CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, MLSA’da yayınlanan “Yıldız Tar ile Söz Hakkı” programında Anayasa Mahkemesi’ni Gezi davasında bir an önce karar vermeye çağırdı, “AİHM, bir kez daha ihlal kararı vermeden harekete geçin, bizi bu utançtan kurtarın” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, gazeteci Yıldız Tar’ın hazırlayıp sunduğu Söz Hakkı programında seçimlerde basın özgürlüğünü ve gündemi değerlendirdi. Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği’nin (MLSA) X ve Youtube hesaplarından canlı yayınlanan programa katılan Çakırözer, bayram için ziyaret ettiği Gezi davası tutukluları Osman Kavala, Can Atalay ve Tayfun Kahraman’ın adalet taleplerini de yineledi.
Gazeteci kökenli Milletvekili Çakırözer, her ay hazırladığı Basın Özgürlüğü Raporları’nın Mart ayı verilerine göre, basına yönelik baskıcı anlayışın seçimde de değişmediğini belirtti. Çakırözer, kanunen bir engel olmamasına rağmen gazetecilerin seçim bölgelerinde çekim yapmasının engellendiğini belirterek, TRT’yi eleştirdi:
“Seçimlerde muhalefet partisi tarafından uyarılmasına rağmen TRT, tam anlamıyla taraf tuttu. Hiçbir şekilde iktidar adayları dışında adaylara yer vermedi. TRT’nin bu tutumu seçim yasaklarının olduğu seçim gününde bile devam etti. TRT, seçim günü AK Parti adaylarının ve Erdoğan’ın reklam filmlerine yer verdi.”
“Yerel seçimler, Türkiye’yi üçüncü dünyanın gerisine götüren politikalara net bir tepkiydi”
Çakırözer, Tar’ın AK Parti Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Nebi Hatipoğlu’nun seçilirse gazetecilere maaş bağlayacağına ilişkin açıklamalarını hatırlatması üzerine, basın üzerindeki baskılara dair şöyle konuştu:
“Sn. Hatipoğlu'nun hem gazetecilere maaş bağlama vaadi, hem de seçim günü basına sansürü AK Parti’nin basınla ilişkisinin en canlı örneklerinden. AK Parti döneminde basın organlarını ele geçirme, kendisi almasa bile kendisine yakın iş insanlarına aldırma ve basın organlarının halkın haber alma hakkını öne çıkaran yayıncılıktan uzaklaşmasını sağlayacak şekilde el değiştirmesine şahit olduk. Bazı basın organlarındaki çalışan meslektaşlarımızın baskıyla susturulması, işten çıkarılması ya da otosansüre zorlanması gibi şeyleri çok gördük. Onların istediği gibi haber yapmayan, gerçekleri anlatan, doğruya doğru eğriye eğri diyen basın kuruluşlarına da özellikle düzenleyici kurumların baskısı mevcut. Yerel seçim sonuçları, Türkiye’yi hak ve özgürlükler noktasında üçüncü dünyanın bile gerisine götüren bu noktaya net bir tepkiydi.”
Çakırözer’den AYM’ye çağrı: “Bizi, bu utançtan kurtarın”
Gezi Davası’nda yargılanan Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Osman Kavala’yı bayram dolayısıyla ziyaret ettiğini söyleyen Çakırözer, canlı yayında Anayasa Mahkemesi’ne çağrıda bulundu. “Osman Kavala’ya idam cezası olsa idam vereceklerdi” diyen Çakırözer, davanın hukuksuz, delilden yoksun bir şekilde yürütüldüğünü belirterek şöyle devam etti:
“Anayasa Mahkemesi bir an önce hareket etmezse, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bu davada bir kez daha ihlal kararı verecek. Eksik, haksız, hukuksuz yargılamalarımız nedeniyle yine dünyaya rezil olacağız. Bizi bu utançtan kurtarma fırsatı Anayasa Mahkemesi’nin elinde. Buradan Yüce Mahkeme’ye çağrıda bulunuyorum, bakın bir bayram günü hepimiz ailelerimizdeyiz, sevdiklerimizdeyiz. Ama onlar değil. Masum insanlara bu yapılanlar büyük adaletsizlik, vicdansızlık ve hukuksuzluk. Anayasa Mahkemesi’ne görevinin gereğini yapması çağrısında bulunuyoruz. Bu dosyayı bir an önce ele alıp, buradaki hukuksuzluğu tescil ederek bu insanların özgürlüklerine, ailelerine kavuşmasını sağlayın. Bunu ilk derece Mahkeme’nin, Yargıtay’ın yapması gerekirdi. Ama dosya şu an AYM’nin önünde. Ve AYM’nin bizi, bu ülkede yaşayan herkesi bu utançtan kurtarabilme şansı var.”
Gezi davası AYM önünde bekliyor, AİHM Osman Kavala’nın mahkumiyetini gündemine alıyor
Öte yandan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Osman Kavala’nın mahkumiyet hükmüne karşı yaptığı başvuruyu gündemine alıyor. Hükümete, Kavala hakkındaki adli sürece ilişkin bilgi ve belge sağlamaya davet eden Mahkeme, Anayasa Mahkemesi’nin kararını beklemeden mahkumiyet kararını gündemine aldı.
Davayı Hükümete ileten mahkemenin taraflara yönelttiği sorular arasında, Kavala’nın masumiyet karinesinin ihlal edilip edilmediği, AYM önündeki sürecin uzamasının sözleşmeye aykırı olup olmadığı, daha önce siyasal faaliyette bulunmuş hakimlerin davaya dahil olmasının tarafsız mahkemede yargılanma kriterini ihlal edip etmediği bulunuyor. Mahkeme, başvuruyu kötüye kullanma yasağı olarak da bilinen Sözleşme’nin 18.maddesi açısından da ele alacak.
Programın tamamını şu bağlantıdan izleyebilirsiniz.
