EYLEM SONBAHAR
Bu sabah saatlerinde Ankara ve İzmir'de yapılan ev baskınlarında aralarında Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) dava takip muhabiri ve T24 editörü Sibel Yükler'in de olduğu, Mezopotamya Ajansı (MA) muhabirleri Fırat Can Arslan ile Delal Akyüz gözaltına alındı. Devam eden soruşturma kapsamında öğlen saatlerinde ise bianet Kadın ve LGBTİ+ hakları editörü Evrim Kepenek ev baskını sonucunda gözaltına alındı. Gözaltılara tepki gösteren gazeteciler, mesleklerinin kriminalize edilmeye çalışıldığını söyleyerek, hakikate sahip çıkmanın gereği ve sorumluluğu olarak gazetecilerle dayanışma içerisinde olunması gerektiğini belirtti.
'Gözaltındaki gazetecilerin adını sık sık vurgularsak ancak öyle geri alırız'
Gazeteci Sibel Yükler'in ana akımdan alternatif medyaya kadar 15 yılı aşkın süredir devam eden bir meslek hayatı olduğunu söyleyen gazeteci Nalin Öztekin, "Sibel, Ankara'nın en bilinen, en tanınan gazetecilerinden birisi ve ödül almış bir gazeteci. Her gün adliyede haber yapan, avukatlarla, savcılarla, hakimlerle sürekli iç içe ola birisi. Arandığında, ifadeye çağrıldığında zaten gelmeyecek biri değil. Geçen gün infaz düzenlenmesi yapıldı. Cinsel suçlardan, cinayetten, adli suçlardan ceza alan insanların zerre kadar peşine düşmeyen iktidar bugün bir gazetecinin sabah evini basıyor. Onu bulunduğu apartmanda komşularına karşı da kriminalize ediyor. Biz bu duruma hukuksuzluk demiyor çünkü artık oraları aşalı çok oldu. Hukukun her gün yeniden katledildiği bi seviye aslında." diye konuştu.
"Biz arkadaşlarımızın suçsuz olduğunu biliyoruz. Çünkü gazetecilik bir suç değil, bir meslek" diye vurgulayan Öztekin, "Önemli olan basın meslek örgütlerinin yurt içinde veya yurt dışında Türkiye'de zaten böyle şeyler oluyor diye söyleyip kanıksamadan tepki göstermesi. Maalesef böyle şeyler kamuoyunda yer bulmuyorsa görünür de olmuyor. O yüzden dosyada adı olan her bir gazetecinin adını sık sık vurgulayarak bütün meslek örgütleri bu işin üstüne gitmeli. Onları da ancak bu şekilde geri alırız" dedi.
'Tüm yurttaşlar habere ve haberciye sahip çıkmalı'
Seçim döneminde her gün bir gazetecinin gözaltına alındığını ve seçim sonrası da gazetecilere yönelik gözaltı operasyonlarının devam ettiğini belirterek konuşmasına başlayan gazeteci Tolga Balcı, "Bu gözaltılara alışmamız mümkün değil. Yeni rejim inşa edildi ve bu rejim önünde en büyük engel de gazeteciler olarak görülüyor. Hakikatin açığa çıkmasından korkan bir iktidar var. Bu korku nedeniyle mesleğimize saldırılıyor. Sibel başta olmak üzere bugün gözaltına alınan arkadaşlarımız bu ülkede hakikatin açığa çıkması için çok zor şartlarda mücadele verdiler. Gazetecilik mesleğini ne olursa olsun sürdürme inadıyla işlerini yaptılar. Sırf bu durum bile neden gözaltına alındıklarını açıklar" dedi.
Balcı, "Sibel ile Diyarbakır’a tutuklanan gazetecilerle dayanışmaya gittiğimizde oradaki arkadaşlarımız “Gazetecilik onuruna sahip çıkılsın, dayanışma mesajları almasak da olur” demişti. Şimdi Sibel ve gözaltında olan arkadaşlarımızın şahsında ben bir çağrı yapmak istiyorum tüm meslektaşlarımıza ve okurlarımıza; Gazetecilik onuruna gazetecilik değerlerine sahip çıkalım. Gazetecilerin gözaltılar karşısında yalnızlığa terk edilmesi başka bir gazetecinin gözaltına alınmasının yolunu açıyor. Buna izin vermeyelim. Okurlarımız ise gerçek habere ulaşabilmek için gazetecileri yalnız bırakmamalı bu çok önemli bir konu. Tüm yurttaşlar habere ve haberciye sahip çıkmalı." diye vurgulayarak çağrısını yineledi.
