DENİZ TEKİN
Siverek’te 12 Mart 1994’de alınan ve bir daha haber alınamayan gazeteci Nazım Babaoğlu’nun dosyası 30 yıllık zaman aşımı süresi tehlikesiyle karşı karşıya. Ailenin avukatı Gülay Koca, etkili bir soruşturma yürütülmeyerek 27 yıldır faili meçhul bırakılan soruşturma dosyasında, 2021’de kısıtlama (gizlilik) kararı alındığını belirterek, Babaoğlu’nun zorla kaybedilmesiyle ilgili dosyasının zaman aşımı nedeniyle düşebileceğini söyledi. Nazım’ın Abisi Cemal Babaoğlu ise “bu 30 yılın tükenmesi için dosya bilinçli olarak bekletildi” dedi.
Özgür Gündem Gazetesi Muhabiri Nazım Babaoğlu, bir haber için gittiği Urfa'nın Siverek ilçesinde kaçırıldı ve kendisinden bir daha haber alınamadı. Kaçırıldığında 19 yaşında olan Babaoğlu’nun bulunması için ailesi, meslektaşları ve insan hakları savunucularının yaptığı girişimler sonuçsuz kaldı. Devlet yetkilileri ise Nazım’ın gözaltına alınmadığını hatta Siverek’e gelmediğini iddia etti. İsimlerinin açıklanmaması kaydıyla konuşan tanıklar ise Babaoğlu’nun asker ve korucular tarafından zorla dışarı çıkartılarak bir araca bindirilip korucubaşı Sedat Bucak'ın evine götürüldüğünü söyledi. Kayıp olan oğlunun akıbetini öğrenmek için resmi kurumların kapasını çalan baba İbrahim Babaoğlu polisler tarafından gözaltına alınıp tehdit edildi. Zorla kaybettirilen Nazım’ın failleri bulunmadığı gerekçesiyle dosyası adliyenin tozlu raflarında bekledi. 2021 yılında dosyayı raftan indiren savcılık, bu kez dosyada gizlilik kararı verdi.
Babaoğlu ailesi çocuklarının “yaşam hakkı ihlal” edildiği gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru reddedildi. AYM, ailesinin 29 yıldır haber alamadığı Nazım’ın nüfus kayıtlarının incelemesinde “yaşadığı” iddia etti. AYM, makul sürede yargılamanın ihlal edildiği talebini ise kabul edilebilir olduğuna hükmetti.
Babaoğlu’nun ağabeyi Cemal Babaoğlu ile ailenin avukatı Gülay Koca, soruşturmanın geldiği son aşamayı ve bu süreçte neler yaşandığına dair konuştu.
‘Bu 30 yılın tükenmesi için bu dosya bilinçli bir şekilde bekletildi’
Cemal Babaoğlu, zorla kaybedilen kardeşini bulmak amacıyla ailesi ve Özgür Gündem Gazetesi olarak yaptıkları araştırmalarda Nazım’ın Siverek’teki Ulu Cami önünde kaçırıldığı bilgisine ulaştıklarını söyledi. Babaoğlu devamında şunları söyledi “Astsubay Mehmet kıraç komutasın da, Gani Kızılkaya ve beraberinde bir grup korucu tarafından gözaltına alındığı görgü tanıklarıyla tespit edilmiştir. Bu görgü tanıklarında biri de 2008 yılında Diyarbakır Özel Yetkili savcısı Ahmet Karaca’ya giderek gördüklerini anlattı. Ancak savcı gerekenleri işlemleri yapmadı, tanığın ifadesinde ismi geçen bu kişilerin ifadesi alınmadı. Bu 30 yıllık sürede ortaya çıkan tanıkların ve tanıkların verdiği ifadeler doğrultusunda soruşturmalar sürdürülmedi. Adeta bu 30 yılın tükenmesi için dosya bilinçli olarak bekletildi” dedi.
‘Türkiye Cumhuriyeti, hep kayıplar ülkesi olarak anılacak’
Babaoğlu, kardeşinin akıbetini öğrenmek, faillerin ortaya çıkarılmasını sağlamak amacıyla açtıkları davanın reddedildiğini, dosyanın yıllarca Danıştay ve Anayasa Mahkemesi’nde bekletildiğini söyledi. Babaoğlu, “Başvurumuzu 7 yıl bekleten Anayasa Mahkemesi, kardeşimin gözaltında kaybolmasının deliline ulaşılmadığı, hatta nüfuz kayıtlarında yaşadığını belirterek bireysel başvurumuzu reddetti. Kardeşimin zorla kaybedilmesi üzerinden 30 yıl geçti. TC yasalarına göre bu dosya 30 yıllık zaman aşımı süresine tabi olduğu için bu dosyayı kapatabilirler. Biz bitti demeden bu dava bitmez. Biz kardeşimizi kaybettik ama TC devleti de hep kayıplar ülkesi olarak anılacak; bu utançla yaşayacaktır” ifadesini kullandı.
‘Faili meçhul’ denilen dosya 1994’ten beri adliyenin toz raflarında
Babaoğlu ailesi avukatı Gülay Koca, Nazım’ın zorla kaybedilmesiyle ilgili soruşturma yürüten Urfa Cumhuriyet Başsavcılığı'nın failler bulunmadığı gerekçesiyle 17 Ekim 1994’te dosyayı rafa kaldırdığının bilgisini verdi. Urfa Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2001’de dosyayı yetkisizlik kararıyla gönderdiği Siverek Cumhuriyet Başsavcılığının dosyayı geri gönderdiğini hatırlattı. Koca, soruşturmayla ilgili bilgi talep ettikleri savcılığın, soruşturma dosyasında Nazım’ın ölü olarak kabul edilerek faili meçhul sanık ya da sanıkların yakalama çalışmalarına devam edildiği bilgisini verdiğini söyledi. Koca, dosyanın 2015 yılında farklı bir esasa kaydedildiğinin bilgisini verdi.
Kısıtlama kararı nedeniyle avukatı 2021 yılından beri dosyaya ulaşamıyor
Şanlıurfa 1. Sulh Ceza Hakimliği’nin 2021 yılında aldığı kararla dosyanın avukatlar tarafından incelenmesini kısıtladığını aktaran Koca, "Kısıtlama kararı nedeni ile dosyanın geldiği aşama inceleyemediklerini, dosyaya giren belgeleri alamadıklarını söyledi. Koca, kısıtlama kararına itiraz ettiklerini ancak bir sonuç alamadıklarını ifade etti. Koca “Şu ana kadar etkin ve etkili bir soruşturma yürütülmemiş, fail veya failler yakalanmadığı gibi Nazım Babaoğlu’nun akıbeti ile ilgili de bir gelişme olmamıştır” dedi. Babaoğlu soruşturmasında adil yargılanma ve yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin Anayasa Mahkemesi’ne yaptıkları bireysel başvurunun reddedildiğini hatırlatan Koca, aynı gerekçelerle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurduklarını söyledi. Kısıtlama kararı nedeniyle dosyada zaman aşımını kesen durumlar konusunda bilgi edinemediklerini ifade eden Koca, olay tarihi itibariyle dosyasının 12 Mart 2024 tarihinde zaman aşımı nedeniyle düşebileceğini söyledi.