahkeme, dava dosyasındaki eksikliklerin tamamlanması için sonraki duruşmayı 5 Aralık tarihine erteledi.