Eylem Sonbahar
Yazar Yavuz Ekinci, 2014'te yazdığı romanı nedeniyle hâkim karşısına çıktı. Kurmaca bir metin nedeniyle yargılandığını belirten Ekinci savunmasında, “Rüyası Bölünenler bu coğrafyanın hikâyesidir" dedi.
Yazar Yavuz Ekinci hakkında 2014 yılında yayımlanan Rüyası Bölünenler isimli romanında geçen ifadeler nedeniyle ‘örgüt propagandası yapmak’ iddiasıyla açılan davanın ilk duruşması, İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Rüyası Bölünenler romanı hakkında İstanbul 7. Sulh Ceza Hakimliği de 14 Mart 2023 tarihli kararında basım, dağıtım ve satış yasağı getirilmesi ve romanın tüm nüshalarının toplatılması yönünde karar almıştı.
Ekinci’nin avukatları Can Ekinci ve Çiğdem Koç ile hazır bulunduğu duruşmayı çok sayıda yazar takip ederken Türkiye Yazarlar Sendikası Genel Sekreteri Tahir Şilkan, Yayıncılar Birliği Başkanı ve Uluslararası Yayıncılar Birliği Yönetim Kurulu üyesi Kenan Kocatürk ile Düşünce ve İfade Özgürlüğü Komitesi temsilcisi de takip etti.
'Romanım bitmeyen bir bekleyişin hikâyesidir'
Kimlik tespitinin ardından savunmasına başlayan Ekinci, "Hakkımda isnat edilen Rüyası Bölünenler romanımla ‘terör propagandası yapma’ suçlamasını kesinlikle kabul etmiyorum. Yazdığım bir roman, kurmaca bir metin sebebiyle bu şekilde suçlanmaktan dolayı da bir yazar olarak hukuk devleti adına son derece üzüntü duyuyorum" dedi.
Savunmasına devam eden Ekinci, "Bu davada beni en çok üzen ve ilk duyduğumdan beri anlamaya çalıştığım, büyük şubat depreminin ikinci gününün gecesinde Rüyası Bölünenler romanımı CİMER’ e şikâyet eden insanın ruh dünyasıdır. O gün binlerce insan Hatay’da, Maraş’ta, Antep’te, Malatya’da enkaz altındaydı. Utanarak evimizde, ekran başında bekliyorduk. Oysa bütün bu korkunç olaylar yaşanırken 7 Şubat gecesi birisi hiç üşenmeyip ‘terör propagandası yapıyor’ diyerek Rüyası Bölünenler romanımla ve benimle ilgili CİMER’e ihbarda bulunabiliyordu" diye konuştu.
Kurgulanmış bir yapıtın yasaklanması, toplatılması ve yargılanması kararının politik olduğunu vurgulayan Ekinci, "Rüyası Bölünenler, pencerenin önünde gözü yolda, televizyonun karşısında giden oğullarından, kızlarından veya babalarından haber bekleyenlerin hikâyesidir. Bitmeyen bir bekleyişin hikâyesidir. Sayın mahkemenin 2014 yılında yani 10 yıl önce yayınlanan Rüyası Bölünenler romanımı Anayasa ve AİHM'nin de düzenlediği üzere düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirmesini ve beraatime karar verilmesini talep ediyorum" sözleriyle savunmasını sonlandırdı.
'Dava açma süresi geçmiştir'
İddianamede suç tarihi olarak CİMER'e yapılan ihbar tarihinin yazıldığını ifade eden avukat Can Ekinci konuşmasına şöyle başladı: "İhbar tarihinin bir suç tarihi olamayacağını belirtmek istiyoruz. Suç tarihi ilk yayınlanan tarih olarak dikkate alınacaksa bu 2014 yılıdır. Yani 10 yıl geçti ve 10 yıl sonra bu kitaptan dolayı propaganda davası açıldı. Basın Kanunu’nun 26. maddesinde belirtilen dava açma süresi 6 aydır, bu süre geçmiştir. Bu sebeple mahkemenin düşme kararı vermesini talep ediyoruz."
Kitabın başka dillere çevrildiğini, birçok ülkede basıldığını söyleyen avukat Ekinci, "Ortada bir terör propagandası yok. Bir roman kahramanının hayatı anlatılıyor. Ayrıca CİMER'e ihbarda bulunan kişinin kimlik tespiti yapılarak mahkemede ifadesinin alınmasını talep ediyoruz" dedi.
Savcının dosyadaki eksikliklerin tamamlanmasını talep etmesinin ardında duruşmaya ara verildi.
Ara ardından da mahkeme, Ekinci'nin avukatının taleplerini reddederek Rüyası Bölünenler kitabının hangi tarihte basılıp yayımlandığının araştırılması için İstanbul Güvenlik Şube Müdürlüğü'ne yazı yazılmasına ve esas hakkındaki mütalaanın hazırlaması için dosyanın savcılığa gönderilmesine karar verdi. Duruşma 9 Aralık'a ertelendi.
