Gazetecilik faaliyetleri nedeniyle hakkında açılan davada 230 gün tutuklu kaldıktan sonra ilk celsede tahliye edilen gazeteci Sedat Yılmaz hakkında ikinci celsede beraat veren heyet, kararının gerekçesini açıkladı. Mahkeme Yılmaz’ın yargılanmasına sebep olan gizli tanık ifadelerini inandırıcı bulmadı, MSAK raporlarını ise yeterli delil saymadı.
Savunmanlığını MLSA’nın yaptığı gazeteci Sedat Yılmaz Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı davanın 29 Şubat’ta görülen ikinci duruşmasında beraat etti.
Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi beraat kararının ardından açıkladığı gerekçeli kararında Yılmaz’ın 230 günü tutuklu olmak üzere yargılandığı davada öne sürülen delilleri ve tanık beyanlarını inandırıcı bulmadığını belirtti.
Yılmaz, sadece tanık ifadeleri, yurtdışına giriş-çıkış ve otel kayıtları, banka hesap hareketleri, çalıştığı haber ajansları ve sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek “örgüt kurmak ve yönetmek” ve “örgüt üyesi olmak” iddialarıyla yargılanmıştı.
Gerekçeli kararda hukuk dersi
Gerekçeli kararda mahkeme Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 314. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenen, “silahlı örgüte üye olmak” suçunun niteliklerini sayarak, “örgüt üyeliği” suçunun gerçekleşmesi için “örgüte katılma iradesinin herhangi bir somut davranışla ortaya konulması” ve “devamlı bir irade gösterilmesi gerektiğini” belirtti.
Gerekçede “örgüt üyeliği” suçunun oluşması için aranan nitelikler sayıldı ve “örgütle organik bağ kurup örgütsel faaliyet yürüttüğü tespit edilemeyen failin örgüt üyesi olarak kabulü mümkün değildir” şartı hatırlatıldı. Heyet gerekçesinde, “sadece örgüte sempati duymak bu suçu oluşturmaz” tespitine yer verdi.
Gerekçede ayrıca Ceza Usul Yasası’nda yer alan “vicdani delil sistemi” hatırlatılarak, “Fiilin sanık tarafından işlendiğine kanaat getirmeyen mahkeme, sanığın beraatına karar verecektir” denildi. Gerekçede ayrıca, “mahkûmiyet hükmünün kesin delillere dayanması gerektiği” şartına vurgu yapıldı.
Heyet, sanıktan kendisine yüklenen suçun aksini ispatlamasının beklenemeyeceğini, suçun gerçekleştiğinin iddia makamı tarafından kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya konulması gerektiğini hatırlattı. Gerekçede Anayasa’da yere alan “suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimsenin suçlu sayılamayacağı” şartı vurgulandı.
Yurt dışı giriş-çıkışlarında iddiaya konu suç yok
Gerekçede “Ulaş” ve “K8Ç4B3L1T5” kod isimli gizli tanıkların Sedat Yılmaz hakkındaki suçlamalarına ve karşılığında Sedat Yılmaz’ın tüm aşamalarda verdiği ifadelere yer verildi.
Sedat Yılmaz’ın suçlamaları kabul etmediği, “iddiaların tamamının kendisinin sosyal medya hesabından alınan, açık kaynaklardan edinilebilecek deliller olduğunu” belirttiği savunması gerekçede alıntılandı.
Gerekçede, “tanıkların verdiği beyanlarını doğrular delilin bulunamadığı”, tanık beyanlarının “sanığın örgüt üyesi olduğunu kesin şekilde ortaya koymaya yeterli olmadığı” belirtildi.
Sedat Yılmaz’ın “yurt dışı giriş ve çıkışlarının sabit olduğu” ancak, Yılmaz’ın “gazetecilik mesleği kapsamında giriş-çıkış yaptığına dair savunmasının aksini kanıtlayan yeterli delilin bulunmadığı” tespiti yapıldı.
Hesap hareketleri yereli delil değil
İddianamede Sedat Yılmaz’ın MASAK raporu sonucunda banka hesabındaki paralar, bankacılık işlemleri ve SGK kayıtları bir suçlama olarak yer almıştı.
Ancak, mahkeme gerekçeli kararında öne sürülen bu “delillerin”, “sanık aleyhine örgüt üyeliği ve yöneticiliği kapsamında değerlendirilebilecek bir veri olmadığını” belirtti. Gerekçede, “sanığın iddianameye konu suçları işlemediği yönündeki savunmalarının aksini kanıtlar yeterli delilin bulunmadığı” denildi.
“Soyut iddialar dışında yeterli, kesin, somut ve inandırıcı delil yok”
Heyet Sedat Yılmaz hakkında verdiği beraat kararının gerekçesinde şu tespitlere yer verdi: “Şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereği, sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmış ise de sanıkların yüklenen suçu işlediğini kabule elverişli soyut iddia dışında her türlü şüpheden uzak cezalandırmaya yeterli, kesin, somut ve inandırıcı delil elde edilemediğinden sanığın beraatına karar verilerek hüküm kurulmuştur.”