DENİZ TEKİN
Gazeteci meslek örgütleri, bugün sabah saatlerinde Ankara ve İzmir’de yapılan ev baskınlarında T24 editörü Sibel Yükler ile MA Ajansı muhabirleri Delal Akyüz ve Fırat Can Arslan’ın daha sonra da Evrim Kepenek ve Evrim Deniz'in gözaltına alınmasına tepki gösterdi. DİSK Basın İş Genel Başkanı Faruk Eren, gazetecilere yönelik gözaltı ve baskıların tahammül edilemez bir boyuta ulaştığını söylerken, gözaltına alınan 3 gazeteci meslektaşlarının serbest bırakılmasını, Savcılığın bu konuda derhal kamuoyuna açıklama yapması gerektiğini vurguladı.
Gazeteciler ve meslek örgütleri, gazetecilerin gözaltına alınmasına MLSA’ya değerlendirdi.
Disk Basın İş Genel Başkanı Faruk Eren: Bu sadece gazetecilerin sorunu değil aynı zamanda bir demokrasi sorunu
Gazetecilere yönelik gözaltı ve baskıların tahammül edilemez bir boyuta ulaştı. Geçen ay bir grup gazeteci meslektaşımız serbest bırakılmasına sevinmiştik. Ama gazetecilere yönelik saldırılar durmuyor. Gözaltı ve tutuklamalar devam ediyor. Gazeteciler, sahada doğrudan güvenlik güçlerin şiddetine ve gözaltılara maruz kalıyorlar. Bu artık dayanılmaz bir boyuta ulaştı. Biz gazeteciler buna karşı direniyoruz ancak bu sorun sadece gazetecilerin sorunu değil aynı zamanda bir demokrasi sorunu. Toplum ve demokrasi güçleri gazetecilere, habercilere sahip çıkmalıdır. Yeri yurdu belli olan arkadaşlarımız davet edildiklerinde ifadeye gidebilecekken sabaha karşı evlerine baskın yapılıyor ve gözaltına alınıyorlar. Bu da gazetecilere yönelik baskının en önemli unsurların biridir. Bu sabah gözaltına alınan gazeteci arkadaşlarım ve tutuklu bütün meslektaşlarımız derhal serbest bırakılmalıdır
MLSA Eş Direktörü Veysel Ok: Burada bir suç varsa o da gazetecileri gözaltına alan polisler ve bu talimatı veren yargı mensuplarıdır
Diyarbakır’da 15 gazetecinin tutuklanmasına neden olan iddianameyi yazan savcının, mahkeme üyelerinden biri ile evli olmasının haber değeri vardır. Bu aynı zamanda adil yargılanmaya uygun bir yargılama olması için kamuoyunun bilmesi gereken bir bilgidir. Kaldı ki dava avukatlarından meslektaşımız Resul Temur, bu konuyu reddi hakim gerekçesi olarak gazetecilerin dava dosyasına sundu. Mahkeme reddi hakim talebini reddetti. İddianame savcısı ve mahkeme hakimleriyle olan münasebetlerinin adil yargılanma ilkelerine uygun olması lazım. Bu münasebetler adli yargılanma ilkelerine uygun değilse bunun haber değeri vardır. Bundan dolayı, gazeteci değil gözaltına alınmayı hakkında soruşturma bile açılmaması lazım. Burada bir suç varsa o da CMK’ye aykırı şekilde gazetecileri kelepçeli bir şekilde gözaltına alan polisler ve bu talimatı veren yargı mensuplarıdır. Savcı, terörle mücadelede görev alan kişi değildir. Bir polis, bir istihbaratçı değil. Bir yargı mensubudur. Ve savcının görevi terörle mücadele değildir. Görevi her alanda hukuku uygulamaktır.
