İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri’nin 3 Şubat 2021 tarihinde Boğaziçi Üniversitesi destek açıklamasına yapılan polis müdahalesinde gözaltına alınan 3 hak savunucusunun “cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla yargılandıkları davanın beşinci duruşması İzmir 41. Asliye Ceza Mahkemesinde görüldü. İzmir İl Emniyet Müdürlüğünün, mahkemenin istediği görüntülerin olmadığına yönelik cevabı üzerine mahkeme, sanık müdafilerine suçlama konusu olaya dair görüntüleri sunmaları için süre vererek davayı 9 Aralık 2022 tarihine erteledi.
İzmir'de Boğaziçi Üniversitesi destek açıklamasında gözaltına alınan üç hak savunucusunun “cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla yargılandıkları davanın görülmesine devam edildi. Yargılanan hak savunucularından Aytül Uçar, sanık müdafileri ve tanıklar duruşma salonunda hazır bulundu.
Kimlik tespitleri ile başlayan duruşmada, İzmir İl Emniyet Müdürlüğünün mahkemenin istediği gözaltı aracındaki kameranın kayıtlarının olmadığı yönünde ikinci kez mahkemeye cevap verdiği görüldü.
Duruşmada savunmanın tanığı Erdoğan Akdoğdu dinlendi. Akdoğdu, olay günü İzmir Barosu'nun çağrısı üzerine açıklamaya avukat olarak gittiğini, polisin şiddetine engel olmaya çalıştığı esnada gözaltına alındığını ve kimliğini göstermesine rağmen gözaltı işleminin yapıldığını söyledi. Araç içinde kendisi ve bir başka hariç herkese ters kelepçe yapıldığını ve yargılanan hak savunucularının işkenceye maruz bırakıldığını aktaran Akdoğdu, “Biz solcular tepkimizi küfürlerle dile getirmeyiz. Böyle bir kültürümüz yok, bu nedenle atılı suçlamaların hiçbiri yaşanmadı” dedi. Erdoğdu, İzmir 49. Asliye Ceza Mahkemesinde aynı açıklama gerekçe gösterilerek açılan farklı bir davada yargılandığını belirterek “Hatta bu dosyada neden olmadığıma şaşırıyorum. Bu şekilde tutanak ve ithamda bulunuyor olmalarının nedeni o gün çok şiddet uyguladılar, herkesi dövdüler. Ben bunların üzeri kapatılsın diye bu şekilde tutanak tuttuklarını düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
Duruşmada dinlenen tanık polis ise olay gününü hatırlamadığını fakat “devlet büyükleri üzerinden” edilen küfürleri hatırladığını belirterek şiddet gördüklerini iddia etti. Tanık polis, soruşturma aşamasında verdiği ifadenin doğru olduğunu ve tekrar ettiğini söyledi.
Sanık müdafileri, tanık polisin ifadesinin çelişkili olduğunu, olay günü araç içinde gözaltındakilere yaptıkları işkenceyi hatırlamadığını iddia etse bile işkencenin ellerindeki görüntüler ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) raporu ile sabit olduğunu belirttiler. Raporu dosyaya sunan sanık müdafileri, İzmir 49. Asliye Ceza Mahkemesindeki davaya da sunulan görüntülerin mahkemeye celse arasında sunacaklarını belirttiler.
İddia makamının yazılı mütalaa sunmak için ek süre talebini kabul eden mahkeme, dosyaya sunulacak görüntülerin incelenmesi ve dosyadaki eksik hususların tamamlanması için davayı 9 Aralık 2022 tarihine erteledi.
Ne olmuştu?
İddianamede hak savunucularına yöneltilen suçlamaya iki polis memurunun ifadesi delil olarak gösteriliyor. Hak savunucuları aynı polislerin ifadeleri ile bir başka davada “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet etmek” ve “görevi yaptırmamak için direnmek” suçlamalarına ek olarak “kamu görevlisine hakaret etmek” suçlamasıyla da yargılanıyor.
Davanın 2 Eylül 2022 tarihinde görülen dördüncü duruşmasında mahkeme, hak savunucularının cumhurbaşkanına hakaret ve küfür ettiğini iddia eden ve tebligata rağmen duruşmaya gelmeyen müşteki polis hakkında İzmir İl Emniyet Müdürlüğüne ihzar müzekkeresi yazılmasına karar vermişti.
*Bu işin hakları, Atıf-Gayriticari (CC BY-NC) Lisans ile kısmen saklıdır. Bu iş, MLSA’ya atıf yapmak şartı ile ve ticari olmayan amaçlar ile kullanılıp dağıtılabilir.
Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.