Türkiye'den ve Yunanistan'dan gazeteciler ile gazetecilik öğrencileri, MLSA’nın barış gazeteciliği odaklı etkinliği kapsamında İstanbul’da bir araya geldi
Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) tarafından düzenlenen Türk-Yunan Gazeteciler Platformu’nun ikinci toplantısı, iki ülkenin gazeteci ve gazetecilik öğrencilerini İstanbul’da buluşturdu.
29 Kasım - 1 Aralık 2024 tarihlerinde düzenlenen etkinlik, Kasım 2023’te gerçekleştirilen ilk toplantının devamı niteliğindeydi. Program, iki ülke arasındaki ilişkileri geliştirmek için adil ve dengeli habercilik anlayışını teşvik etmeyi amaçlıyor.
Etkinliğe, Sendika.org, Panteion Üniversitesi Medya Bölümü, NTV, ATV, BBC Türkçe, Selanik Aristotle Üniversitesi Barış Gazeteciliği Laboratuvarı, Yunanistan Dış Basın Derneği, Yaşar Üniversitesi, Gazete Duvar ve Atina Haber Ajansı'ndan temsilciler katıldı. Programda, barış gazeteciliği ve medya sorunları üzerine yoğun tartışmalar ve atölye çalışmaları gerçekleştirdi.
1. Gün: Barış gazeteciliği ve medyada toplumsal cinsiyet
Etkinlik, Yaşar Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Profesör Sevda Alankuş’un sunumuyla başadı. Alankuş, Kardak krizi ve 1999 depremi gibi dönüm noktalarından yola çıkarak Türk-Yunan ilişkilerinin medyadaki yansımalarını paylaştı.
Alankuş bunun ardından 2019-2022 yılları arasında Türk ve Yunan medyasında kadın gazeteciler üzerine yaptığı son çalışmanın bulgularını paylaştı. Çalışma, andro-merkezci (erkek odaklı) haber odalarının gazeteciliği nasıl etkilediğini ve kadınların medya ortamını dönüştürme potansiyelini merkezine alıyor.
Barış gazeteciliği üzerine yapılan tartışmada Alankuş, bu yaklaşımın ilkelerini savaş gazeteciliği ile karşılaştırarak açıkladı. Barış gazeteciliğinin hakikat ve karşılıklı anlayışı önceliklendirdiğini, savaş gazeteciliğinin ise genellikle sıfır toplamlı ve propaganda odaklı olduğunu vurguladı. Kadın gazetecilerin barış odaklı haberciliğe katkı sağlama potansiyeli de etkinlikte tartışıldı.
İlk günkü oturumlarda ayrıca Türkiye ve Yunanistan’daki medya ortamları ele alındı. Devlet tarafından dayatılan kırmızı çizgiler, oto-sansür ve kurumsal zorluklar gibi konular öne çıktı. Türkiye'de zorlu ortamın konuşulduğu oturumda ayrıca katılımcılar, her iki ülkede de gazetecilerin karşılaştığı benzer baskılara, azalan medya güvenine, finansal sorunlara ve Kamu katılımını engellemek için stratejik davaların (SLAPP) yaygınlığına dikkat çekti.
2. Gün: Medya sahipliği ve dijital zorluklar
Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden Doç. Dr. Ceren Sözeri, Türk medyasındaki sahiplik yapısının 2007’den bu yana geçirdiği dönüşümü anlattı. Sözeri, "gölge sahipler" kavramına ve hükümet bağlantılı medya sahipliğinin gazetecilik bağımsızlığı üzerindeki etkisine değindi. Yunan gazeteci Giorgos Christides ise benzer bir perspektif sunarak Yunanistan’da az sayıda medya sahibinin geleneksel medyayı nasıl kontrol ettiğini ve siyasi-ekonomik gündemlerin gazetecilik etiğinin önüne geçtiğini belirtti.
Sosyal medya ve "haber etkileyicileri" üzerine yapılan tartışmalar da ilgi çekti. Dijital platformların avantajları ve riskleri tartışılırken, bağımsız medyanın sürdürülebilirliğini tehdit eden Google ve YouTube gibi büyük teknoloji altyapılarına olan bağımlılığa yönelik endişeler dile getirildi.
Öğleden sonraki oturumda, Teyit.org’dan Öyküm Hümâ Keskin’in liderliğinde bir atölye çalışması yapıldı. Katılımcılar, yanlış bilgilere karşı mücadele araçlarını öğrendi ve metin tabanlı habercilikte bilgi doğrulama yöntemlerini tartıştı.
3. Gün: İşbirliği ve sınır-ötesi gazetecilik
Son gün düzenlenen beyin fırtınası oturumunda, iki ülkeden gazeteciler ve gazetecilik öğncreileri arasında iş birliğini teşvik edecek fikirler tartışıldı. Katılımcılar, barış gazeteciliği ve olumlu insan hikâyelerine odaklanan üç-dilli bir dijital yayın oluşturulması fikirni tartıştı. Ortak bir haber odası kurulması, aylık editoryal toplantılar düzenlenmesi ve sınır ötesi haber projelerinin hayata geçirilmesi atılabilecek adımlar konuşuldu.