"Kadın olarak burada yalnız olmamalısın denildi bana" diyor depremin ağır yıkım yarattığı Hatay’a giden gazeteci Sultan Eylem Keleş. Medine Mamedoğlu ise çalıştığı her kentte fiziki olmasa da sözlü tacize uğradığını söylüyor. Rabia Çetin, Adıyaman’da korucular tarafından ölümle tehdit edildiğini, Arzu Efeoğlu Gaziantep’de haber yaparken uğradığı saldırıyı anlatıyor. Deprem bölgesinde kadın gazetecilerin anlattıkları, kadın erkek eşitsizliğinin, kadın düşmanlığının depremden hiç etkilenmediğinin kanıtı oluyor.
'Toplumun kadından çok erkeği güçlü gördüğü aşikâr'
Gaziantep, Adıyaman ve Kahramanmaraş’a giderek haber takibi yapan Medine Mamedoğlu fiziki olmasa da neredeyse çalıştığı her kentte sözlü tacize maruz bırakıldığını söyleyerek sürece dair yaşadığı zorlukları şöyle dile getirdi: "Sahada kadın olmanın zorlukları uzun yıllardır tartışılan ve maalesef hala karşı karşıya geldiğimiz sorunlardan biri. Kadın gazetecilerin çalışması ile bu kalıp yargının artık aşıldığını düşünüyorum ancak alanda durum biraz daha farklı. Mesela fiziki olmasa da neredeyse çalıştığım her kentte sözlü tacize maruz bırakıldım. Deprem bölgesinde erkekler haberde daha çok hemcinsleriyle sohbet edip haber kaynağı görevini üstleniyor. Ben her ne kadar kadın gazeteciliğini herkese kanıtladık desem de alanda ki insanların kadından çok erkeği daha güçlü gördüğü aşikar. Gittiğim alanda özellikle haber kaynaklarıyla yaptığım sohbetlerde bunu hem gördüm hem de yaşadım. Bu durumla mesleğe başladığım ilk andan bu yana mücadele ediyorum. Hem mesleğime hem de hakikate olan bağlılıkla yaşadığım bu durumu aşabiliyor ve çok önemsemiyorum."
'Kadınları kolayca korkutabileceklerini zannediyorlar'
Gaziantep'te ve Adıyaman’da yabancı basın mensuplarıyla çalışırken Gaziantep'te saldırıya uğrayan Arzu Efeoğlu saldırıyı ve sonrasındaki gelişmeleri aktardı; "Çok uzun süredir fixer, producer olarak çalışıyorum ben. Temel ihtiyaçlara ulaşmanın zor olduğu birçok bölgede ve işte çalışma fırsatım oldu. Sahada haber takibi yaparken orada yaşadığını tahmin ettiğimiz birkaç erkek tarafından haber yapmam engellendi, Suriyeli bir aileye mikrofon uzatmam onları rahatsız etmişti." Esnaf, sokaktaki vatandaş ya da kolluk kuvvetlerinin kadınları kolayca korkutabileceğine inandığını ve bu durumun neredeyse normalleştirildiğini aktaran Efeoğlu yaşananları şöyle dile getirdi; "kadın olunca sahada potansiyel olarak sizi baskı altına alabileceklerini düşünüyorlar. Esnaf, halk ya da kolluk kuvvetleri dahil sizi kolayca korkutabileceğine inanıyor. Bu genel olarak artık kanıksadığımız bir durum haline geldi. Yine her alanda ya da iş kollarında olduğu gibi erkek meslektaşların ya da patronların anlayışsızlıkları ile karşı karşıya kaldım. Bununla baş etmek artık tüm kadınların özgeçmişine bile yazabileceği bir özellik haline geldi. Ben kendi ekiplerimdeki erkeklerle başa çıkabilmek için daha sert ve katı bir karakter ortaya koymaya başladım. Taleplerimi daha net ve kesin bir şekilde ileterek karşılanmama ihtimalini olabildiğince ortadan kaldırmaya çalıştım. Bununla birlikte kadın ve kadın gazetecilerle dayanışma gruplarının desteğine başvurdum. En büyük desteği de bu gruplardan aldığımı söyleyebilirim" diyor.
