POYRAZ CAN
ADANA – Ekonomik krizin neden olduğu yaşamsal zorluklara dikkat çekmek için iki yıl önce yaptıkları basın açıklaması nedeniyle haklarında, “Cumhurbaşkanına hakaret” iddiasıyla dava açılan 7 TİP’li hâkim karşısına çıktı.
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Adana İl Başkanı Hakan Çayan’ın da aralarında olduğu 7 kişi hakkında açılan davanın ilk duruşması, Adana 35'inci Asliye Ceza Mahkemesi'nde görüldü.
Adana Cumhuriyet Başsavcılığı, polisin şikâyetiyle TİP'lilerin 28 Kasım 2021 tarihinde yaptığı basın açıklamasını suç olarak değerlendirip açıklamadan iki hafta sonra soruşturma açmıştı.
“Her yer kriz her yer yoksulluk” sloganı suç sayıldı
Soruşturmasını 2023 yılında tamamlayan savcılık, TİP’lilerin yaptığı basın açıklamasında yer alan, "Sarayda yaşayan bir avuç harami”, “çeteleşmiş mafya iktidarı”, “hırsıza hırsızsınız demek bu ülkede suç oldu”, “’Tüm servetim bu yüzüktür' diyen adamın şu anda inanılmaz bir servete sahip olması bizce hırsızlığın bir göstergesidir! Yine aynı adamın ‘eğer bir gün duyarsanız ki Tayyip Erdoğan zengin olmuş bilin ki haram yemiştir’ sözleri ise günümüz ile kıyaslandığında büyük bir suçun göstergesidir" ifadelerini iddianamede suçlama konusu yaptı.
İddianamede ayrıca, “Her yer kriz her yer yoksulluk”, “Hükümet istifa”, “Gün gelecek devran dönecek AKP halka hesap verecek”, “Bu halk hırsızlardan hesap soracak” sloganları da “Cumhurbaşkanına hakaret etmek” suçunun unsurları olarak değerlendirdi.
İddianamede basın metnini okuyan Hakan Çayan, slogan atan Berka Alıcı, Bülent Sunar, Gürcan Turşak, Hasan Basri Çiçek, Selya Alıcı ve Halil Kölecioğlu’nun, “Cumhurbaşkanına hakaret” suçunu düzenleyen Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 301'inci maddesi kapsamında cezalandırılmaları talep edildi.
“Ekonomik krize dikkat çektik”
Davanın bugün görülen ilk celsesine tutuksuz yargılanan atan Berka Alıcı, Bülent Sunar, Gürcan Turşak, Hasan Basri Çiçek ve Selya Alıcı ile savunma avukatları Ümit Büyükdağ, Ahmet Faruk Ulaş ve Özgür Çetinkaya katıldı.
Basın metnini okuduğu için yargılanan Çayan savunmasında, beş yıldan fazladır bir akaryakıt istasyonunda asgari ücretle çalıştığını ve ülkenin yüzde 70'i gibi geçinemediğini söyledi. Açıklamada ülkede derinleşen ekonomik krize dikkat çektiklerini belirten Çayan, “Milyonlarca insanın söylediği kelimeleri bir basın açıklamasında yüksek sesle söylemem burada dava konusu oluyor. Henüz anlamış değilim ve anlayacak da değilim. Zira dava için başvuru yapıldığında mahkeme tarafından geri iade edilen dosya, savcılık tarafından tekrar size gönderiliyor" dedi.
