NALİN ÖZTEKİN
Beyaz Bayrak İnisiyatifi’nin barış çağrısı yaptığı basın açıklamasına katıldığı gerekçesiyle yargılanan SES Ankara Şubesi üyesi ve eski İHD Merkez Yönetim Kurulu üyesi Adnan Vural’ın yargılandığı davada hapis cezası verildi.
Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile sağlık sektöründeki görevinden ihraç edilen Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Ankara Şubesi üyesi ve eski İnsan Hakları Derneği (İHD) Merkez Yönetim Kurulu üyesi Adnan Vural’ın 2016 yılında savaş karşıtı söylemleriyle gündeme gelen Beyaz Bayrak İnsifiyatifi’nin basın açıklamasına katıldığı için “örgüt üyeliği” ve “örgüt propagandası” iddialarıyla yargılandığı davanın üçüncü duruşması Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Adnan Vural ve avukatları Çiğdem Kozan ile Kerem Altıparmak’ın hazır bulunduğu duruşmayı İHD Ankara Şubesi ve SES üyelerinin yanı sıra Şair Ahmet Telli de destek vererek takip etti. Bir önceki celse açıklanan esas hakkındaki görüş tekrar edildi. Vural’ın “örgüt üyeliği” ve “örgüt propagandası” suçlamalarıyla cezalandırılması talep edildi.
‘Kopyala yapıştır mütalaa yapıldı’
Esas hakkındaki görüşe karşı ilk savunmayı yapan av. Kerem Altıparmak duruşma savcısının savunmaları dikkate almadığını ve ortada bir mütalaa olmadığını ifade ederek “Sayın savcı ikinci duruşmada geldi yirmi saniyede sanığı gördü, kopyala yapıştır mütalaa yaptı. Haliyle ortada mütalaa olmadığı için savunmalarımızı iddianame üzerinden yapıyoruz. İddianamedeki iddialara dair bir alt yapı bile yok zaten fezlekeden hazırlanmış. Fezlekenin dayanakları da ciddiyetten uzak. İddianame’de Türkiye’nin en köklü insan hakları kurumlarından olan İHD ve resmi bir siyasi parti olan HDP terör örgütü olarak sayılmış” dedi.
Vural’ın barışçıl ve hukuka uygun ifadelerinin dahi suç delili haline getirildiğine dikkat çeken Altıparmak savunmasına şöyle devam etti;
“Suç sayılan basın açıklamasında “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz” sloganını atması nasıl oluyor da halkı şiddete teşvik ediyor. Hani eğer öyleyse öyleyse Ekrem İmamoğlu’nun da burada olması gerekirdi. Müvekkilin ne attığı sloganlar ne de sosyal medya paylaşımları şiddetle ilişkilendirilemez. Müvekkilin 5.5 yıldır adli kontrol altında tutulmasına sebep veren bu olay mesnetsiz iddialardan oluşmaktadır. Biz beraatini talep ediyoruz”
‘Bir söylemi hükümet beğenmiyor diye yasa dışı örgütlerle ilişkilendiremeyiz’
Altıparmak’ın ardından söz alan avukat Çiğdem Kozan da esas hakkındaki görüşün hukukun temel prensiplerinden uzak olduğu eleştirisini yaparak “Savcı bey duruşmalar devam ederken ne araştırma yapmaya ne de müvekkile soru sormaya tenezzül etmedi. Müvekkilim bu sendikanın üyesi ve sendikamızın üyesi Aziz Yural o dönem Cizre’de öldürülen sivillerden biriydi. Bir insanın siviller ölürken yaşamı savunması kadar doğal bir şey yoktur. Her söylemi hükümet beğenmiyor diye yasa dışı örgütlerle ilişkilendiremeyiz. Ayrıca hukuka aykırı toplanmış delillerin değerlendirmeye alınamayacağını da biliyoruz” dedi.
Avukatların savunmalarından sonra son sözleri sorulan Vural diğer celselerde olduğu gibi insan hakları savunuculuğu yapmanın soruşturulacak bir durum olmadığını hatırlatarak “Bu dava KHK ile ihraç edilmeme gerekçe yapılmak için açılmış olsa da insan haklarını savunmaya devam edeceğim” ifadelerini kullandı.
Beyanların ardından mahkeme heyeti ‘atılı suçun işlendiği sabit olmadığından’ ‘örgüt üyeliği’ suçlamasından beraat, ‘suçun sabit görüldüğünden’ dolayı ‘örgüt propagandası’ suçlamasından 1 yıl 6 ay hapis cezası verdi. Hükmün açıklanması geriye bırakıldı.