DENİZ TEKİN
Gazeteci Beritan Canözer’e daha önce yargılanıp beraat ettiği “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla açılan ikinci davayı mahkeme, ‘mükerrer yargılama’ yapıldığı gerekçesiyle reddetti. Canözer, ikinci celsede reddedilen bu dava kapsamında 58 gün cezaevinde tutuldu.
Diyarbakır’da gazetecilere yönelik 25 Nisan’da yapılan operasyonda 58 gün tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakılan gazeteci Beritan Canözer’in “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla yargılandığı dava bugün (8 Aralık 2023) Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya Canözer ve avukatı Muharrem Erbey katıldı. Canözer’in ailesi, Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği (MKG) Yöneticisi Safiye Alağaş ile gazeteciler de duruşmayı izledi.
Duruşma ilk olarak söz alan duruşma savcısı, Canözer’in “örgüt üyesi olmak” suçundan cezalandırılması yönündeki esas hakkındaki görüşünü tekrar etti.
‘Toplumsal bir olayı haber yapmak gazetecinin sorumluğudur’
Esasa karşı savunma yapan Canözer, daha önce yaptığı savunmaları tekrar ettiğini söyledi. Yaklaşık 10 yıldır Diyarbakır ve çevre illerde gazetecilik yaptığını belirterek, Diyarbakır’ın Sur ilçesinde de gazetecilik yaptığını ve bunu gizli, saklı yapmadığını dile getirdi. “Çözüm süreci” sonlandırıldıktan sonra 2015 yılında Diyarbakır’ın Sur ilçesinde başlayan çatışmaları haberleştirdiği için suçlanan Canözer, haber yapmak için polislerce çevrilen Sur’a giderken defalarca polis kontrol noktasından geçtiğini, burada GBT kontrolünün yapıldığını söyledi.
Canözer, sokağa çıkma yasağı olduğu zamanlarda ise Sur ilçesine girmediğini, sadece yasakların kalktığı dönemlerde Sur ilçesine giderek haber yaptığını ve bu haberlerinin yayınlandığını söyledi. Sur’da haber yaptığı için daha önce hakkında açılan davada beraat kararı verildiğini anımsatan Canözer, “Ben Sur’da gizli saklı bir şey yapmadım. Toplumsal bir olayı takip etmek, haber yapmak bir gazetecinin sorumluluğudur” dedi.
’Yargısal taciz ve baskı altındayım, mesleğimi yapmam engelliyor’
Canözer, Basın Kanunu’nun 11. maddesine göre bir haber sitesinde yayınlanan haberin yazı işleri müdürünün sorumluluğunda olduğunu hatırlatarak, Jinnews’te yayınlanan yaklaşık 800 haber arasından 25 haberin ayıklanarak “suç delili” olarak gösterilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirtti.
Gazetecilik yapmak ve haber yazmanın suç olmadığını vurgulayan Canözer, “Kürt basınında çalıştığım için her seferinde hakkımda soruşturma ve davalar açılıyor. 10 yıldır yargısal taciz ve baskı altındayım. Karakollarda, adli koridorlarında beklemek zorunda kalıyorum. Buda benim mesleğimi yapmamı engelliyor” dedi. Canözer, gözaltına alındığı sırada el konulan fotoğraf makinesinin kendisine verilmesini istedi.
‘Türkiye’de gazetecilere yönelik bir fobi var’
Canözer’in avukatı Muharrem Erbey ise celse arasında mahkemeye gönderdiği savunma dilekçesindeki beyanları tekrar ettiğini söyledi. Canözer hakkında ifade veren itirafçı tanık Ümit Akbıyık 1,5 günde 669 kişi hakkında teşhiste bulunmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğuna dikkat çekerek, Akbıyık’ın, polisin önüne koyduğu ifadeleri imzaladığını belirtti.
Canözer’in Sur ilçesinde yaptığı haberlerin içerikleri ve başlıklarını okuyan Erbey, tanık Akbıyık’ın verdiği ifadelerle Canözer’in yaptığı haberlerin birbiriyle örtüşmediğini söyledi. Erbey, Kürt basınında çalışan gazetecilere haber yaptırmamak için ısrarla fotoğraf makinesi, kamara ve diğer haber araçlarına el konulduğunu dile getirdi. Müvekkilinin örgütle bağını gösteren hiçbir delil olmadığını ifade etti. Türkiye’de muhalif ve eleştirel haberler yapan gazetecilere karşı bir fobi olduğunu belirten Erbey, basın örgütlerinin raporlarında Türkiye’nin dünyanın en çok gazeteci tutuklayan, hapseden ülkeler arasında olduğunun bilgisini verdi. Erbey, müvekkilinin beraatini istedi.
Mahkemenin son sözünü sorduğu Canözer beraatına karar verilmesini talep etti.
Duruşmaya ara vermeksizin kararını açıklayan mahkeme heyeti, Canözer’in aynı suçlamalar nedeniyle daha önce Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanıp beraat ettiğini, aynı suçlama nedeniyle ikinci kez yargılanamayacağını belirterek, davanın reddine karar verdi. Mahkeme, Canözer hakkındaki yurtdışına çıkış şeklindeki adli kontrol kararının da kaldırılmasına karar verildi.
Ne Olmuştu?
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma kapsamında, 25 Nisan 2023’te yapılan ev baskınlarında gözaltına alınan gazeteci Beritan Canözer, gazeteci meslektaşları Abdurrahman Gök, Mehmet Şah Oruç ile birlikte tutuklandı. Davanın iddianamesini kabul eden Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi, 23 Haziran’da Canözer hakkında tahliye kararı verdi.
Canözer hakkında, “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis istemiyle hazırlanan 40 sayfalık iddianamede, suçlamaların önemli bir bölümü gazetecilik faaliyetleri oluşturuyor. Canözer’in kadın haber ajansı Jınnews’te kendi imzasıyla yayınlanan 18 haber linki ve içeriğinin suç unsuru olarak gösterildiği iddianamede, Canözer’in yazdığı haberler, sosyal medya paylaşımları, SGK kayıtları, gazeteci meslektaşlarıyla yaptığı görüşmelerin HTS kayıtları, ev baskını sırasında el konulan haber arşivi ve aleyhindeki tanık ifadesi suç delili olarak yer aldı.
Canözer’in çalıştığı JİNNEWS ile Mezopotamya Ajansı ve ETHA ajanslarının twitter hesaplarını takip etmesi de iddianame suçlama konusu yapıldı. İddianamede PKK ve KCK’nin “Merkez medyası” olduğu ileri sürülen ANF, Medya Haber ve Nûçe Ciwan” sitelerinde yayınlanan haberlerle Jinnews'te yayınlanan haberler ve Canözer’in yaptığı birbirine “paralel” olduğu savunuldu. Canözer’in örgütün menfaatleri ve hedefleri doğrultusunda yayınlar ve içerikler hazırlayarak “örgüte alenen hizmet ettiği”, “organik bağ kurduğu” iddia edildi.