ÇİÇEK TAHAOĞLU
Gazeteci Beyza Kural’a haber takibi sırasında ters kelepçe takıp gözaltına alma girişiminde bulunan üç polis 9 bin lira para cezasına çarptırıldı. Hükmün açıklanması geri bırakıldı. Ancak hakim sanık polisler hakkında “darp” ve “ifade özgürlüğünün engellenmesi” suçlamalarından suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi.
Polisler suçlamaları reddetti
İstanbul 35. Asliye Ceza Mahkemesi’nde bugün (12 Mart 2024) görülen üçüncü duruşmada sanık polislerin avukatları, dosyadaki görüntü kayıtlarına rağmen Kural’ın basın kartının yere düştüğünü, dolayısıyla suçun oluşmadığını söyledi.
“Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” diye bağıran polis Y.Ş.’nin avukatı da, müvekkilinin polis olduğunu ve suç işlemeyeceğini savundu.
Savcı sanıkların cezalandırılmasına yönelik mütaalayı tekrar etti. Hakim üç polis 9 bin lira para cezasına çarptırıldı, ancak hükmün açıklanması geri bırakıldı. Kararla birlikte sanık polisler hakkında Türk Ceza Kanunu’nun 86. maddesinde düzenlenen “darp” ve 115. maddede düzenlenen “ifade özgürlüğünün engellenmesi” suçlamalarından suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi.
Ne olmuştu?
İstanbul Üniversitesi önünde 2015 yılında, Yüksek Öğretim Kurumu’nun (YÖK) kuruluş tarihi olan 6 Kasım’da düzenlenen protestoya müdahale eden polis, bianet için haber takibinde olan muhabir Beyza Kural’ın basın kartını boynundan çekip aldıktan sonra, ters kelepçe takarak gözaltına almaya çalıştı.
Polis Yusuf Şanlı’nın “Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, size bunu öğreteceğiz” diye bağırdığı anlar, o sırada Kural’ın boynunda asılı kalan kamerasıyla kayıt altına alındı. Daha sonra diğer muhabirlerin de itiraz etmesi sonucu polisler Kural’ı ters kelepçeli bir şekilde serbest bıraktı.
Polisler hakkında bulunduğu suç duyurusu takipsizlikle sonuçlanan Kural, Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurdu. AYM, 18 Şubat 2021 tarihinde, “insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının”, “ifade özgürlüğünün ve basın özgürlüğünün ihlal edildiğine” karar verdi. Bu kararla birlikte üç polis hakkında, “iş ve çalışma hürriyetinin ihlali” suçlamasıyla altı aydan iki yıla kadar hapis talebiyle dava açıldı.
Olaydan altı yıl sonra İstanbul 35. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, savcılık esas hakkındaki görüşünde, dosyaya sunulan görüntülerde Kural’ın elinde basın kartı olmasına rağmen gözaltına alındığının görüldüğünü ve sanık polislerin kendilerine isnat edilen “iş ve çalışma hürriyetinin ihlali (TCK 117)” suçunu işlediklerinin sabit olduğunu belirtti. Savcı, bu gerekçelerle sanık polislerin cezalandırılmalarını talep etti. Savcı, sanık polislerin bu suçu “kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle” işledikleri yönünde görüş bildirerek, talep ettiği cezanın Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 119/1-e uyarınca artırılmasını da istedi.
Mahkeme sanık polisleri 6’şar bin lira para cezasına çarptırdı. Bir polis hakkında hükmün açıklanması geriye bırakıldı. Diğer iki sanık polis daha önce de suç işlediği için haklarındaki hükmün açıklanması geriye bırakılmadı. Polislerin 6 bin TL para cezasını 10 taksit halinde ödemesine karar verildi.
İstinaf Mahkemesi ise sanıkların kamu görevlisi olması nedeniyle cezanın alt sınırdan verilmemesi gerektiğini söyleyerek kararı bozdu. Ayrıca cezası ertelenen sanık polisin, adli sicilinde başka bir suç nedeniyle ertelenen cezası olduğu için de kararın bozulmasına karar verildi.
10 Ekim 2023’te yeniden görülmeye başlayan davada, savcı, sanıkların “iş ve çalışma hürriyetinin engellenmesine” ek olarak “kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanarak çalışma faaliyetlerinin engellenmesi” suçlarından cezalandırılmasına yönelik görüş bildirdi.