MURAT GÜREŞ
‘Terör örgütü üyeliği’ iddiasıyla 6 Aralık 2024 tarihinde ev baskını ile gözaltına alınan gazeteci İrfan Uçar’ın yargılanmasına Gaziantep 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlandı.
Savunmasını MLSA’nın üstlendiği İrfan Uçar hakkında hazırlanan iddianamede iki gazetecinin öldürülmesiyle alakalı bir TV kanalına (ROJ) verdiği demeç, ev baskını sırasında el konulan kitaplar ve dijital materyaller, gizli ve açık tanık ifadeleri ile iki yıl süren telefon dinlemeleri ve teknik takip tutanaklarına suç unsurları olarak öne sürüldü.
“35 yıldır gazetecilik yapıyorum”
Mahkeme başkanının iddialar hakkında ne söyleyeceği sorulan gazeteci İrfan Uçar, iddianamede kendisine yöneltilen suçlamaları kabul etmediğini belirterek, “1988 yılında bu yana gazetecilik yapıyorum. 35 senelik meslek hayatımda birçok medya kuruluşunda çalıştım. Örgüt üyesi değil, gazeteciyim. Suçlamalar arasında ROJ TV’ye iki gazetecinin öldürülmesi hakkında yaptığım açıklama yer alıyor. Ben, ‘ne söylemediğimi’ çok iyi biliyorum. Yaptığım açıklamada iddianameye konu olacak bir aykırılık yoktu” dedi.
“Delil gibi gösterilen kitaplar kişisel arşivimdir”
Kolluk tarafından evine yapılan baskın sonucu yapılan aramalarda toplatılmasına karar verilen ve yasaklı olmayan kitaplar bulunduğu iddialarını yanıtlayan Uçar, “Söz konusu kitaplar gazeteci olduğum için yayınevleri tarafından bana gönderilen kitaplardır. Bazıları Kürt sorunu hakkında olan yayınların toplatılmasına karar verilmiş olsa bile benim bunları dağıtmak, satmak gibi bir amacım olmamıştır. Bunlar kişisel arşivimdir. Bunların tarafıma iade edilmesini talep ediyorum” diye konuştu.
“Dijital malzemelere el koymak gazeteci mahremiyetinin ihlalidir”
Telefonlarının iki yıl boyunca dinlendiğini, fiziki ve teknik takibe maruz kaldığını dosya kapsamında öğrendiğini dile getiren Uçar, savunmasını şöyle sürdürdü: Bu soruşturma 2003-2004 yılları arasını kapsıyor ve 20 yıl sürmüş. Suça konu olacak bir şey bulunamamış. Hayatın olağan akışı içinde yer alan konuşmalara farklı anlamlar yüklenmeye çalışılmış. Bunu kabul etmek mümkün değil. Güvenlik güçlerinin yaptığı aramalar sırasında telefon ve bilgisayarıma el konuldu. Bunların şifrelerini gazeteciliğim mahremiyeti açısından uygun bulmadığım için vermedim. Aynı şekilde bunların da tarafıma iade edilmesini gerektiğini düşünüyorum” dedi.
Avukatlar: İddialar soyut olmaktan öte geçmiyor
Gazeteci İrfan Uçar’ın, savunmasını üstlenen MLSA avukatları, iddianamede yer alan suçlamaların soyut olduğunu ifade ederek, “Bir fiile dayanmayan eylemlerin örgüt üyeliği gibi gösterildiği iddianameyi kabul etmemiz mümkün değil. Bütün isnatlar soyut olmaktan öteye geçmiyor. Müvekkilimiz sadece gazetecilik yapmıştır. Bu konuda birçok AİHM kararları bulunmaktadır. Usul açısından bakacak olursak, bir gazetecinin evine baskın yapılması da yine AİHM kararlarına aykırılık teşkil etmektedir ve bu içtihat olarak hukuk sistemimizde yer almaktadır. Biz müvekkilimiz aleyhine tanıklık yapan ve onu 2003-2004 yılları arasında bir kampta gördüğünü söyleyen kişinin mahkemeye getirilerek yüzleştirilmesini istiyoruz” dediler.
Gizli tanık: Talimatla gazetecilik yaptığını bilmiyorum
Mahkeme heyeti son olarak SEGBİS ile duruşmaya katılan gizli tanığın bilgisine başvurdu. Gizli tanık, İrfan Uçar’ın, örgüt talimatı ile hareket edip etmediğini bilmediğini, çalıştığı gazete yönetici pozisyonunda olması nedeniyle talimat almış olabileceğini sandığını söyledi.
Uçar ve avukatları gizli tanığın ifadesinin geçerli olmadığını kaydettiler.
Duruşma ertelendi
Mahkeme hayati İrfan Uçar hakkındaki yurt dışı çıkış yasağı adli kontrolünün devamına, tanık S.S.’nin mahkemeye getirilmesi için müzekkere yazılmasına, kolluk tarafından el konulan dijital materyaller dosyaya girmediğinden akıbetinin sorulmasına, Uçar hakkında Gaziantep ve Tekirdağ’da açılan soruşturmalar hakkında bilgi alınmasına karar vererek bir sonraki celseyi 29 /04/2025 tarihine bıraktı.