İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Başkanı Avukat Öztürk Türkdoğan’ın “terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla yargılandığı davanın ilk duruşması 22 Şubat’ta Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Mahkeme, Türkdoğan hakkındaki yurt dışına çıkış yasağının devamına karar vererek davayı 19 Nisan saat 14:00’e erteledi.Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın ilk duruşmasına çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisi ve milletvekilleri katıldı. Dava öncesinde adliye önünde yapılan açıklamada, Türkdoğan’ı hedef alan bu iddianamelerin, insan hakları savunucularının susturulması ve sindirilmesi yoluyla işkencenin, ayrımcılığın, şiddetin, hukuksuzluğun ve cezasızlığın meşru sayılarak üstünün örtülmesi için hazırlanan iddianameler olduğu belirtildi. Açıklamada Türkdoğan hakkında hazırlanan iddianamenin aynı zamanda Türkiye’de insan hak ve özgürlüklerini savunan tüm hak savunucularına ve bağımsız sivil toplum örgütlerine de yönelik bir tehdit olduğuna da vurgu yapıldı.
Türkdoğan: İnsan hakları savunuculuğu kriminalize edilmeye çalışılıyor
Kimlik tespitlerinin ardından başlayan duruşmada hak savunucusu Öztürk Türkdoğan savunmasını yaptı: “İddianame beni şaşırttı açıkçası. Soruşturmanın başlangıcıyla davanın seyri ayrı ayrı ve hukuka aykırı işledi. İlerleyen aşamalarda hakkımda bir şey bulunmayınca açık kaynak araştırması yapılmış ve ANF'deki bir demecimden örgüt üyesi şüphesi hissedilmiş… Avukatlık mesleğim ve dernek faaliyetlerim kapsamında kullandığım bilgisayarıma el konuldu. Bilgisayarımdaki fotoğraflarımdan bir seçme yapılmış ve yine de somut olarak suçlanabileceğim bir ‘delil’ bulunamamış… Telefon görüşmelerimden, müvekkillerim, hukuki destek talep edenler ve gazetelere verdiğim demeçler alınmış, soruşturma dosyasına eklemlenmiş. İnsan hakları savunuculuğuyla ilgili bir bilgilendirme yapmak isterim... TMK'daki belirsizlik kullanılarak insan hakları savunuculuğu kriminalize edilmeye çalışılıyor. “Türkdoğan savunmasına eş başkanı olduğu İHD'ye yönelik soruşturma ve davaları anlatarak devam ediyor: "İHD'ye yönelik soruşturma, dava kıskacı güvenlikçi politikaların sonucudur. Sadece ben değil, Eş Başkanı Eren Keskin hakkında da onlarca soruşturma, dava açılmış durumda.. İnsan hakları alanında faaliyet gösterdik, göstermeye devam edeceğiz. Türkiye'de vuku bulan onlarca gelişmeye bizzat tanıklık ettik, ara bulucu olmaya, uzlaştırmaya çalıştık. Muş- Varto hakkında hazırladığımız rapor iktidarı, özellikle de genelkurmayı rahatsız etti ... 90'lı yıllarda da İHD vardı. O zaman da benzer şeyler yaşandı. Askeri çevreler o zaman da "andıç" yayınladı ve baskıları arttırdı. Akın Birdal o süreçte silahlı saldırıya uğradı. Biz çalışmalarımızı sürdürdük, sürdürmeye de devam edeceğiz... Dernek hakkında onlarca inceleme, dernek çalışanları hakkında da onlarca soruşturma yapıldı. Hiçbirinden de ceza, mahkumiyet çıkarılamadı. 2019'daki soruştumalardan aklanmamız belli ki birilerini rahatsız etmiş. Dernekle ilgili bir şey yapamadık, başkanı hakkında bir şeyler yapalım diyorlar. Bunun hukuki bir gerekçesi yok. Siyasi saikler ve bu saiklere yargıyı alet etmeye çalışma var.
