Haberler

Ergün Demir soruşturması: Kocaeli’de bir yoksulluk intiharı

Ergün Demir soruşturması: Kocaeli’de bir yoksulluk intiharı
BARIŞ ALTINTAŞ ve gökçer tahİNCİoğlu
Son dönemde yargı, Türkiye’nin ekonomisi ile ilgili olarak oluşturulan hayali kurguya halel getirebilecek her haberde gazetecilerin karşısına çıkıyor. Bu hassas konulardan birini ise “yoksulluk intiharları” olarak anılan ve geçim sıkıntısı nedeniyle gerçekleşen intiharlar oluşturuyor. Ana Muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) verilerine göre Türkiye’de 2002-2019 yılları arasında geçim sıkıntısı nedeniyle 5 bin 806 kişi intihar etti. Bu intiharların geçtiğimiz yıllarda özellikle Türk Lirasının değer kaybettiği günlerde arttığı söylenebilir. Örneğin, 12 Ağustos 2018 günü dolar seviyesi Türk Lirası karşısında tarihi bir rekor kırarak 7.22’ye ulaştı. Hükümet, bu konudaki haberleri engellemek için büyük bir çaba gösterdi. Konuyu haberleştiren altı gazeteci ve bu konuda yorum yapan 33 sosyal medya kullanıcısı, “güvensizliğe yol açan, kaos oluşturacak mahiyette beyan ve açıklamalarda” bulunan paylaşımları gerekçe gösterilerek halen yargılanıyor. 2018 yılında 3161 intihar vakasının yaşandığı Türkiye’de, TÜİK verilerine göre geçim sıkıntısı en yüksek ikinci intihar sebebiydi. Bu istatistiklere girmemesi için yargı uğraşsa da bu kişilerden biri, oğluna okul üniforması alamadığı için 21 Eylül 2018’de Kocaeli’de intihar eden İ. D. olmuştu. Bu babanın intiharını haberleştiren gazeteci ise hiç tahmin etmediği bir yargısal tacizle karşılaştı. Kocaeli’nde bulunan Astakos Haber sitesinin Genel Yayın Yönetmeni Ergün Demir, altı yıldır habercilik yaptığı Astakos Haber’i kurma sebebinin “özgür habercilik” yapmak olduğunu söylüyor.  Bir kaynağından kente uzak ve yoksul bir belde olan Yukarı Hereke’de ilginç bir intihar vakası olduğunu duyan Demir, “Mahalle muhtarını aradım ve bu intiharı sordum. Muhtar, ‘yanıma gelmezsen sana hiçbir bilgi vermem’ dedi. İçime bir şüphe düştü. Haberin kokusunu almak derler ya habercilikte. O dürtüyle hareket ettim” diyor. Photo: İsmail Özgür Zeren Demir, yaklaşık 30 kilometre mesafedeki Yukarı Hereke’ye gidip muhtarı bulduğunda, beklemediği bir gelişme oldu. Muhtar, onu intihar eden babanın eşi ile görüştürebileceğini söyledi: “Evin içinde birçok kadın vardı. H. hanım konuşmayı kabul edince iki kadın, muhtar ve ben bir odaya girdik. Kendimi H. hanımı incitmemeye kurdum. Sakince sorularımı sordum. Fotoğraf makinemi bile çıkarmadım. Cep telefonumu çıkarıp soru cevap şeklinde röportajımı yaptım.” Video kayıt için izin istemeye hazırlanırken, cenaze arabasının eve gelmesiyle “Her şey durdu” diyor Ergün: “H. hanım ve çocukları, cenaze aracı ile hemen memleketleri Balıkesir’e hareket etti. Aile şehirden ayrıldıkları için benim dışımda hiç kimse onlarla görüşme şansı elde edemedi.” Oğluna pantolon alamamayı kendisine yediremeyen babanın intiharı, ilk olarak Astakos Haber’de yayımlandı. Yayımlandığı akşam, haber dalga dalga yayılmaya başladı: “Okunurluk büyük bir hızla artıyordu. Kentteki yerel gazeteler hemen haberimi alıp kullanmaya başladı. Herkes bu haberi konuşuyordu. Gece yüzlerce telefon geldi.” Haber yayıldıkça baskı da gelmeye başladı. Ergün hatırlıyor: “Haberimi alan (ve kaynak göstermeden çalan) haber sitelerine, gazetelere baskı gelince onlar da beni arayıp haberin gerçek olup olmadığını sormaya başladılar. Belge sordular. Belge bende var dedim. Bazı siteler gelen baskılar üzerine haberi kaldırdı. Bazıları kaldırmadı.”

Ve Valilik müdahil oluyor...

