ZERRİN SARGUT
Madımak Katliamı’na ilişkin firari üç sanığın yargılandığı davanın 30 yıllık zamanaşımı gerekçe gösterilerek düşürülmesi, dosyadaki eksiklikleri yeniden gündeme getirdi. Madımak Oteli’nde yaşamını yitiren Gülsüm Karababa’nın ailesinin avukatı olan Piroğlu, taleplerine rağmen mahkemenin başta dönemin başbakanı Çiller, MİT Müsteşarı Köksal, Sivas Belediye Başkanı Karamollaoğlu, Emniyet Genel Müdürü Ağar’ı dinlemediğini belirtti ve davayı AİHM’ne taşıyacaklarını söyledi.
Sivas Madımak Oteli'nde, 2 Temmuz 1993'te, 35 kişinin yanarak hayatını kaybettiği katliama ilişkin son dava, 14 Eylül’de, Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Firari sanıklar Murat Sonkur, Eren Ceylan ve Murat Karataş'ın yargılandığı davada mahkeme, savcının 30 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle davanın düşürülmesini talebine uydu.
Dava dosyasının mahkeme tarafından kapatılması, hem ‘insanlık suçlarında zamanaşımı süresi’ni yeniden başlatırken, dosyadaki eksiklikler ve süregelen siyasi tutum tekrar gündeme getirildi. Davanın düşürülmesini hukuksuzluk olarak değerlendiren Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Ankara Şube Başkanı Mustafa Karabudak, Madımak Katliamı’yla sadece Alevilerin değil, özgürlük ve eşit yurttaşlık isteyen herkesin hedef alındığını söyledi. Karabudak, 30 yıldır katiller adil olarak yargılanmadı. Devlet katliamı planlayanları, uygulayanları adil bir yargı önünde hesap vermeden, dava zaman aşımına uğratılarak kapatıldı” dedi.
Katliamın ilk gününden beri sürecin yanlış yürütüldüğünü belirten Karabudak, davanın zamana yayılmasıyla cezasızlığının önünün açıldığını belirtti: “2012 yılında ana davanın kapatmasından sonra dava uluslararası mahkemeye taşınmadı. 15 Temmuz’dan sonra AKP-MHP iktidarının her alanda tahakküm kurmasıyla sistem, hukuku işlevsiz hale getirmiş, adeta emir komuta zinciri oluşturmuştur. Siyasal iktidarın kararı, hukukun kararı olmuş. Tüm hak arama mücadelesinde KHK'larda, kadına, inançlara yönelik kararlarda iktidarın niyetine göre çıkartılmıştır. Davamızı AİHM'e taşıyacağız, davamız divana kalmayacak.”
“Bu dava o kadar basit bir dava değil”
Ateşe verilen Madımak Oteli’nde yaşamını yitiren Gülsüm Karababa’nın ailesinin avukatı Çoşkun Özgür Piroğlu, Madımak Katliamı'nın insanlığa karşı işlenmiş bir suç olduğunu söyleyerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Daha önce Çorum, Maraş, Dersim, Koçgiri ve diğerlerinde olduğu gibi bu katliam da bir soykırım suçudur. Türkiye'deki bütün ezilenler bugün bir araya gelmiş olsaydı, mahkeme bu kararı verebilir miydi? Bu, ‘İslamcıların, şeriatçıların Cumhuriyet’e karşı ayaklanması’ diyerek geçiştirilecek bir katliam değil. Bu kadar basit değil. Madımak Katliamı duruşmalarında, dönemin Başbakanı Tansu Çiller, dönemin Refah Partisi’nden Sivas Belediye Başkanı Temel Karamollaoğlu'nun çağrılıp dinlenilmesini istedim. Mehmet Ağar, bu katliamdan birkaç gün sonra Emniyet Genel Müdürü yapıldı. Dönemin MİT Müsteşarı Sönmez Köksal dinlenilmesini talep ettim, fakat taleplerimiz mahkeme tarafından sürekli reddedildi.”
Piroğlu, firarı sanıklarının hiçbirinin "terör listesinde arananlar" arasında yer almadığını belirterek, “Tek başımıza ciddi bir mücadele verdik. Bu davada ne kadar yalnız kalsak da vazgeçmeyeceğiz. Dosya, Yargıtay'a gidecek. Davamızı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne ve Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne taşıyacağız” diye konuştu.
Ne olmuştu?