'Mesleğe saldırı var ve hiçbir saldırı bir diğerinden bağımsız değil'
Gazeteciliğin saldırı altında olduğunu söyleyen Dokuz8haber muhabiri Fatoş Erdoğan da, "İktidar ele geçiremediği medyaya şiddet, gözaltı ve tutuklamalarla saldırıyor. Bugün gözaltına alınan meslektaşlarımızın yaptığı haberler ortada. Gerçeklerin görünmesini istemeyenler 15 kişiyi bırakıp sonra başka gazetecileri alıyorlar. Bir olay varsa, görünmesi ve bilinmesi istenmiyorsa hemen gazetecileri gözaltına alarak var olan olayların üstünü kapatmaya çalışıyorlar. Sahada haber takip ederken güvenlik çemberi diye uydurdukları bir şeyle de bizleri engellemeye çalışıyorlar. Gözaltına alınan arkadaşlarımız da susabilirlerdi, görmezden gelebilirlerdi. Ama tersine mesleğini yapabilmek için özveri gösterdiler. Bir mesleğe saldırı var ve hiçbir saldırı bir diğerinden bağımsız değil. Gözaltılara, şiddete karşı sessiz kalındıkça devamı geliyor. Basın ve meslek örgütleri sessiz kalmamalı." dedi.
'Her sessizlik, tepkisizlik bizi biraz daha geriye götürdü'
"Her sabah gözaltı ve tutuklamalarla güne uyanmak bu ülkenin adeta rutini haline gelmiş durumda. İktidarın ve izlediği politikaların karşısında yer alan, itiraz eden herkes bu tür yönelimler ile yüz yüze kalıyor." sözleriyle konuşmasına başlayan gazeteci Ömer Çelik, "Bugün de 3 gazetecinin böylesi bir yönelime maruz kalmış olması son derece üzücü. Üzgün olmaktan öte kızgınlık ve öfke sebebimiz aslında. Bir kez daha şahit oluyoruz ki faşizm dinlenmiyor. Gözü kara, her şeye saldırıyor. Bu olandan bitenden susup kenara çekilmek bizi bugüne dek aydınlığa kavuşturmadı. Her sessizlik, her tepkisizlik bizi biraz daha geriye götürdü." diye belirtti.
Çelik, "Gözaltına alınan meslektaşlarımız arasında Kürt gazeteciler olarak geçtiğimiz yıl gözaltına alınıp tutuklandığımızda buna tepki gösteren meslektaşlarımız var.
Bugün onlara sahip çıkmak, onları korumak bizler açısından son derece önemli. Hakikate sahip çıkmanın gereği, sorumluluğu da bu. Bu yüzdendir ki dilin önünde diş olmayı önemsiyorum. Bu konuda çaba içine girilmeli. Huzurumuz kaçıyor evet ama bizlerin huzurunu kaçıranların da huzurunu bozmak şart. Başka türlü mümkün değil." dedi.
'Gazeteciliği savunmak adına bu saldırılara karşı duyarlı olunmalı'
Gazetecilere yönelik baskıların giderek arttığını belirten gazeteci Diren Yurtsever, "Özellikle daha muhalif, daha toplumcu habercilik yapma anlayışını esas alan ve özelde de Kürt gazetecilere dönük bu saldırıların olduğunu görüyoruz. Saldırı diyoruz çünkü sadece gazetecilik yaptıkları için, toplumun haber alma hakkını sağladıkları için, iktidarın hedefinde oldukları için haksız ve hukuksuz bir biçimde siyasi talimatlarla gazeteciler gözaltına alınıp haklarında dava açılıyor veya tutuklanıyor. Gazetecilerin bu kadar sık gözaltına alınması, yargı tacizine bu kadar sık maruz bırakılmalarının amaçlarından biri gazeteciliğin kendisini itibarsızlaştırmaya dönüktür." diye vurguladı.
Toplumun haber alma hakkını savunmak adına, gazeteciliği savunmak adına bu saldırılara karşı duyarlı olunması gerektiğinin altını çizen Yurtsever, "Bugün gösterilecek dayanışmanın hiçbiri bir gazetecinin tek başına özgürlüğünü sağlamak veya bu baskı altından kurtulmasını sağlamak adına değildir. Bununla birlikte ülkede demokrasi için, özgürlüklerin sağlanması için ve Türkiye'de gazetecilik koşullarının ortadan kaldırılmaması için her kesimin gazetecilerle dayanışma içerisinde olması gerekiyor. Güçlü bir dayanışma ile gazetecilik savunulabilir ve gazeteciliğe dönük bu saldırıların karşısında durulabilir." dedi.