NALİN ÖZTEKİN
İHD Ankara Şubesi önceki dönem Eşbaşkanı Fatin Kanat’ın TCK 301 kapsamında yargılandığı davanın ilk duruşmasında karar çıktı. Kanat hakkında suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle beraat kararı verildi.
‘Ermeni Soykırımı’nın 108. yılına ilişkin bildiri yayınlayan İHD Ankara Şubesi’nin önceki dönem Eşbaşkanı Fatin Kanat hakkında Türk Ceza Kanunu'nun 301'inci maddesinde düzenlenen “Türkiye Cumhuriyeti devletini alenen aşağılamak” iddiasıyla açılan davanın ilk duruşması dün (26 Eylül 2024) Ankara 56. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Kanat ve avukatları duruşmada hazır bulunurken, çok sayıda aktivist ve sivil toplum temsilcisi de duruşmayı takip etti. Duruşma başlarken, salona giren polisler mahkeme hakimi tarafından dışarı çıkarıldı. Kanat’a yöneltilen suçlamaların özetlenmesinin ardından kimlik tespiti yapıldı. İlk sözü alan Kanat, hakkındaki iddialara ilişkin savunmasını yaptı.
“Tutulamamış yaslar ortak acılarımızdır”
Ermeni Soykırımı’nın 108. yılına ilişkin yapılan basın açıklamasının, İnsan Hakları Derneği’nin genel görüşünü yansıtan merkezi bir açıklama olduğunu ve tüm şubelerle eş zamanlı yapıldığını belirten Kanat, “Bunlar bizim dernek üye ve yöneticileri olarak paylaşıp, katıldığımız görüşlerdir. Bir doktora dersi kapsamında Ermeni meselesini çalıştım; bu kapsamda İstanbul Ermenileri ile de görüştüm. Tam o aşamada Hrant Dink ile görüşecekken suikaste uğradı. Eğer burada tartıştığımız bana yöneltilen mesele Türklüğü aşağılamaksa, asıl Türklüğü aşağılayanlar Hrant’ın katiline bayrak önünde poz verdirenlerdir” dedi.
Kanat, paylaştığı basın açıklamasının suç olmadığını ve Türklüğü aşağılama niyetiyle hareket etmediğini ifade ederek, “Öncelikli olan insanlık onurudur. Herhangi bir etnisitenin onuru ancak buna bağlı olarak devam edebilir. Bu coğrafyadaki acılar ve tutulamamış yaslar, ortak acılarımızdır. Şu an salonumuzda bulunan Sünni bir Türk olan İsmail Beşikçi hocamız, yıllarca Ermeni ve Kürt meselesine dair çalışmalar yapmış, cezaevi yatmıştır. Söz konusu olan Türklüğün onuruysa, Figen Yüksekdağ gibi pek çok arkadaşımız Türkiye sosyalistleri cezaevindedir. Daha önce de aynı kapsamda İHD üyesi arkadaşlarımız yargılandı ve beraat etti. Nihai olarak beraatimi talep ediyorum” şeklinde konuştu.
“Savcı, cübbeyi giydiğinde şahsi fikirlerini kenara bırakmalı”
Fatin Kanat’ın ardından söz alan Avukat Levent Kanat, iddianamenin hukuksal bir yorumdan uzak olduğuna işaret ederek şöyle devam etti:
“İddia makamı bu iddianameyi hazırlarken, çok zorlanmış ve bulduğu içtihatları doldurmuş. Yapılan bir basın açıklamasının Türkiye Cumhuriyeti’ni zan altında bırakıp bırakmaması, burada hukukçuların tartışacağı bir görev değil; bunu tarihçiler yapar. Yine iddianamede, sivil toplum faaliyetlerinin milli menfaatlere uygun olması gerektiğine değinilmiş; ‘milli menfaatin’ ne olduğu bile subjektiftir. Bu metin, hukuk adına yargının siyasallaşmasını göstermektedir. Bunlar iddia makamının değil, bir siyasetçinin açıklamaları olabilir. Savcı, cübbeyi giyip iddianameyi yazarken şahsi fikirlerini kenara bırakmalı. İddianamede aşağılama kastı suçun unsurlarındandır ve müvekkilim bunu yapmamıştır.”
“Ermeni soykırımını anmak ifade özgürlüğüdür”
Savunmaların ardından duruşmaya ara verildi. Verilen aranın ardından esas hakkındaki görüşünü açıklayan duruşma savcısı, Kanat tarafından paylaşılan açıklama metninin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, suçun unsurlarının oluşmadığını söyleyerek beraatini talep etti.
Mahkeme, Fatin Kanat hakkında “suçun unsurlarının oluşmadığı” gerekçesiyle beraat kararı verdi.