‘İçişleri Bakanı bu davaya şahsen dahildir’
Savunmasına İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun İHD’nin Gare operasyonu hakkındaki açıklamaları sonrası derneği hedef gösterdiğini hatırlatarak devam eden Türkdoğan, “İnsan hakları çalışmalarını sabote etmeye, dernek ve kurumları da pasifize etmeye çalışıyorlar. İçişleri Bakanı, TBMM kürsüsünden 'canı çıkası dernek' diye bizi hedef gösterdi. Bana açılan bu davada İçişleri Bakanı'nın şahsen dahli olduğunu düşünüyorum. Böyle bir iddianamenin asla hazırlanmaması gerekirdi. Sizin de iddianameyi kabul etmemeniz gerekirdi. CPT Türkiye'ye her geldiğinde bizimle görüşmektedir. Her defasında da İmralı Cezaevi ve Abdullah Öcalan'ın durumu gündeme geliyor. Onlara anlattıklarımızı Adalet Bakanlığına da anlatıyoruz. İmralı Cezaevinin kurulması baştan beri hukuka aykırıydı, şimdi de öyle. İmralı Cezaeviyle ilgili aynı şeyleri seneler önce de beyan ettik, şimdi de söylüyoruz. Bu açıklamalardan örgüte üyelik suçlaması yapmak açıkçası saçmalık. TMK'nın insan hakları savunucularına karşı kullanılmasını raporluyoruz. Adalet Bakanlığ ile de bu konuda birçok görüşmelerimizi oldu. Ancak bu durum halen devam ettiriliyor. Bizim için barış, bir insan hakkıdır ve bu hakkı savunuyoruz. Barış hakkı için çalışmalarımız hep devam edecek. İnsan hakları savunucularının hem burada hem de dünyada yanımızda olduklarını, bu süreci de atlatacağımızı biliyorum” ifadelerini kullandı.
Mahkeme Başkanı: Yalnızca üç tane avukat dinleyeceğim
Mahkeme başkanının kendisi hakkındaki tapeleri sorması üzerine Türkdoğan: Müvekkillerimdirler, sivil insanlarla yaptığım görüşmeler onlar. Hepsini de hatırlıyorum, o insanları biliyorum. Suç teşkil edebilecek hiçbir husus yoktur o görüşmelerde” şeklinde cevap verdi.Türkdoğan’ın savunmasının ardından mahkeme başkanı, sadece üç avukatın beyanını alacağını söyledi. Bunun üzerine müdafi avukatlar itiraz etti fakat avukatların itirazı reddedildi.
Av. Eren Keskin: Biz insan hakları savunucularıyız ve mağdur seçmeyiz
Avukat beyanları ile devam eden duruşmada İHD Eş Genel Başkanı, Avukat Eren Keskin de savunma yaptı: “Biz avukatlar olarak hiçbir zaman kendimizi bu kadar savunmasız hissettiğimiz bir süreç hatırlamıyorum. Biz bu davaya hazırlanarak geldik ve bizi yok sayıyorsunuz. Bu gün verdiğiniz bu karar savunma hakkını açık ihlalidir. İçişleri Bakanlığı, ‘biz yapalım yargı arkadan gelir’ sözleri her şeyi net özetliyor. Uluslararası sözleşmelere Türkiye imza atmış ve bütün uluslararası sözleşmeleri ihlal ediyor. Biz bu yargılamada insan hakları savunucusunun silahlı örgüte mensup olmadığını anlatmaya çalışıyoruz. Devlet aklı sürekli değişiyor. Bizden de ona ayak uydurmamızı, değişmemizi bekliyorlar. Biz insan hakları savunucusuyuz, değişemeyiz. Tayyip Erdoğan cezaevine girdiğinde de açıklama yapmıştık. Cezaevi önünde açıklama yaptık. Çünkü biz mağdur seçmeyiz. Fethullah Gülen iktidar ortağıyken de biz yargılanıyorduk. Bizi yargılıyorlardı. Ama şimdi onlar yargılanıyor. Onlara işkence yapıldığı iddiası olunca onları da araştırıyor, işkenceyi sonlandırmaya çalışıyoruz. Çünkü biz mağdur seçemeyiz. Bir insanın, insan hakkı ihlal ediliyorsa, o hususu, o hakkı savunmak bizim görevimiz ve sorumluluğumuzdur. Bu davada yargılanan, insan hakları savunucularıdır.”Avukat Cihan Aydın ise emsal kararlardan bahsederek davanın reddini ve Türkdoğan'ın beraatini talep etti.İddianamenin iade edilmesi gerektiğini belirten Avukat Kerem Altıparmak, “İddianamenin kabul edilmesi müvekkilimizin haklarının ihlal edilmesidir. Hazırlanan iddianame usulsüzdür, müvekkilimizin derhal beraatine karar vermeniz gerekiyor. İddianame hazırlanırken kopyala-yapıştır şeklinde hazırlanmış” diye konuştu.Savunmaların ardından ara vermeden kararını açıklayan mahkeme, savcının talebi doğrultusunda Türkdoğan hakkındaki yurt dışına çıkış yasağının devamına karar vererek davayı erteledi.
Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.