Haberler

Gazeteci Fırat Topal’a JİTEM isimli hesaptan yapılan tehdit için takipsizlik kararı verildi

Gazeteci Fırat Topal’a JİTEM isimli hesaptan yapılan tehdit için takipsizlik kararı verildi
DENİZ TEKİN
Diyarbakır - Mesleki faaliyetleri engellenen, sözlü ve fiziki şiddete maruz kalan, yazdıkları haberler nedeniyle ceza ve tutuklanma tehdidi altında olan gazeteciler, aynı zamanda yaptıkları haber ve paylaşımlardan dolayı internet üzerinden dijital şiddete de maruz kalıyor. JİTEM ismiyle ortaya çıkan troll hesaplar üzerinden gazetecilerin hedef gösterilip, ölümle tehdit edilmesi artık mesleki sorunlarının bir parçası haline geldi. Çözüm Süreci'nin bitmesi ile gazetecilere yönelik bu hesaplardan yapılan tehditler artarak devam ediyor. Yakın zamanda gazeteciler Fırat Topal, Hayri Demir, Burcu Karakaş, Bilal Güldem ve Altan Sancar'a JİTEM ismiyle açılan bir hesap üzerinden ölümle tehdit edildi. Ne var ki gazetecilere yöneltilen bu tehditler etkin bir şekilde soruşturulmuyor, gazetecileri tehdit edenler 90'larda JİTEM'in işlediğini bilinen cinayetlerdeki katiller gibi cezasızlık zırhı ile korunuyor. Bu bağlamda, tehdit edilen isimlerden olan Evrensel Gazetesi Diyarbakır Muhabiri Fırat Topal’ın “Jitemci.turkeyy” isimli hesap hakkında yaptığı suç duyurusu için takipsizlik kararı verildi.  Türkiye Gazeteciler Sendikası Avukatı Ülkü Şahin, bu cezasızlık halinin gazetecileri tehdit için açık bir hedef haline getirdiğini söylerken, Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eş Başkanı Serdar Altan ise cezasızlıkla korunan bu tehditlerin ne anlama geldiği ve nasıl ağır sonuçlar doğurduğunu Hrant Dink ve Kadri Bağdu cinayetlerinde gördüklerini söyledi.

'Jitemci.turkeyy' kullanıcısı için ‘meçhul şahıs’ denildi

Türkiye’de yüzlerce gazeteci, aktivist ve hatta siyasetçi sosyal medya paylaşımları nedeniyle tutuklanıp yargılanırken internet üzerinden JİTEM ve benzeri isimlerle gazetecileri, insan hakları savunucularını ve siyasetçileri tehdit, hakaret, şiddet gibi her türlü taciz ve dijital şiddete maruz bırakan paylaşımlar yapan ve mesajlar atan hesapların “tespit edilememesi” bu şiddetin muhatabı olan herkese yönelik yeni ihlallere de kapı aralıyor.  JİTEM isimli hesap üzerinden 2020 yılının Aralık ayında ölümle tehdit edilen Evrensel Gazetesi Diyarbakır Muhabiri Fırat Topal'ın kendisini tehdit eden hesap hakkında yaptığı suç duyurusu bu cezasızlık halinin son halkası oldu. Gazeteci Topal’ın şahsi Instagram hesabına “Şewbaş hewal ölüm seni bulacak Jitem” mesajını ve Şırnak’ta 2015’te zırhlı aracın arkasına bağlanıp sürüklenerek öldürülen Hacı Lokman Birlik’in videosunu göndererek ölümle tehdit eden “KOD ADIM: YEŞİL” mahlaslı  “Jitemci.turkeyy” isimli hesap hakkında Topal’ın  TGS’nin hukuki desteğiyle yaptığı suç duyurusu da takipsizlikle sonuçlandı.  Soruşturmayı yürüten Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, “kişilerin huzurunu ve sükûnunu bozma” ve “tehdit “suçu için verdiği takipsizlik kararında, JİTEM isimli hesabın kullanıcısı şüpheli için “meçhul şahıs” ifadesini kullandı. 