“Hakaret değil eleştiri hakkımı kullandım”
Savcının basın metnindeki ifadeleri suç olarak değerlendirmesini eleştiren Çayan, savunmasına şöyle devam etti:
"Ben politik eleştirimi yaptım, burada dediklerimden Cumhurbaşkanı olarak algılayanlar var ise bence onlara Cumhurbaşkanına hakaretten dava açılmalı. Basın açıklamasında yazan, ‘Tüm servetim bu yüzüktür, diyen adamın şu anda inanılmaz bir servete sahip olması bizce hırsızlığın göstergesidir, yine aynı adamın, bir gün duyarsanız ki Tayyip Erdoğan çok zengin olmuş, sözleri günümüzle kıyasladığında büyük bir suçun göstergesidir’ ifadeleri, bizzat kendi sözleridir. Bunların sonuna siyasi eleştiri koymak suç değildir. Burada hakaret değil eleştiri vardır ve bu eleştiri Cumhurbaşkanlığı makamına değildir. Sonuç olarak burada bize yöneltilen suçlar iftira, küfür, onur, şeref ve saygınlığı zedeleyici söz ve beyanlar olarak gösterilmiş, savaş kışkırtıcılığı, ayrımcılık, düşmanlık ve savaş yaratmaya yönelik hakaretler olarak önümüze bırakılmıştır. Ben Türkiye İşçi Partisi üyesiyim aynı zamanda insan hakları aktivistiyim. Eleştiri hakkımı kullandım, hükümete vatandaş olarak eleştiride bulundum. Burada yapılan suçlamaların hiçbirini kabul etmiyorum.”
“Biz Cumhurbaşkanını kastetmedik”
İddianamede suç sayılan sloganları attıkları için yargılanan Alıcı, Alıcı, Sunar, Turşak ve Çiçek tek tek söz alarak suçlamaları reddettiler. Sanıklar, “Sloganda hakaret yoktur, siyasi eleştiri vardır. Direk olarak Cumhurbaşkanlığı makamına eleştiri değildir, genel bir eleştiridir" diyerek beraatlarını istediler.
Turşak, “Sloganları atarken cumhurbaşkanlığı sıfatını ağzımıza almadık. Hırsızlar kelimesi ile kastettiğimiz sermaye patronlarıdır. Suç kastımız yoktur" dedi.
Sunar da “Cumhurbaşkanlığını kasteden hiçbir şey söylemedik. Hırsızlar kelimesi zaten çoğuldur ve Cumhurbaşkanına yönelik bir ifade değildir" diye konuştu.
“Cumhurbaşkanını kendi sözlerine sarf edildi”
Duruşmada savunma yapan avukatlardan Özgür Çetinkaya, “2021 yılında olan olayın şu dönemde dava konusu edilmesini iyi niyetli bulmuyoruz. Şu an TİP Adana İl Başkanı olan Hakan Çayan'ın okuduğu basın açıklamasında geçen, 'Tüm servetim bu yüzüktür diyen adamın su an inanılmaz bir servete sahip olması hırsızlığın göstergesidir' cümlesi zaten Cumhurbaşkanı’nın kendi söylemidir. Cumhurbaşkanının doğrudan hırsız olduğu söylenmemiştir. Hakaret suçunun maddi unsurları oluşmamıştır. Diğer cümleler hükümeti hedef alan eleştirilerdir” dedi.
“Eleştirmek anayasal bir haktır”
Avukat Ahmet Faruk Ulaş ise basın açıklamasının ifade hürriyeti kapsamında olduğuna işaret ederek, "Ülkedeki genel ekonomik durumu ve yönetimi eleştirmek anayasal bir haktır. İnsanlar basın açıklamalarını sadece övgü için yapmazlar. Eleştiride de bulunabilirler. Hırsızlardan hesap sormayacağım, diyen herhangi bir kurum var mıdır, bilemiyorum. Ancak, hırsızlardan hesap sormayacağım, diyen bir kurum varsa esasen bu suçtur” diye konuştu.
Son olarak savunma yapan avukat Ümit Büyükdağ, “Basın açıklaması metni okuyan müvekkil Türkiye İşçi Partisi il başkanıdır. Bu nedenle siyasi kimliktir. Siyasi kimliklerin başka siyasi kimliklere karşı sert eleştirileri olması olağandır” dedi.
Mahkeme, İstanbul 17 Asliye Ceza Mahkemesi'ne müzekkere yazılarak, duruşmaya katılmayan Kölecioğlu'nun ifadesinin alınmasına karar vererdi ve duruşmayı 16 Kasım 2023'e erteledi.