KAOS GL Editörü Yıldız Tar: Belli ki gazeteciler yaptıkları haberlerle birilerini rahatsız ettiler
Türkiye’de devletin dün ‘24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı’ kutlamas yapıldı. Aynı gece de 3 gazeteci meslektaşımız sebebi bilinmeyen bir şekilde gözaltına alındı. Gazetecilerin gözaltına alınmasına bizleri alıştırmak istiyorlar. Gözaltı gerekçesiyle bilmiyorum ama tahmin ediyoruz. Yani yaptıkları haberlerle gazetecilik faaliyetleriyle belli ki birilerini rahatsız ediyorlar. Biz meslektaşlarımıza yaptıkları haberlerin, gazeteciliğin şahidiyiz. Gazetecilik yapıyorlar. Bu ülkede hak arama mücadelesinde yer alıyorlar, yaptıkları haberlerle haksızlıkları ortaya çıkarıyorlar. Bir hukuk skandalına bir yenisi eklenmemiş olmadan, Umarım bir önce serbest bırakılırlar.
Gazeteciler Cemiyeti Başkan Yardımcısı Yusuf Kanlı: Gözaltı ve tutukluluk bir istisnadır, bir cezalandırma yöntemi değil
Gazeteciler bu şekilde baskılarla ne biata zorlanabilir ne de hizaya getirilebilir. Gazetecilik suç değildir, bunu asla kabul etmeyeceğiz. Bu arkadaşlarla haber dışında ne yapmışı bu şekilde evlerinden toplanıyorlar. Davet edilirlerse ifadeye giderlerdi. Tutukluluk ve gözaltı bir istisnadır, cezalandırılma yöntemi haline getirilmemelidir. Maalesef Türkiye’de olan budur. Gazeteciler bir ana önce serbest bırakılmalıdır.
RSF Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu: Türkiye gazetecilerin sistematik şekilde alıkonulduğu bir ülke olmaktan çıkmalıdır
Türkiye, gazetecilerin sistematik şekilde alıkonulduğu bir ülke olmaktan çıkmalıdır. Mayıs’tan bu yana seçim sürecinde kitlesel olarak tutuklanmış gazetecilerin tahliyelerine tanık oluyorduk. Son gözaltılar, sorunlu bulduğumuz, bir ifadeyle her yere sıçrayabilen soruşturmalardan geri dönüş olmadığını gösteriyor. Otoriterlik değil, hukuk devleti olmak, temel haklara saygı asıl bir toplumun güvenliğidir
Türkiye Gazeteciler Sendikası Başkanı Gökhan Durmuş: Olmayan bir ceza üzerinden gazeteciler peşinen cezalandırılıyor
Bu sabah maalesef yine 3 gazeteci meslektaşımızın gözaltı haberiyle uyandık. Son dönemde gazeteciler gerçek nedenlere dayanmayan iddialar üzerinden gözaltına alınarak, uzun dönem tutuklu bırakılarak fiilen cezalandırıldıklarını gördük. Bunu en son Diyarbakır’da tutuklanan 15 gazeteci meslektaşımız ile Ankara’da tutuklanan 11 gazeteci meslektaşımızın tutukluluk sürecinde gördük. Şu anda Tele 1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ’ın tutuklanmasında da benzer şeyleri görüyoruz. Olmayan bir ceza üzerinden gazeteciler peşinen cezalandırılıyor. Bir iddia ile gazetecilerin gözaltına alınması basın özgürlüğünün ihlalidir. Bu uygulamaları bir önce son verilmesi gerekiyor. Gözaltı işleminin hemen arkasından dosyalara getirilen gizlilik kararıyla toplum gözünde bir şüphe ve şaibe yaratılıyor. Eğer bir gazeteci bir suç işlediyse bunu açık şekilde ifade edilmeli ve buna göre işlem yapılmalıdır. Bu sabah gözaltına alınan 3 meslektaşımız için de benzer bir durum söz konusudur. Gözaltı işleminin hemen arkasından soruşturma dosyasına hemen gizlilik kararı konularak meslektaşlarımız nezdinde bir şüphe yaratılmaktadır. Bu sabah gözaltına alınan 3 meslektaşımız derhal serbest bırakılmalı. Savcılığın da bu gözaltı işlemini neden yaptığını hemen kamuoyuna açıklamalıdır.