Savcılık, gazetecinin ‘somut deliller’ ile başvurması gerektiğini söyledi  

Savcılığın geçtiğimiz Mart ayında verdiği ve gazeteci Topal’a tebliğ etmediği kararda, Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Şube Müdürlüğünün yaptığı çalışmalar sonucunda gazeteci Topal’ı tehdit eden hesaba ulaşılamadığı ve hesabı kullanan şüphelinin tespit edilmediği belirtildi. Hesabın kimler tarafından oluşturulduğunun tespiti için gerekli olan IP numarasının Instagram’dan temin edileceğine işaret edilen kararda Adalet Bakanlığının (Cezai İstinabe Tebligat Bürosu) 2013 tarih ve 28874/66666 sayılı yazısında IP bilgilerinin doğrudan ilgili firmadan istenemeyeceği ve Amerika Birleşik Devletleri makamlarından adli istinabe talebinde bulunulması gerektiği kaydedildi. Yazının devamında, hakaret, iftira ve özel hayatın gizliliğini ihlal gibi suçların ABD makamlarınca ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilerek ilgili taleplerin yerine getirilmediği belirtildi. Gazetecinin “somut delillerle” savcılığa başvurması durumunda soruşturmanın yürütülebileceği belirtilen kararın sonuç bölümünde “Bu aşamada soruşturmanın devamı halinde yeni delillere ulaşmanın teknik ve hukuki açıdan imkanı bulunmadığından kamu davasının açılmasını gerekli kılacak yeterli delil de elde edilemediği anlaşılmakla. Şüpheli/şüphelilerin üzerine atılı suç bakımından kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi” ifadelerine yer verildi. 

Savcılık, Türkiye’ye temsilci atayan Instagram’dan bilgi istemedi

Türkiye’de 1 Ekim 2020'de yürürlüğe giren “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile Türkiye'den günlük erişimi bir milyondan fazla olan yabancı sosyal ağ platformlarına Türkiye'ye temsilci atama zorunluluğu getirilmişti. Instagram, yasa ile ilgili tüm endişelere rağmen Türkiye’ye temsilci atamıştı. Buna rağmen savcılığın, Türkiye’de temsilcilik açan Instagram’a yazı göndermek yerine Adalet Bakanlığı’nın 2013 tarihli yazısını referans aldı. Türkiye’de tespit edilemese de Almanya,  Almanya’da yaşayan muhalif siyasetçilere, insan hakları savunucularına ölüm tehditleri gönderen “KOD ADIM: YEŞİL” mahlaslı  “Jitem Turkey” isimli bir başka Instagram hesabının sahibinin kimlik bilgilerini tespit etti. Wiesbaden'deki Federal Kriminal Dairesinin IP adreslerine ilişkin araştırmaları, tehditlerin kaynağının Kayseri olduğunu saptadı. Hamburg Sol Parti Milletvekili Cansu Özdemir, Civan Akbulut ve Sarya Ataç ise düzenledikleri basın açıklamasında ölüm tehdidinde bulunan kişinin Kayseri’de yaşayan bir esnaf olduğu açıklamıştı DFG Eş Başkanı Serdar Altan ve TGS Avukatı Ülkü Şahin, gazetecilerin son dönemde maruz kaldığı dijital şiddeti MLSA’ya değerlendirdi. 

 ‘Hrant Dink ve Kadri Bağdu’nun katledilmesi öncesinde de tehditler ciddiye alınmadı’

Altan, gazeteciliğin mesleğin doğası gereği her dönem risk alınarak yapılan bir meslek olduğunu belirtti ve halihazırda zor koşullarda çalışan gazetecilerin devlet ile işbirliği halinde olan bir takım illegal yapılar ve çevreler tarafından tehdit edilerek korku ve yıldırma ile çalışamaz hale getirilmek istendiğini söyledi. Altan, birçok gazetecinin yalnızca mesleklerini yaparak kamuoyuna doğruları aktardıkları için JİTEM gibi oluşumlar tarafından katledildiğini anımsattı. Bu suçları işleyenlerin 90’lı yıllarda olduğu gibi günümüzde de korunduğunu, haklarında etkili hukuki süreçlerin işletilmediğine işaret eden Altan, değerlendirmesine şöyle devam etti: “Yapılan ölüm tehditleri ciddi boyutlardadır. Ancak şu ana kadar gözle görülür ciddi bir inceleme veya soruşturma yürütülmüş değil. Bu da gösteriyor ki bu yapılar devletin ilgili mercileri tarafından korunmaktadırlar. Aksi halde yapılan bu ölüm tehditleri ciddiye alınır ve gerekli tedbirler alınırdı. Nitekim, benzer  tehditler ciddiye alınmadığı, gerekli girişimlerde bulunulmadığı için gazetecilerin saldırıya uğradığı ve hatta katledildiğini tüm kamuoyu biliyor, hatırlıyor. Bu durumun en bilinen ve çarpıcı örneği Hrant Dink’in göz göre göre katledilmesi olayıdır.  Azadiya Welat gazetesi çalışanı Kadri Bağdu da Adana’da benzer şekilde katledildi. Tüm bu yaşananlar bize gösteriyor ki gazeteciler bu ülkede güvenli bir ortamda çalışamamaktadırlar. Gazetecileri koruması gereken ilgili devlet organları, yani kolluk güçleri ve yargı işi ciddiye alıp gerekli adımları atmayınca bu çevreler daha da cesaret alarak tehditlerini sürdürmektedir. Bizler gerek 90’lı yılları bilen, gerekse de yakın tarihimizin tanığı olarak, bu tehditlerin ne anlama geldiği ve nasıl ağır sonuçlar doğurduğunu bildiğimiz için devletin ilgili kurumlarını her seferinde uyarıyoruz. Bu tehdit ve saldırıların bir an önce son bulması gerekiyor ve bu kişiler hakkında gerekli yasal işlemlerin başlatılması gerekmektedir” çağrısı yaptı.