Pir Sultan Abdal Şenliklerine katılmak üzere, 2 Temmuz 1993'te Temmuz'da aralarında Aziz Nesin’in de bulunduğu onlarca yazar, şair ve sanatçı Sivas'ta bir araya geldi. Bu arada kentin çeşitli bölgelerinden toplanan binlerce kişi, kente şenlik için gelenleri "dinsizlik" ile suçlayarak, şenliğe katılacak sanatçı ve aydınların konakladığı Madımak Oteli’ne yürüdü. Kitle önce taşladıkları oteli daha sonra ateşe verdi. Televizyonlarda canlı olarak yayımlanan katliamda saatlerce kitleye müdahale edilmedi, otelde konaklayanlar alevlerin arasında kaldı.
Aralarında yazar Aziz Nesin ve sanatçı Arif Sağ’ın da bulunduğu 51 kişi, güçlükle otelden çıkarıldı. Yaralanan Aziz Nesin’e yönelik linç girişimi son anda engellendi. Ancak, aralarında halk ozanları Muhlis Akarsu, Nesimi Çimen ve Hasret Gültekin, şairler Metin Altıok ve Behçet Aysan, Uğur Kaynar, yazar Asım Bezirci, karikatürist Asaf Koçak’ın da yer aldığı 35 kişi otelde yaşamını yitirdi.
Katliamdan bir gün sonra 33 kişi gözaltına alındı, bu sayı daha sonra 190'a çıktı. Gözaltına alınanların 124'ü hakkında, "laik anayasal düzeni değiştirip din devleti kurmaya kalkışma" iddiasıyla açılan davanın ilk duruşması, Ankara 1 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde, 21 Ekim 1993 günü yapıldı. Davada ilk karar, 26 Aralık 1994’te verildi: 22 sanık hakkında on beşer yıl, 3 sanık hakkında onar yıl, 54 sanık hakkında üçer yıl, 6 sanık hakkında ikişer yıl hapis cezası, 37 sanık hakkındaysa beraat kararı verildi.
Kararı, "taraflı, hukuka ve adalete aykırı" olarak niteleyen müdahil avukatları temyize gitti. Mahkeme kararını bozan Yargıtay 9. Ceza Dairesi, katliamın "Cumhuriyete, laikliğe ve demokrasiye yönelik olduğunu" belirtti. Ankara 1 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde yeniden görülen yargılama sonunda, 28 Kasım 1997'de açıklanan ikinci kararda, 33 sanık idama ve 14 sanıksa 15 yıla kadar değişen hapis cezasına mahkûm edildi.
Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 24 Aralık 1998'de hapis cezalarını onadı ancak verilen idam cezalarını, “usul noksanlıkları” nedeniyle bozdu. Şubat 1999 üçüncü kez başlayan yeniden yargılama sonucunda DMG, 16 Haziran 2000'de 33 sanığı yeniden idam cezasına çarptırdı. 2002 yılında AB uyum yasaları çerçevesinde idam cezasının yürürlükten kaldırılmasıyla, sanıklar hakkındaki hüküm ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çevrildi
Olayın kilit ismi olarak nitelendirilen, dönemin Refah Partili Belediye Meclis üyesi Cafer Erçakmak ile 8 sanık tahliyelerinin ardından kaçtılar. Firari beş sanık yönünden dava 13 Mart 2012 tarihinde zaman aşımından düşürüldü; 3 sanık hakkında dosya açık kalmaya devam etti.
Bu arada 18 yıldır “aranan” Cafer Erçakmak, 2011 yılında Sivas'ta öldü. Erçakmak’ın, yurtdışında olduğu sanılıyordu. Sanıklardan İhsan Çakmak’ın da firari olarak arandığı yıllarda evlendiği, askerlik yaptığı, ehliyet aldığı ve çocuğunu nüfusuna kaydettirdiği belirlendi. Bir diğer firari sanık Yılmaz Bağ’ın ise katliamdan sadece iki hafta sonra, Kangal ilçesinde düğün yaparak evlendiği tespit edildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, af yetkisini ikinci kez 6 Eylül 2023’te kullanarak katliamın asli faillerinden olan, ağırlaştırılmış müebbet hapis hükümlüsü Hayrettin Gül'ün kalan cezasını kaldırdı.
Davanın firari üç sanığı yönünden son duruşma zamanaşımı gündemiyle 14 Eylül'de, Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Duruşmada savcı esasa ilişkin görüşünde, “30 yıl olan olağanüstü zamanaşımı süresinin, 2 Temmuz 2023’te dolduğunu” söyleyerek firari sanıklar Murat Sonkur, Eren Ceylan ve Murat Karataş yönünden süren davanın düşmesini istedi. Avukatların Madımak Katliamı’nın insanlığa karşı işlenmiş bir suç olduğunun kabul edilerek yargılamanın devam etmesi talebine karşın, mahkeme heyeti zamanaşımı nedeniyle davayı düşürdü.