'Kadın olarak yalnız olmamalısın denildi'
Sultan Eylem Keleş | Ekran görüntüsü: KRT TV
Hatay, Kahramanmaraş ve Adana’da haber takibi yapan Sultan Eylem Keleş süreci deprem bölgesinde yaşadıklarını şöyle anlatıyor: "Sahada kadın olmanın psikolojik olarak bir dezavantajı var. Ben sahaya ekip arkadaşlarım olmadan geldim ve sürekli olarak erkek meslektaşlarım ve yerel halk şunları söyledi, ‘burada kadın olarak bulunmak çok zor’, ‘ yalnız başınasın bir kadın olarak’, ‘başına neler gelir’, ‘yanına biber gazı aldın mı?’ gibi bir sürü soru ve söylem aldım. O tedirginliği hissetmiyor olsam bende o tedirginliği zorla uyandırdılar."
Sahada en büyük sorunun tuvalet olduğunu belirten Keleş, "Erkekler bir çalılığın arkasına giderek ihtiyacını karşılıyorken ben bazen kilometrelerce yol yürüyordum ya da yanıma birkaç kişi almam gerekiyordu" diyor.
'Linçle ve ölümle tehdit edildim'
Rabia Çetin | Çetin'in 18 Şubat'ta Adıyaman'dan yaptığı yayından bir ekran görüntüsü
Şanlıurfa’da haber takibi yaparken asker tarafından, Adıyaman’da ise korucular tarafından keyfi olarak engellen Rabia Çetin özellikle Şanlıurfa’da hemen yanı başında erkek gazeteciler olmasına rağmen sadece kendisine müdahale edildiğini söyledi.
Adıyaman’da ise korucular tarafından linçle ve ölümle tehdit edilen Çetin yaşadıklarını şöyle anlatıyor: "Gittiğim bir enkaz alanında depremzedelerden biri yanıma gelerek konuşmak istedi ben kameramı hazırlarken boynumdaki kartı gören başka bir kişi 'Fransızlara çalışıyorsan çık bu sokaktan' diyerek üzerime yürüdü, gerginlik olacağı belliydi bende Fransızlara değil Kürdistan bölgesinden bir gazeteye çalışıyorum deyince arkadaki koruculardan biri bizi duymuş ve biz sokaktan çıkarken yanında 15 kişilik bir ekip ile gelip ‘sen buraya provokasyon için geldin, devletimizi bölemeyeceksin, seni buraya gömeriz, seni linç ederiz’ gibi söylemlerle ölüm tehditlerinde bulunarak kameramı ve telefonumu almaya çalıştılar depremzedeler araya girerek engel oldu."
Rabia Çetin, sahada yaşadığı dezavantajları ise şöyle aktardı:
"O süreçte sosyal medyayı da aktif kullanıyordum ve birkaç kanalda da canlı yayına katıldım ve sonrasında sosyal medyada ‘tanışalım mı?’, ‘üşüdüysen yardımcı olabilirim’ gibi rahatsız edici mesajlar aldım. Deprem bölgesinde çalışırken kitli hesap olan Instagram’ı da herkese açık yaptım ki görüntüler yayılsın fakat ben o depremin ortasında birçok fotoğrafımı gizlemek zorunda kaldım çünkü kıyametin ortasında dahi saçma sapan mesajlar aldım."
*Bu işin hakları, Atıf-Gayriticari (CC BY-NC) Lisans ile kısmen saklıdır. Bu iş, MLSA’ya atıf ile ve ticari olmayan amaçlar ile kullanılıp dağıtılabilir.
Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.