Haberin yayımladığı gece, Kocaeli Valiliği İ. D.’nin ekonomik sıkıntılardan değil, psikolojik nedenlerle intihar etmiş olduğuna dair bir açıklama yaptı. Açıklama aynı zamanda Ergün’ü yalan haber yapmakla suçluyordu.  “Kocaeli Valiliği süreci çok kötü yönetti” diyor Ergün. Ne var ki, haberin daha da yayıldığını anlatıyor: “Bir gün sonra ulusal gazetelerin bazıları manşetlerden verdi benim haberi. Üstelik özel haber diyerek, muhabirlerinin imzasıyla! Koca Koca gazeteler!” Demir, haberle ilgili baskının arttığına dair değişik duyumlar aldığını söylüyor: “Sabah 06:00 gibi ulusal bir gazetenin Kocaeli muhabiri bir arkadaşım aradı. Belgeyi istedi. Neden diye sordum. ‘Abi beni ve merkezdeki editörü işten atacaklar. Genel yayın yönetmeni gelmiş bu haberi kim yaptı, kim siteye girdiyse öğlene kadar bana belgesini getirmezse eşyalarını toplayıp evine gitsin’ demiş. H. D. ile konuşmamızın ses kaydını muhabire verdim. O da merkeze gönderdi. Böylelikle işlerinden olmadılar.” Bu gelişmelerden üç gün sonra, 24 Eylül 2018 Pazartesi günü ilgili belgeyi yayınladıktan sonra gözaltına alındığını söylüyor Ergün: “Aslında ben, o belgeyi yayınlamayacaktım. Çünkü aşırı duygusal bir konuşma gibi geliyordu bana. Ama baktım, troller, basının bir bölümü intihar eden babayı delilikle, eşini ve beni yalancılıkla suçlamaya başladılar. Bunun önünü kesmek için belgeyi de yayınladım. Bu süre zarfında telefonlarım inanın hiç susmadı. Dünyanın dört bir yanından yardım etmek isteyenler aradı. Yurt içi ve yurt dışından gazeteciler sürekli aradı. Olabildiğince yanıtlamaya da çalıştım.” Demir, 24 Eylül günü öğlen saatlerinde İzmit Doğu Kışla bölgesinde çalışırken karakola çağrıldı. İfade vermeye gitti ve gözaltına alındı: “Burada aslında sabah saatlerinde beni evden almaya geldiklerini de öğrendim. Evde bulamayınca telefon etmişler!” Gözaltı alınma gerekçesinin intihar eden babanın eşi ile yaptığı röportajı izinsiz olarak kaydetmek olduğunu öğrenen Demir, intihar eden genç adamın eşinin kendisinden şikayetçi olduğuna inanmadığını anlatıyor: “Benim hissettiğim oturup bu işe kafa yormuşlar ve hanımefendiye de bu aklı vermişler. Oysa ki izinsiz kayıt yapmak eşyanın tabiatına aykırı bir durumdu. Cenaze evine bir gazeteci olarak girdim. Elimde fotoğraf makinesi çantası, bir odaya girdik. Yanımda üç kişi daha vardı. Röportaj soru cevap şeklinde ilerledi. Bana kalırsa ifademi alan kolluk güçleri de çok mahcup oldular bu durumdan ama yapabilecekleri başka bir şey yoktu!” Savcıya çıkarıldıktan sonra tutuklama talebiyle Sulh Ceza Hakimliğine sevk edilen Demir, serbest bırakıldı. İlerleyen zamanda ise konu arabulucuya gitti ve hiçbir zaman davaya dönüşmedi. Davacı taraf hiçbir talepte bulunmayınca dava düştü. Ancak bu süreçte intihar eden babanın eşi, hükümet yanlısı medyaya basılanların doğru olmadığını anlattığı bazı röportajlar verdi. Bunu neden yapmış olabilirdi? “İ. D.’nin eşi ile bir daha hiç görüşmedim. Öğrendiğim kadarıyla cenaze defnedildikten sonra İstanbul’da abisinin evine taşınmış” diyor Demir. “Özünde bir intihar haberi, asayiş haberidir, ama gerekçesine bakınca başka anlamları da ortaya çıkıyor” diyen Demir, haberin rahatsızlık yaratmasının ekonomiyle ilgili olduğunun altını çiziyor. Bütün bu süreçte neler hissetti, korktu mu? “Hayır korkmadım. Bir tek o zamanlar daha üç yaşında olan oğlum beni akşam evde göremeyince neler düşünür acaba diye üzüldüm. Bu haberden sonra da hiçbir zaman kendime otokontrol uygulamadım. Aynı belge, aynı haber yine olsa yine yaparım.”
Image

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.