Duruşma Haberleri

Kızılay’ı protesto eden TİP’liler hakim karşısında: Hatay yardım beklerken işkenceyle gözaltına alındık

Kızılay’ı protesto eden TİP’liler hakim karşısında: Hatay yardım beklerken işkenceyle gözaltına alındık

EYLEM SONBAHAR 

Kızılay’ın çadırları satmasını protesto ettikleri için TİP üye ve yöneticilerine açılan davada savunma yapan partililer, işkenceyle gözaltına alındıklarını anlattı. Savunmalar, “Eylem yapmak değil, çadır satmak suçtur”, “Burada yargılanması gereken biz değiliz; Kızılay Başkanı Kerem Kınık ve onun yönetimidir” ile “Hatay’ın beklediği acil ihtiyaçlar sırf polisin keyfi tavrı nedeniyle gecikti” şeklindeydi.

Depremin ardından stokta beklettiği çadırları para karşılığında sattığı ortaya çıkan Kızılay’ı protesto ettikleri gerekçesiyle Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) 87 üye ve yöneticisi hakkında, “Toplantı ve gösteri yürüyüşü kanununa muhalefet” suçlamasıyla açılan davanın ilk celsesi, depremin yıldönümü olan 6 Şubat’ın hemen ertesinde, depremden etkilenen şehirlerde ölenlerin anıldığı toplantılar düzenlenirken, 7 Şubat’ta yapıldı. 

İstanbul Anadolu 44. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen dava, salonun küçük olması nedeniyle adliyede bulunan konferans salonunda yapıldı. Duruşmayı Türkiye İşçi Partisi (TİP) Sözcüsü ve İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil, TİP Genel Başkan Yardımcısı Doğan Ergün de izledi. 

"Yargılanması gereken Kızılay Başkanı ve yönetimidir" 

İlk olarak savunmasına başlayan TİP Gençlik Sekreteri ve Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Üyesi Aleyna Arzum Yalçın, "6 Şubat depreminin üzerinden bir yıl geçti. Dün Türkiye’nin dört bir yanında kaybettiklerimizi, yitirdiklerimizi andık. Bugün ise buradayız. Deprem felaketinin birinci yılında Kızılay’ın halktan topladığı paralarla ürettiği ve bölgeye doğrudan göndermesi gereken çadırları para karşılığı depremzedelere satmasını kabul etmediğimiz için yargılanıyoruz. Baştan söyleyelim burada yargılanması gereken biz değiliz; Kızılay Başkanı Kerem Kınık ve onun yönetimidir" diye konuştu. 

"Bugün burada hırsızlıktan, dolandırıcılıktan, zimmetimize para geçirmekten, binlerce insanın canına mal olmaktan yargılanmıyoruz. Yargılanması gerekenleri ifşa ettiğimiz için, protesto ettiğimiz için yargılanıyoruz" sözleriyle savunma yapan TİP MYK Üyesi Can Soyer, işkence ile gözaltına alındıklarını belirtti. 

"Hatay'a ulaşması gereken malzemeler gözaltına alındığımız için gecikti" 

Soyer, "Saatlerce polis otobüsünde bekletildikten sonra sabaha karşı da hiçbir şey olmamış gibi salıverildik. Biz bir şey kaybetmedik ama o gece Hatay’a ulaşması gereken yardım tırı yüklenemedi ve Hatay’ın beklediği acil ihtiyaçlar sırf polisin keyfi tavrı nedeniyle gecikti. Bunun vebalini biz değil, ama o gözaltı emrini veren polis amirleri, eminim ki, ömürleri boyu taşıyacaklar" dedi. 

TİP İstanbul İl Başkanı ve Parti Meclisi Üyesi Cengiz Yeter de deprem bölgesindeki insanlara çadır, konteyner, gıda giyecek, ilaç gibi ihtiyaç maddelerini ulaştırmaya çalıştıklarını ifade ederek, "Bizi bugün yargılamak isteyen iktidar, o anlarda ne yaptı? Hatay’da camilerden sala okuttu!" dedi. 

Polislerin herhangi bir uyarı yapmadan gözaltına almaya çalıştığını belirten Cengiz'in ardından da TİP MYK üyesi Oya Sönmez savunmasına başladı. Sönmez, "Eylem yapmak değil, çadır satmak suçtur. Bu duruşmanın deprem felaketinin yıldönümünden bir gün sonrasına verilmesi yaşadığımız büyük felaketin ne yazık ki anlaşılmadığını ve resmen alay edildiğini gösteriyor" diye konuştu.

Hakim de "Öncelikle duruşma gününün bugüne verilmesinin nedeni vatandaşımızla alay etmek değildir. Kasıtlı yapıldığından da değil. 800 tane dosyamız var, ona göre belirledik" dedi. 

Diğer sanıklar da Kadıköy Kaymakamlığı'nın yasaklama kararından haberleri olmadığını, polisin herhangi bir uyarı yapmadığını ve işkence ile gözaltına alındıklarını söylediler. 

 

"Tek bir sorumlu yargılanmadı, çatır satılmasın, diyenler yargılanıyor" 

Ara verilen duruşma avukat savunmalarına geçilmesiyle yeniden başladı. Depremin üzerinden geçen bir yılda hiçbir sorumlunun yargılanmadığını belirten avukat Özgür Urfa, "Çadır satarak suç işleyenler değil, çadır satılmasın, diyenlerin yargılandığını görüyoruz. Gerçekler gizlenmeye çalışılıyor. Tek bir kamu görevlisi yargılanmadı, yargılanan müteahhit sayısı da 100 civarında. Çadır satılmasın diyen sanık sayısı ise 87. İşte Türkiye’de adaletin özeti bu" dedi. 

Avukat Zübeyde Arslan ise şöyle konuştu: "Burada bulunan tüm sanıklar basın açıklaması yapılacak yere indikleri anda etrafları sarıldı ve birkaç kere polis çemberine alındılar. Bu çember içerisinden çıkarılmadılar. Avukatlar avukatlık görevlerini ifa ettiklerini söylemelerine rağmen polis çemberinden çıkamayıp gözaltına alındılar. İddianamede sanıkların dağılmamakta ısrar ettikleri iddia edilmiş ama hangi delille ve hangi gerekçeyle yazıldığı belli değil. Özetle, kanuna aykırı bir toplantı ve madde 32/1’in oluşabilmesi için gereken suçun kanuni unsurları mevcut degildir."

Altı saat süren duruşmada mahkeme, avukatların derhal beraat kararı verilmesi yönündeki taleplerini reddetti. Bilirkişi raporunun dönüşünün beklenilmesi için duruşma 11 Eylül  2024 günü, saat 10.30'a ertelendi.

Image

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.