DENİZ TEKİN
Dicle Müftüoğlu, gazetecilik faaliyetlerinin suçlama konusu yapıldığı davadan beraat etti. Müftüoğlu bu dava nedeniyle 306 gün tutuklu kalmıştı.
Mezopotamya Haber Ajansı (MA) editörü ve Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eş Başkanı Müftüoğlu’nun, "örgüt kurmak ve yönetmek" ve "örgüt üyesi olmak" suçlamalarıyla yargılandığı davanın beşinci duruşması, Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşma öncesi Diyarbakır Adliyesi önünde yoğun güvenlik önlemleri alındı.
Sivil polis, avukatların olduğu bölümden duruşmayı izledi
Dicle Müftüoğlu’nun savunmasını avukatlar Resul Temur ve Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) Hukuk Birimi’nden avukat Hazal Sümeli yaptı.
Duruşmayı DİSK Basın-İş Genel Başkanı Durgut Dedeoğlu, Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Felat Bozarslan, Mezopotamya Gazeteciler Derneği Başkanı Roza Metina, İnsan Hakları İzleme Örgütü’nden (HRW) Emma Sinclair-Webb, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Başkanı Gökhan Durmuş, DFG yöneticileri, gazeteci Abdurrahman Gök ve çok sayıda gazeteci takip etti.
Sivil bir polis, duruşmayı avukatların oturduğu bölümden izledi.
İddia makamı, Müftüoğlu’nun "örgüt üyesi olmak" suçlamasıyla cezalandırılması yönündeki görüşünü tekrar etti.
'Bu dava, gazeteciliğin yargılandığı bir dava'
Savunmasında Müftüoğlu, iki yıla yakın süredir yargılandığı bu davada 10 ay tutuklu kaldığını hatırlatarak, "Bu yargılama, benim şahsımda gazeteciliğin yargılandığı bir davadır. Ben 15 yıldan fazla bir süredir gazetecilik yapıyorum ve son yıllarda Dicle Fırat Gazeteciler Derneği üzerinden basın ve ifade özgürlüğü için mücadele ediyorum. Yargılamanın tamamının Mezopotamya Ajansı’nda ve Dicle Fırat Gazeteciler Derneği’nde yürüttüğüm faaliyetlerden kaynaklı olduğunu ifade etmekte beis görmüyorum” dedi.
‘Editör olarak yaptığım öneriler talimat olarak gösterilmiş’
Müftüoğlu, haberleriyle katledilen kadınların, gençlerin ve sesi duyulmayan kesimlerin sesini duyurduğu için yargılandığını söyledi.
Önceki savunmalarında tanık ifadelerini çürütmelerine rağmen bu ifadelerle cezalandırılmak istendiğini, tanıkların polis yönlendirmesiyle verdiği ifadelerin gerçeği yansıtmadığını belirtti.
Müftüoğlu, 2012 yılında geçirdiği bir trafik kazası nedeniyle ağır yaralandığını ve uzun süre tedavi olduğunu hatırlatan, kaza sonrası yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle tanığın belirttiği tarihte yurtdışına çıkmasının imkânsız olduğu söyledi.
Müftüoğlu, "Bir editör olarak muhabirlere yaptığım mesleki öneriler talimat olarak gösterilmek isteniyor. Bu, tamamen gazetecilik faaliyetlerinin kriminalize edilmesidir" dedi. Müftüoğlu sözlerini, "Yıllardır basın ve ifade özgürlüğü için çalışıyorum. Verilecek beraat kararı basın özgürlüğüne hizmet edecektir" diyerek sonlandırdı.
‘Bir gazetecinin haber kaynaklarının ifşa edilmesi ifade özgürlüğü ihlalidir’
Avukat Resul Temur, iddia makamının görüşüne katılmadıklarını belirtti. Temur, tanığın ifadesinin usule aykırı alındığını, Müftüoğlu’nun fotoğrafının tanığa neden gösterildiğine dair dosyada bir bilgi bulunmadığını vurguladı. Müftüoğlu’nun gazetecilik faaliyetleri nedeniyle 2017’de aynı mahkemede yargılanıp beraat ettiğini hatırlatan Temur, bu yargılamanın mükerrer olduğunu söyledi.
MLSA Hukuk Birimi’nden avukatı Hazal Sümeli ise Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi kararlarına atıf yaparak, Müftüoğlu’nun üzerine atılı suçların yasal unsurlarının oluşmadığını ifade etti. Gazetecinin HTS kayıtlarının dosyaya eklenmesinin haber kaynaklarını ifşa, ifade özgürlüğünü de ihlal edilmesi anlamına geldiğini belirten Sürmeli, delil olarak sunulan telefon konuşmalarının dosyadan çıkarılmasını talep etti.
Mahkeme heyeti, Müftüoğlu’nun "örgüt üyesi olmak" suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle beraatine karar verdi.