İdris Yılmaz, Van – Van'da yapılan ev baskınlarında aralarında Mezopotamya Ajansı Muhabiri Gazeteci Yunus Duman’ın da olduğu 65 kişinin gözaltına alınma gerekçesinde ilginç iddialar açığa çıktı. Gözaltı sırasında polislerin kendi aralarında yaptıkları konuşmada 15 Şubat’ta kendilerine bir gözaltı kotası verildiğini ve halen bu kotayı dolduramadıkları duyumu aldığını belirten Duman, Kürt gazetecilerin ve siyasetçilerin maruz kaldığı gözaltı tutuklamaların bir kriminalize eylemi olduğuna dikkat çekti.
PKK lideri Abdullah Öcalan’ın 15 Şubat 1999’da devletler arası bir operasyonla Türkiye’ye teslim edilişinin 21’inci yıldönümü öncesi birçok kentte çok sayıda adrese baskın düzenlendi. Van'da gerçekleşen ev baskınlarında aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) yöneticileri ve gazeteci Yunus Duman’ın da olduğu 65 kişi gözaltına alındı. Yaklaşık iki gün gözaltında kalan Duman’la birlikte onlarca kişi savcılık ifadesinin ardından serbest bırakıldı. Gözaltı sürecini ve maruz kaldığı baskıları anlatan Duman, gazeteciliğin ve Kürt siyasetinin böylesi süreçler içerisinde gözaltılarla karantinaya alındığına dikkat çekti.
15 Şubat kotası!
Gözaltında olduğu süre içerisinde polislerin ilginç diyaloglarına tanık olduğunu ifade eden Duman, “Yılın her 15 Şubat’ında Kürt siyasetçilere ve gazetecilere yönelik gözaltılar gerçekleşiyor. Fakat bu süreçteki gözaltılar ve gözaltı sayısı çok ilginçti. Sadece Van’da 65 kişi gözaltına alındı. Ben gözaltındayken birçok duruma tanık oldum. Örneğin gözaltılara ilişkin bir kota belirlenmiş ve bu kotayı emniyet güçlerinin doldurması gerekiyormuş. Bunu kendi aralarında konuşurken duydum” dedi.
"Hiçbir şey anlamadık"
İki günlük gözaltı süreçlerinden hiçbir şey anlamadıklarını ifade eden Duman, “Bana sordukları sorulardan hiçbir şey anlamadım. Gözaltı gerekçemi bile öğrenemedim. Bana sadece ‘nerelisin, kimsin, ne iş yapıyorsun?’ gibi sorular sordular. Bunun dışında hiçbir soru sorulmadı” ifadesinde bulundu.
"Gazeteciliği işlevsizleştirmeye, özgür basını kriminalize etmeye çalışıyorlar"
Türkiye’de Kürt basınının ve gazeteciliğin somut olmayan gerekçelerle yargı yoluyla işlevsizleştirilmeye çalışıldığını ifade eden Duman “Bugün cezaevlerinde tutuklu olan onlarca gazeteci arkadaşımızın aynı zamanda haklarında soruşturma açılan yüzlerce meslektaşımızın dosya içeriğine bakıldığında böyle basit gerekçelere rastlayacağız. Buradaki amaç özgür basını baskı altında tutmak ve kriminalize etmek. Aynı zamanda yasa dışı hale getirmek ve gerçeklerin gün yüzüne çıkmasını engellemek. Aydınlanmaya muhtaç karanlıktaki gerçeklerin açığa çıkmasıdır maruz kaldığımız baskılar.”
"Türkiye ve uluslararası basın meslek örgütleri maruz kaldığımız baskılara karşı sessiz"
Türkiye ve uluslararası basın meslek örgütlerine seslenen Duman, “söz konusu Kürt basını olduğunda kulaklar tıkanır sesler kesilir. Bu böyle olmamalı. İsim belirtmek istemiyorum en basitinden Türkiye’nin tirajı yüksek bir gazetesi kadar olamıyoruz. İfade etmek istediğim şey şu, gazetenin bir muhabiri yargılandığında Türkiye ve Dünya’daki tüm basın meslek örgütleri hep bir ağızdan tepki verir. Fakat bu durum Kürt gazetecileri için aynıdır diyemem. Bizler gazeteciyiz, yaptığımız sadece ve sadece gazeteciliktir ve gazetecilik suç değildir. Kürt gazetecilere yönelik artan baskıların son bulması ve cezaevlerindeki meslektaşlarımızın tekrar aramıza dönmeleri için uluslar arası ve aynı zamanda Türkiye’deki basın meslek örgütlerine çağrımdır. Bizler gazeteciyiz ve gazetecilik suç değildir” dedi.
Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.