POYRAZ CAN
Adana’da Suruç Katliamı anmasında polisin şiddetine maruz kalıp haklarında dava açılan 17 kişinin yargılandığı davada, mahkeme savcılıktan esas hakkındaki görüşünü hazırlamasını isteyerek, duruşmayı erteledi.
Adana’nın Seyhan ilçesinde bulunan İnönü Parkı’nda 18 Temmuz 2021 tarihinde Suruç Katliamı’nın altıncı yıldönümü için yapılmak istenen basın açıklamasına polislerin müdahalesinde gözaltına alınan 17 kişinin, “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet etmek” ve “görevi yaptırmamak için direnme” suçlamasıyla yargılandıkları davanın onuncu duruşması 14 Şubat 2024 tarihinde, Adana 17. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Sanık müdafileri Yakup Ataş ve Serhat Ökmen'in hazır bulunduğu duruşmada, sanıklara müdahale edildiği sırada olay yerinde olan ve olay yeri tutanağına imza atanAdana Emniyet Müdürlüğü'nde görevli tanık polis duruşmaya katılmadı.
Hakim, tanık olarak dinlenmesi istenilen polisin memurunun gelmemesi nedeniyle duruşmada dinlenilmesinden vazgeçilmesine karar verdi.
Duruşmada sanık avukatları, önceki beyanlarını tekrarlayarak, müvekkillerinin beraatlerini talep etti.
Hakim, dosyada karar vermek için savcının esas hakkındaki görüşünün mahkemeye sunulmasına karar verdi. Hakim, bu nedenle dosyayı esas hakkındaki görüşünü hazırlamak üzere savcıya gönderdi. Duruşma 5 Mart 2024 tarihine ertelendi.
Ne olmuştu?
Adana’da, 18 Temmuz 2021’de, Suruç Katliamında yaşamını yitirenler için İnönü Parkı’nda düzenlenen anma etkinliğine yönelik polis müdahalesinde, 19 kişi darp edilerek gözaltına alınmış ve ifadelerinin alınmasının ardından aynı gün serbest bırakılmışlardı.
Anmaya katıldıkları gerekçesiyle haklarında dava açılan 17 kişiye iddianamede yöneltilen suçlamalara beş müşteki polis memurunun ifadeleri ve yürüyüşün görüntüleri delil olarak gösteriliyor.
Davanın 26 Ekim 2022 tarihinde görülen yedinci duruşmasında mahkeme, dört tanık polis memuru hakkında zorla getirme emri düzenlenmesine karar vermişti. Aynı duruşmada dosyaya sunulan bilirkişi raporunda olay esnasında çekilen görüntülere ilişkin, “Kimin kime vurduğu belli olmamakla beraber herkesin herkese vurduğu görülmektedir” şeklinde değerlendirme yapılmıştı.