‘Failler, cezalandırılmayacaklarından emin

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS)  Avukatı Ülkü Şahin, gazetecilerin söz konusu şüpheli hesaplar tarafından hedef alınmasının tesadüf olmadığına işaret ederek şunları söyledi “Tehdide maruz kalanlar Evrensel, Dicle Haber Ajansı, DW Türkçe, Artı TV, BirGün gibi muhalif basın yayın kuruluşlarında çalışan veya çalışmış, bilinen isimler. Gönderilen mesajların aynı olması ise saldırının organize olduğunu düşündürüyor. Sosyal medyanın hayatımıza girmesi ve gazeteciliğin bu yeni mecrada varlık kazanmasıyla gazeteciler, çevrim içi dünyada da saldırı, hakaret ve tehditlerin hedefi olmaya başladılar. Ne yazık ki gazetecilere yönelik fiziksel saldırılarda olduğu gibi çevrim içi şiddet vakalarında da cezasızlık eğilimi olduğunu, yapılan şikayetlerin takipsizlikle kapatılmak istendiğini veyahut sürüncemede bırakıldığını gözlemliyoruz. Failler, cezalandırılmayacaklarından emin şekilde gazetecinin can güvenliğine kastediyor. Bu cezasızlık hali, gazetecilerin açık bir hedef haline gelmesine neden oluyor. Gazetecilere sosyal medyadan yapılan tehditler münferit saldırılar değil, kimi organizasyonlar eliyle yapılan sindirme, korkutma amaçlı saldırılar. Bu nedenle her türlü tehdide karşı halkın haber alma hakkı için çalışan gazetecilere yönelik çevrim içi saldırıların ciddiyetle soruşturulması ve faillerin cezalandırılması son derece önemli” değerlendirmesinde bulundu.

Mahkeme, Hayri Demir’in avukatının başvurusu üzerine takipsizlik kararını kaldırdı*

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, gazeteci Hayri Demir’i sosyal medya üzerinden tehdit eden “Jitemci.turkeyy” isimli hesap hakkında yapılan suç duyurusu için failin tespit edilmediği gerekçesiyle takipsizlik kararı vermişti. Gazeteci Demir’in avukatı Gulan Çağın Kaleli, eksik ve hukuka aykırı bir şekilde verildiğini belirttiği kararın kaldırılarak, soruşturmanın genişletilmesi talebiyle Ankara 5. Sulh Ceza Hakimliğine itiraz etmişti.  İtirazı değerlendiren Sulh Ceza Hakimliği,  savcılığın takipsizlik kararının hukuka aykırı olduğuna karar vererek takipsizlik kararını kaldırdı. Kararın gerekçesinde Yargıtay’ın verdiği benzer birçok karara atıfta bulunarak şu ifadelere yer verildi: “Amerika Birleşik Devletleri’nin istinabe talebine cevap vermemesinin KYOK için yeterli olmadığı, paylaşım içeriğinin hakaret suçu ile sınırlı kalmayıp aynı zamanda yaşama hakkına da saldırı mahiyetinde olması karşısında etkin ve etkili bir soruşturmanın yürütülmesinin gerektiği. Bu kapsamda şüphelinin tespitine yönelik gerekli tüm soruşturma işlemleri yapıldıktan sonra, şüphelinin tespiti halinde iddianame düzenlenmesi; tespit edilmemesi halinde daimi aramaya alınması gerektiği cihetle, ortada 5271 sayılı Kanun’a uygun bir soruşturmanın bulunmadığı, anılan kanun maddesi ve diğer maddeleri uyarınca soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla usul ve yasaya aykırı bulunduğundan anılan kararın kaldırılmasına dair karar verilmiştir.” *MLSA’da 17 Aralık’ta yayınlanan haberin ardından Avukat Gulan Çağın Kaleli’nin iletişime geçmesiyle habere 18 Aralık 2021 tarihinde bu ekleme yapılmıştır.
Image

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.