Anayasa Mahkemesi’nin Gezi Davası hükümlüsü, TİP Milletvekili Can Atalay’ın başvurusu üzerine verdiği ihlal kararını hukukçulara sorduk. Yanıt: Anayasaya göre yerel mahkemenin tek yapması gereken şey Atalay’ı derhal serbest bırakmak. Bu kararla birlikte Atalay’ın milletvekili olarak Parlamento’ya girip çalışmalara katılması gerekiyor.
SEMRA PELEK
Anayasa Mahkemesi (AYM), Gezi davası kapsamında aldığı 18 yıl hapis cezası kesinleşen Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay'ın bireysel başvurusunu görüştü. Mazeret bildiren bir üyenin toplantıya katılmadığı oturumda mahkeme, 5’e karşı 9 oyla Atalay’ın ‘seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı’ ile ‘kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı’nın ihlal edildiğine karar verdi.
Mahkeme, ‘ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için’ kararın bir örneğini yargılamayı yapan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne ve bilgi için TBMM'ye gönderecek.
Alınan ihlal kararı üzerine İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, dosyayı yeniden açıp Atalay'ın, “milletvekili seçilerek dokunulmazlık kazandığı" gerekçesiyle yargılamanın durmasına karar verecek. Mahkemenin Atalay'ı tahliye etmesi bekleniyor.
Daha sonra Yerel Mahkeme’nin, "yeniden yargılama ve infazın durdurulması" kararına dair hazırlanacak başkanlık tezkeresi, TBMM Genel Kurulu’nda okunacak. Böylece Atalay, TBMM’de yemin ederek milletvekilliği görevine başlayabilecek.
Veysel Ok: Hukuki
olan Atalay’ın aynı
gün tahliye olması
MLSA Eş Direktörü Veysel Ok, AYM’nin daha önce milletvekilleri tarafından yapılmış başvurulara dair aldığı kararlara uyumlu bir karar verdiğini söyledi ve “Bu karardan sonra yerel mahkemenin, anayasal açıdan zorunlu olarak tek yapacağı şey, karar ellerine ulaştığı anda Can Atalay’ı derhal serbest bırakmaktır” dedi. Ok, “Ancak geçmişte Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararına rağmen, tahliye edilmeyen kişiler de oldu” diyerek şunları söyledi:
“Örneğin gazeteci Şahin Alpay başvurusunu biz yapmıştık. Anayasa Mahkemesi kişi hürriyetinin ihlal edildiğine karar vermişti ancak, ilk kademe mahkemesi bu karara uymamıştı. Biz ikinci kez Anayasa Mahkemesi başvurusunu, Aynur Tuncay Yazgan ile birlikte yaptık ve alt mahkemelerin Anayasa Mahkemesi kararına uymalarını istedik. Anayasa Mahkemesi, hemen kararını verdi ve ‘alt mahkemelerin Anayasa Mahkemesi kararlarına uyma zorunluluğu olduğunu’ ifade etti. Alpay böylece tahliye edildi. Anayasa Mahkemesi’nin bugün aldığı kararla da Can Atalay, öyle veya böyle tahliye edilmek durumunda. Hukuki olan aynı gün tahliye edilmesi. Eğer bir kriz çıkarsa bu tahliye belki bir süre daha ertelenir. Ama Anayasa Mahkemesi’nin içtihatları çok belli, buna göre Atalay’ın serbest kalması gerek.”
“Mahkemenin özgürlüklerle ilgili karar vermiş olması sevindirici”
Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Osman Can ise AYM’nin Atalay kararını, “Öncelikle Anayasa Mahkemesi’nin bu zor zamanlarda bir duruş sergileyerek, özgürlüklerle ilgili karar vermiş olması tabii ki sevindirici bir durum” sözleriyle yorumladı. “Can Atalay’ın hukuki durumu aslında çok belirsiz değil” diyen Can, sözlerine şöyle devam etti:
“Bunlardan birincisi ‘kişi güvenliği ve özgürlüğü’, ikincisiyse ‘seçme ve seçilme hakkı’. Mahkeme iki farklı duruma ilişkin karar veriyor. Kişi özgürlüğü yönünden Anayasa Mahkemesi’nin kararı önemli. Atalay karar öncesinde ‘hükümlü’ statüsüne geçti. Mahkeme, artık ‘ben buraya bakmıyorum, ihlal kararı vermiyorum’ yaklaşımını daha önce Osman Kavala kararında sergilemişti. Bu açıdan bakıldığında Anayasa Mahkemesi aslında eski içtihatçından biraz daha pozitif bir noktaya doğru kaymış görünüyor.”
