Boğaziçi Üniversitesi ile öğrencileri ile dayanışmak için yapılmak istenen basın açıklamasında darp edilerek gözaltına alınan altı hak savunucusunun “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet etmek”, “hakaret” ve “görevi yaptırmamak için direnmek” suçlamalarıyla yargılandıkları davanın ilk duruşması İzmir 49. Asliye Ceza Mahkemesinde görüldü.
İzmir Barosu Başkanı Özkan Yücel’in de katıldığı duruşma, salon küçüklüğü nedeniyle 3. Ağır Ceza Mahkemesi salonunda görüldü. ceza mahkemesinin salonunda yapıldı.
Savunmalar başlamadan söz alan sanık avukatları, yapılmak istenen açıklamanın polis engellemesi nedeniyle yapılamadığına dikkat çekerek sanıklara yöneltilen “kanuna aykırı yürüyüş” suçlamasının unsurlarının oluşmadığını söyledi. Avukatlar, tüm sanıklar hakkında savunmaları alınmadan derhal beraat kararı verilmesini talep etti. Bu talebi kabul etmeyen mahkeme başkanı, kimlik tespitlerinin ardından duruşmaya devam etti.
Bir sanık dışında tüm sanıkların hazır bulunduğu duruşmada hak savunucularının müdafiisi yaklaşık 30 avukat da salonda yer aldı. Şikayetçi yedi polis memurunda dördü de duruşma salonunda hazır bulundu. Sanık avukatlarının polis memurlarının amirlerinin salonda yer almasının, memurlar üzerinde baskı oluşturacağı gerekçesiyle amirlerin dışarı çıkarılması talebi mahkeme tarafından kabul edilmedi.
Sanık avukatları, kolluk kuvvetleri tarafından hazırlanan ve dosyada yer alan videoların hukuka aykırı hazırlandığını belirterek, mahkeme başkanının görüntülerle ilgili soru sormamasını talep etti. Hakim avukatların bu talebini de reddetti.
Duruşmada ilk savunmayı sanık İ. T. yaptı ve olay günü maruz bırakıldığı işkenceyi anlattı. Yaralarının raporlarla tespit edildiğini söyleyen İ. T., beraatini istedi. Mahkeme başkanının dosyada yer alan videodaki görüntüler hakkında sorduğu sorulara ise “Hukuka aykırı olduğu için cevaplamayacağım” şeklinde cevap veren sanığa “sen” diye hitap etmesi üzerine savunma avukatları itiraz etti.
Hak savunucularından Aytül Uçar da olay yerine Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) gözlemcisi olarak katıldığını, polisin uyarı yapmadan saldırdığını ve kendisine de ters kelepçe yapıldığını ve işkenceye maruz kaldığını söyledi. Salonda bulunan Güvenlik Şube amirinin kendisine işkence yaptığını söyleyen Uçar’ın avukatı Nergiz Tuba Aslan, amirin kimliğinin tespit edilmesi için talepte bulundu. Duruşma savcısı, “salonda bir suç işlenmediğinden” talebin reddedilmesini istedi. Mahkeme, Av. Aslan’ın bu talebini reddetti.
Daha sonra sırasıyla söz alan diğer sanıklar da kendilerine dağılmaları yönünde herhangi bir ikaz yapılmadığını ve işkenceye maruz kaldıklarını anlattı ve suçlamaları reddederek beraat talebinde bulundular.
Daha sonra söz alan İzmir Barosu Başkanı Özkan Yücel, “Türkan Saylan Kültür Merkezi önü, aynı zamanda eylem yeridir. Olaydan iki gün önce de iki gün sonra da eylem yaptık hiçbir şey olmadı. Kolluğun canı istediğinde açıklamayı engellediği bir ülke hukuk ülkesi olamaz. İfade özgürlüğü ihlal edilmiştir, bu dava keşke bunun için açılmış olsaydı” dedi.
Müşteki memurlar ise ifadelerinde olay günü darp edildiklerini ve kendilerine küfürler edildiğini ileri sürerek sanıklar E. A. ve İ. Ç. hakkında şikayetçi olduklarını söylediler. Müşteki memurlardan M. U. Y ise uyarı yapılmasına rağmen kitlenin dağılmadığını, bu esnada çıkan arbedede yere düştüğünü ancak kimin tarafından düşürüldüğünü tespit edemediği için şikayetini geri çektiğini söyledi.
Müşteki memurlarının ifadelerinden ardından söz alan Avukat Nergiz Tuba Aslan, “Müşteki memurlar, gerçek dışı beyanlarda bulunmuşlardır. Uyarı yapılmadığı görüntülerde mevcuttur. Kolluğun hazırladığı videolar, gözaltında yaşatılan işkenceyi saklamaktadır. Maddi gerçeğin ortaya çıkması için topladığımız ve dosyaya bir sonraki celsede sunacağımız videolarda işlenen suçlar tespit edilmiştir. Ayrıca Emniyet Müdürlüğüne gözaltı aracının görüntülerinin istenmesi için talepte bulunmanızı istiyoruz. Dosyaya dair çok sayıda tanığımız var, onların da celse arasında dinlenmesini talep ediyoruz” dedi.
Mahkeme, müşteki polislerin katılma talebinin, sanık avukatlarının tanık dinlenmesi talebinin kabul edilmesine ve gözaltı aracında kamera olup olmadığının tespit edilmesi için İzmir Emniyet Müdürlüğüne müzekkere yazılmasına karar vererek davayı 24 Haziran'a erteledi.
Ne olmuştu?
İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri’nin 3 Şubat 2021 tarihinde Boğaziçi Üniversitesi direnişine destek açıklamasına yapılan polis saldırısında gözaltına alınan altı insan hakları savunucusu hakkında “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet etmek”, “hakaret” ve “görevi yaptırmamak için direnmek” suçlamalarıyla dava açılmıştı.
İddianamede hak savunucularına yöneltilen suçlamaya gösterilen deliller arasında davada müşteki sıfatı ile yer alan sekiz polisin ifadeleri de bulunuyor. Müşteki polisler, polisin orantısız şiddeti dolayısıyla tepki çeken müdahale sırasında sanıkların kendilerini “darp ettiklerini” ve “yaralandıklarını” iddia ediyor. Bazı müşteki polisler iddianameye dahil edilen ifadelerinde bazı sanıklardan “Daha önceden tanıdığım …” şeklinde bahsediyor. Bu davada yargılanan üç hak savunucusu aynı eylem dolayısıyla “cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla ve yine polis ifadeleri ile bir başka davada daha yargılanıyor.
*Bu işin hakları, Atıf-Gayriticari (CC BY-NC) Lisans ile kısmen saklıdır. Bu iş, MLSA’ya atıf yapmak şartı ile ve ticari olmayan amaçlar ile kullanılıp dağıtılabilir.
Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.