DENİZ TEKİN
Gazeteci Fırat Can Arslan’ın tutukluluk halinin son bulması için yapılan başvuru Nöbetçi Hâkimlik tarafından reddedildi. Aslan, gazetecilerin yargılandığı davanın evli olan savcısıyla hâkiminin tayinine ilişkin HSK kararnamesini paylaştığı için bir aydır tutuklu.
Diyarbakır merkezli soruşturma kapsamında 25 Temmuz’da tutuklanan Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Fırat Can Arslan, avukatlarının yaptığı itiraza rağmen, Nöbetçi Diyarbakır 1. Sulh Ceza Hâkimliği’nin kararıyla cezaevinde kalmaya devam edecek.
Arslan, Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) kamuya açık kararnamesini paylaştığı gerekçesiyle Terörle Mücadele Kanunu’nun (TMK), “terörle mücadele görev almış kişileri hedef gösterme” suçunu düzenleyen 6/1 maddesi kapsamında Sincan 1 No’lu F Tipi Cezaevi’nde tutuluyor. Kararnameyle geçen yıl Diyarbakır’da tutuklanan 16 gazetecinin iddianamesi hazırlayan savcı ile bu iddianameyle görülmeye başlanan davanın yargıçlarından olan savcının eşinin görev yeri değiştirilmişti.
Fırat Can Aslan’ın serbest bırakılması için avukatları 21 Ağustos’ta Nöbetçi Diyarbakır 1. Sulh Ceza Hâkimliği’nde savunma yaptı. Soruşturmayı yürüten Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı hâkimliğe gönderdiği yazıda Can’ın tutukluluk halinin devamı yönünde karar verilmesini talep etti.
Avukatlar: “Soruşturma kişisel husumet üzerinden yürüyor”
Avukatlar savunmalarında “Arslan, HSK sitesinde yayınlanan aleni bilgiyi ekran resmi almak suretiyle paylaşmıştır. Bunun ötesinde özel bir çaba içerisine girmemiştir” dediler.
Kamuya açık bilgiyi paylaşmak ve haberleştirmekten bir gazetecinin tutuklanmasının yasaya ve usule aykırı olduğunu ifade eden avukatlar, yine kamuya açık olan ddianame ve duruşma tutanaklarında isimleri bulunan hâkim ve savcıların isimlerini haberlerde yazmanın hedef gösterme olamayacağını kaydettiler.
Avukatlar savunmalarında ayrıca, TMK’nın 4. maddesine göre terörle mücadele görev alan kamu görevlileri arasında hâkim ve savcıların bulunmadığını belirterek, kamu görevi yapan hâkim ve savcılara yönelik gazetecilik faaliyeti kapsamında bugüne kadar hiçbir gazetecinin tutuklanmadığı ve cezalandırılmadığını kaydettiler ve görüşlerini şöyle dile getirdiler:
“Dosyanın bir hukuki amaçtan ziyade savcı dayanışması amacıyla keyfi olarak gazetecilere, gazetecilik faaliyetlerini yürütmeleri sebebiyle caydırma ve korkutma amacı taşıdığını göstermektir. Söz konusu yargı tacizi, soruşturmanın hukuki amaçtan ziyade kişisel husumet üzerinden yürütüldüğü şüphesini güçlendirmektedir.”
“Hukuk devleti açısından vahim bir durum”
Tutuklama gerekçesi yapılan haberde hâkim ve savcının sicil bilgilerinin yer almadığını, buna yer verilmesinin de suç olmayacağını ifade eden avukatlar şöyle devam etti: “Bu durum sorgu hâkiminin (sulh ceza hâkimi) dayanışma arzusuyla hareket ettiğini, dosya delilini değerlendirmeden karar verdiğini göstermektedir. Tutuklanma tedbirinin, hukuki olduğunu gösterir, somut delillere dayanan kuvvetli suç şüphesi bulunmadığı görülmektedir. Hukuk devleti açısından vahim bir durum olan bu yargısal pratiğin ortaya çıkardığı tutuklamaya son vermek gerekir.”
Hâkimlik, gazetecilik faaliyetini ‘Katalog suç’ gösterdi
Nöbetçi Diyarbakır 1. Sulh Ceza Hâkimliği, soruşturma savcının talebini kabul ederek, gazeteci Arslan’ın tutukluk halinin devamına karar verdi.
Kararda delillerin, “kuvvetli suç şüphesi” taşıdığı savunuldu ve suç isnadının Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 101. maddesinde yer alan “katalog suçlardan” olduğu, ‘adli kontrol tedbirlerinin yetersiz kalacağı’ ileri sürüldü.
Arslan’ın avukatları, kararın kaldırılması için bir üst mahkeme olan Asliye Ceza Mahkemesi’ne itiraz edecek.
Ne olmuştu?
Diyarbakır merkezli yürütülen soruşturma kapsamında 25 Temmuz’da sabah saatlerinde Ankara ve İzmir'de yapılan ev baskınlarında T24 editörü Sibel Yükler, Mezopotamya Ajansı (MA) muhabirleri Fırat Can Arslan ve Delal Akyüz gözaltına alındı.
Bundan birkaç saat sonra Bianet Kadın ve LGBTİ+ hakları editörü Evrim Kepenek İstanbul’da evinde, gazeteci Evrim Deniz ise ifade vermek üzere çağırıldığı Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi'nde gözaltına alındı.
Diyarbakır’da geçen yıl tutuklanan 16 gazetecinin iddianamesi hazırlayan savcı ile eşinin, HSK kararnamesiyle başka bir şehre tayin edilmesini paylaştıkları iddiasıyla soruşturmanın açıldığı belirtildi.
Gözaltına alınan dört gazeteci yurtdışına çıkış yasağı konularak, adli kontrol şartıyla serbest bırakılırken, Arslan tutuklandı.
Arslan’ın, tutuklanmasına yönelik 31 Temmuz’da yapılan itiraz, Diyarbakır 8’inci Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 9 Ağustos’ta reddedildi.
Avukatlar, gazeteci ve basın çalışanları hakkında TMK kapsamında soruşturmalar açılmasının ifade özgürlüğünü kısıtlamanın bir yolu olarak işlev gördüğüne dair Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHS) verdiği birçok karar ve eleştiri olduğunu söyledi.