‘Seçme ve seçilme hakkı’ yönünden de AYM kararını değerlendiren Can, AYM’nin HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu ile CHP Milletvekili Enis Berberlioğlu hakkında verdiği kararlar ile bu süreçlerde Anayasa’nın 14. maddesi üzerinden yapılan tartışmayı hatırlattı. Can, şunları söyledi:
“Seçme hakkıyla ilgili olarak zaten başka bir şey beklemiyorduk. Atalay, milletvekili seçildiği andan itibaren yargılamasının durması gerekiyordu. Çünkü Atalay, milletvekili seçildiği andan itibaren ‘dokunulmazlık’ hakkını kazandı.
Bu da yargılamayı durduran, yargılamanın durdurulmasını zorunlu kılan bir yeni gelişmeydi. Eğer bunun gereğini yerine getirmiyorsanız, seçilmişlerin halkı temsil etme yetkisi ve hakkını engellemiş olursunuz.
Bu süreçte Yargıtay’ın ve ilk derece mahkemelerinin dayandırdığı görüş şuydu: Bu süreç Anayasa’nın 14. maddesi kapsamına girdiği için Atalay dokunulmazlıktan yararlanamaz, deniyordu. Anayasa Mahkemesi ise çok haklı olarak 14. maddedeki bu ifadenin, yasallık kriterini karşılamadığını, keyfiliğe imkân sağladığını, 14. maddede belirtilen hususların Ceza Kanunu’nda tanımlanmadığını, böyle bir durumda da politik tercihlere göre istenilen olgunun madde kapsamına alınıp istenmeyen olguların da kapsam dışına çıkarılmasının mümkün olduğunu belirtti. Gerçekten de böyle bir durum var.
Bu nedenle de 14. madde üzerinden devam ettirilen bir yargılamanın hukuku ihlal ettiğini söyledi Anayasa Mahkemesi. Ömer Faruk Gergerlioğlu kararında bunu dedi. Berberoğlu davasında da Anayasa Mahkemesi, seçilme hakkının ihlal edildiği tespitini yapmıştı. Parlamento da bu kişilerin yeniden milletvekilliği sürecini başlatmıştı.
Sonuçta bundan sapacak bir şey yok, durum oldukça net ve bu netlik çerçevesinde de Can Atalay’ın çok hızlı bir şekilde tahliye kararının verilmesi ve Can Atalay’ın milletvekili olarak Parlamento’ya girip çalışmalara katılması gerekiyor.”
Anayasa 14. madde ne diyor?
Yasama dokunulmazlığının temel çerçevesi, Anayasa'nın 83. maddesinde düzenleniyor. Buna göre, milletvekilleri TBMM'nin kararı olmadıkça gözaltına alınamıyor, sorguya çekilemiyor, tutuklanamıyor ve yargılanamıyor.
Ancak, bu madde yasama dokunulmazlığına bazı istisna ve sınırlamalar getiriyor. "Seçimden önce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla Anayasa’nın 14. maddesindeki durumlar" dokunulmazlık kapsamı dışında tutuluyor.
83. maddede atıf yapılan Anayasa’nın 14. maddesinde somut bir suç belirtilmiyor. Maddeyle, “Anayasa’da yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbirinin, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve lâik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamayacağı” düzenlemesi getiriliyor. Maddede, “Anayasa hükümlerinden hiçbirinin, devlete veya kişilere, Anayasa’yla tanınan temel hak ve hürriyetlerin yok edilmesini veya Anayasa’da belirtilenden daha geniş şekilde sınırlandırılmasını amaçlayan bir faaliyette bulunmayı mümkün kılacak şekilde yorumlanamayacağı” vurgulanıyor.
