Hamburg'da düzenlenen Basın Özgürlüğü Haftası'nda, baskıcı ülkelerden kaçmak zorunda kalan gazetecilerin durumu masaya yatırıldı. MLSA ve Berlin'deki kardeş organizasyonu JAM da etkinliği takip etti
BARIŞ ALTINTAŞ / Hamburg
11 Eylül'de başlayan Hamburg'daki Basın Özgürlüğü Haftası, dünya genelinde ülkelerini terk etmiş olan birçok gazetecinin için bir buluşma noktası oldu. Etkinlik, medyanın çeşitli ülkelerde karşılaştığı zorlukları ve tehditleri gündeme getiriyor.
Hamburg’da düzenlenen bu haftanın açılış etkinliği, ilk gün Hamburg Rathaus'ta gerçekleşti. Novaya Gazeta Genel Yayın Yönetmeni Nobel Barış Ödülü dahibi Dmitry Muratov, Rusya'da hukukun üstünlüğünün erozyonunu anlattığı bir konuşma yaptı.
Muratov, Rusya’nın bir pastanın üzerine "barış" yazdığı için bireylerin hapse atıldığı bir noktada olduğunu anlatarak, “Rusya’da basın özgürlüğü artık yok” dedi.
Muratov'un konuşmasının ardından düzenlenen panelde ise Ukrainska Pravda Genel Yayın Yönetmeni Sevgil Musaieva, Ukrayna'da savaşın başlangıcında haberlere duyulan artan ihtiyaca değindi.
Cumhuriyet'in eski genel yayın yönetmeni Can Dündar, Türkiye'deki medya ortamını ele aldı. Gazetecilere karşı kullanılan gözdağı taktiklerini, onları terörist ya da yabancı ajan olarak etiketleme eğilimini ve bunun küresel olduğunu vurguladı. Ayrıca, medya kuruluşlarının hükümet yanlısı işadamlarına satılmasıyla, medyanın ele geçirilme sürecini anlattı. Gelinen noktada hükümetin yolsuzluğuna yönelik eleştirel haberlerin neredeyse ortadan kalktığına dikkat çekti.
Panelde konuşan Alman Die Zeit gazetesi Çin Muhabiri Xifan Yang, Çin'deki gazeteciliği fosillere benzeterek, birçok gazetecinin devlet sansürcüsü da dahil olmak üzere farklı iş alanlarına ve görevlerine geçmek zorunda kaldığını anlattı.
Afgan medyasından bir ses
Etkinliğin ikinci gününde ise Afganistanlı sürgün medya kurumu Amu TV'nin Genel Yayın Yönetmeni Latfullah Najafizadeh, yaşadığı deneyimleri paylaştı. Taliban'ın kadınlar ve gazetecilere yönelik baskısını detaylandıran gazeteci, Afganistan'da kalan gazetecilere destek olmanın önemini vurguladı.
Yine ikinci gerçekleşen başka bir sunumda ise Der Tagesspiegel'e freelance olarak haber yapan Ukraynalı gazeteci Valeria Semaniuk, Almanya'da Ukraynalı gazetecilerin karşılaştığı zorlukları tartıştı. Ukraynalı gazetecilere sınırlı destek olduğuna dikkat çekti.
Sürgündeki Rus ve Belaruslu gazeteciler
Belarus ve Rusya'dan sürgün gazetecilere yönelik bir sonraki panel daha fazla bilgi sağladı. Tamina Kutscher, savaş sonrası 86 Rus medya kuruluşunun sürgüne gitmesi ve her iki ülkede basın özgürlüğünün durumu hakkında bilgi verdi.
Novaya Gazeta Europe'tan Ekaterina Glikman, gazetecilerin gerçeğin uğruna yaptığı fedakarlıkları vurgulayarak kendi yolculuğunu paylaştı.
Etkinlikler, gazetecilerin hakları ve güvenliği için savunma amacıyla Körber-Stiftung ve ZEIT-Stiftung Ebelin ve Gerd Bucerius'un bir inisiyatifi olan beşinci Sürgün Medya Forumu'nun bir parçası olarak düzenlendi. Forumun bu seneki ayağı, gazetecilere yönelik zorluklara ışık tutmayı amaçlayan Londra merkezli Justice for Journalists kurumu ile ortaklaşa düzenlendi.