Deniz Tekin
MLSA Hukuk Birimi, gazeteci Bilal Seçkin hakkında verilen yurtdışına çıkış yasağı ve karakola imza verme adli kontrol kararlarının basın özgürlüğü üzerinde caydırıcı etki yarattığı, gazetecilik mesleğini engellediği gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) bireysel başvuru yaptı.
AYM’ye gönderilen bireysel başvuru dilekçesinde, Seçkin’in 2012 yılından bu yana ulusal ve uluslararası basın kuruluşunda gazetecilik ve foto muhabiri olarak çalıştığı hatırlatıldı. Seçkin hakkında yürütülen soruşturmanın temelinin gazetecilik faaliyetlerine dayandığı kaydedildi. Seçkin istinat edilen iddialar somutlaştırılmadan, gazetecilik faaliyetleri suç kapsamında değerlendirilip ve hakkında adli kontrol kararı verildiği ifade edildi. AYM’nin Cemil Uğur kararına atıfta bulunulan dilekçede, Seçkin’in telif ücreti karşılığında haber yaptığı basın kuruluşu gerekçe gösterilerek suçlanamayacağı belirtildi.
Gazetecilik faaliyetleri nedeniyle Seçkin’e verilen adli kontrol kararlarının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve Anayasa’da korunan ifade özgürlüğü hakkının ihlali olduğu vurgulandı. Yurtdışına çıkış yasağı, mesleği gereği sıklıkla yurtdışına seyahat etmesi gereken Seçkin ifade özgürlüğü hakkına yönelik ölçüsüz bir müdahale olduğu ifade edildi. Aynı zamanda bu tedbirlerin basın özgürlüğü üzerinde caydırıcı bir etki yarattığı, sansüre hizmet ettiği belirtildi.
Başvurucunun evinde yapılan aramada gazetecilik faaliyeti için kullandığı bilgisayara ve diğer materyallere el konulmasının gazetecilik ve foto muhabirlik faaliyetlerini yerine getirmesi önünde büyük bir engel yarattığına dikkat çekildi. Bunun kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına müdahale, seyahat özgürlüğünü kısıtlayıcı nitelikte olduğuna dikkat çekildi.
Bu kararlarla başvurucunun ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ve seyahat özgürlüğü, özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiği belirtildi.
Soruşturma dosyasına getirilen gizlilik-kısıtlama kararı nedeniyle Seçkin’in kolluk, savcılık ifadesi ve Sulh Ceza sorgusunda kendisine yönelik suçlamaları bilmeden savunmak yapmak zorunda bırakıldığı kaydedildi. Seçkin hakkında verilen adli kontrol kararlarına karşı yapılan itirazların yeterli gerekçelendirme yapılmadan reddedilmesinin Anayasa'nın 36. maddesinde ve AİHS’in 6. Maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının ihlal edildiği belirtildi.
Son olarak başvurucunun mesleğini yerine getirmesini engelleyen, basın özgürlüğü üzerinde caydırıcı etki yaratan adli kontrol kararıyla ilgili tedbir kararı verilerek, adli kontrol kararının kaldırılması talep edildi.
Ne olmuştu?
Avrupa’da yayın yapan Yeni Özgür Politika gazetesi ve PolitikArt dergisi için haber, yazı ve fotoğraf hazırlayıp gönderdikleri gerekçesiyle 26 Kasım 2024’te birçok ilde yapılan ev baskınlarında çok sayıda gazeteci, yazar gözaltına alındı.
Ankara, İstanbul ve Batman’da gözaltına alınan gazeteciler Bilal Seçkin, Erdoğan Alayumat, Suzan Demir, Havin Derya, Serap Güneş, Tuğçe Yılmaz, Bilge Aksu ve Mehmet Uçar soruşturmanın yürütüldüğü Eskişehir’e getirildi.
Aynı soruşturma kapsamında Diyarbakır ve Adıyaman’da yapılan ev baskınlarında gözaltına alınan Mezopotamya Gazeteciler Derneği (MKG) Başkanı Roza Metina (Sultan Mercen), gazeteci Ahmet Sümbül ile yönetmen Ardin Diren (Ceyhun Tağu), karikatürist Doğan Güzel, yazar-çevrimen Ömer Barasi, şair-yazar Hicri İzgören, Pirtûkakurdî Koordinatörü Baver Yoldaş, akademisyen Abdurrahman Aydın, fotografçı Emrah Kelekçiler, Büşra Şahin, Berfin Atlı ve Figen Mamedoğlu Alp’in ifadeleri Diyarbakır’da alındı.
Hamza Kaan ve Mehmet Uçar “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla tutuklanırken, Bilal Seçkin’in de aralarında bulunduğu diğer gazeteciler ise yurtdışına çıkış yasağı adli kontrol kararıyla serbest bırakıldı.
Aynı dosyada şüpheli olan ve daha sonra ifade veren gazeteci Medine Mamedoğlu, Bircan Değirmenci ve Medine Mamedoğlu serbest bırakıldı.