Ömer Faruk Gergerlioğlu kararı
AYM, milletvekilliği düşürülen eski HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun başvurusuna dair kararını 1 Temmuz 2021 tarihinde verdi. Oy birliğiyle aldığı kararda yüksek mahkeme, Gergerlioğlu'nun ‘seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı’ ile ‘kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı’nın ihlal edildiğine hükmetti. Mahkeme, Gergerlioğlu hakkında ilk kararı veren Kocaeli Ağır Ceza Mahkemesi'ne de ivedi yazı göndererek, HDP'li siyasetçinin tahliyesini istedi.
Anayasa Mahkemesi gerekçeli kararında milletvekili dokunulmazlığının istisnaları için atıf yapılan Anayasa’nın 14. Maddesine ilişkin de yorum yaptı. Yüksek mahkeme, Anayasa’nın 14. maddesindeki durumların hangi suçlara tekabül ettiğinin Meclis tarafından belirlenmediğine dikkat çekti. Yasa dokunulmazlığı kapsamında bırakılan bu suçların, yargı organları kararlarıyla “anlamlı bir şekilde belirlenemeyeceği” ifade edildi.
Gerekçeli kararda, 14. maddeye ilişkin, “Meclis uygulaması ve geleneği göz önünde bulundurulduğunda bir milletvekili olan başvurucunun görev süresi esnasında, üstelik ifade özgürlüğüne müdahale edecek şekilde -milletvekili seçilmeden önce soruşturmasına başlanmış olsa bile- yasama dokunulmazlığının bulunmadığının yargı makamlarınca tespit edilebileceğini makul bir şekilde öngörmesi beklenemez” yorumu yapıldı.
Enis Berberoğlu Kararı
Enis Berberoğlu, 13 Şubat 2018'de, MİT TIR'larıyla ilgili görüntüleri Cumhuriyet gazetesine verdiği iddiasıyla yargılandığı davada 5 yıl 10 ay hapis cezası aldı. Berberoğlu'nun milletvekilliği 4 Haziran 2020'de düşürüldü. AYM, Berberoğlu'nun başvurusu üzerine, 17 Eylül 2020'de hak ihlali ve yeniden yargılama kararı aldı. Bu karar uygulanmadı, yeniden bireysel başvuru yapan Berberoğlu için AYM 21 Ocak'ta tekrar hak ihlali kararı verdi. Berberoğlu, ihlal kararının yerine getirilmemesi nedeniyle mahkemeye yaptığı başvuruda, "seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı" ile "kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının" ihlal edildiğini belirtmişti.
AYM’nin yeniden verdiği ihlal kararının bir örneği, ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Yerel mahkeme, 8 Şubat 2021'de, Berberoğlu hakkında, "yeniden yargılama talebinin kabulü ve infazın durdurulmasına" karar verdi. Enis Berberoğlu hakkında verilen, "yeniden yargılama ve infazın durdurulması" kararıyla ilgili başkanlık tezkeresi, 11 Şubat'ta TBMM Genel Kurulu’nda okundu ve Berberoğlu milletvekilliği vasfını yeniden kazandı.
Şahin Alpay Kararı
668 Sayılı KHK ile kapatılan Zaman Gazetesi’nin eski yazarları Şahin Alpay, Zaman gazetesi davasında “darbe girişimi” ve “örgüt üyeliği” suçlamasıyla yargılanıyordu. Alpay, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından 27 Temmuz 2016'daki ilk gözaltı dalgasında gözaltına alınıp tutuklanmıştı.
AYM, Alpay ve diğer bir tutuklu gazeteci olan Mehmet Altan hakkında hak ihlali kararı verdi ve tahliyelerine hükmetti. Ancak, yerel mahkeme bu kararı uygulamadı. Alpay'ın avukatları ikinci bir başvuruda bulundu. Alpay hakkında AYM'nin ikinci ihlal kararı, 16 Mart 2018’de çıktı; İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi de aynı gün ev hapsi şartıyla tahliye kararı verdi.