AKP ve MHP’nin ortak hazırladığı 70 maddelik Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Adalet Komisyonu’nda kabul edildi. Teklif yakın zamanda Meclis Genel Kurulu’nda oylamaya açılacak.Tasarı çok sayıda tutuklu ve hükümlünün tahliyesini öngörürken, Terörle Mücadele Kanunu (TMK) maddeleriyle yargılanan ya da ceza almış gazeteciler bunlar arasında değil. Cezaevlerindeki gazeteciler arasında Ziya Ataman gibi kronik hastalığı, Ahmet Altan gibi 65 yaş üstü olan mahpuslar mevcut. İnfaz düzenlemesinin öngördüğü “kronik hastalığı olan, 65 yaş üstü mahpusların tahliyesi” ise yine TMK ile yargılandıkları için gazetecileri kapsamıyor. Ziya Ataman hakkında Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvuru dururken, bir yandan da AYM bireysel başvuru taleplerini COVID-19 pandemisi sebebiyle askıya aldı.
“Devlet bireylerin yaşam alanlarını korumakla yükümlü”
Türkiye’nin eski AİHM yargıçlarından Rıza Türmen “Devlet yetki alanı içindeki bireylerin yaşam hakkını korumakla yükümlüdür” diyor. Türmen, cezaevleri konusunda ise “devletin sorumluluğu daha büyüktür” diyerek tanımlıyor, devletin önceliğinin infaz düzenlemesi değil, risk grubundaki tüm mahpusların tahliyesini sağlamak olduğunun altını çiziyor:“Sağlık Bakanı korona virüsten ölenlerin %85’inin 60 yaşının üstünde ve kalp yetmezliği gibi kronik rahatsızlığı bulunan kişiler olduğunu söylemiştir. O zaman devletin cezaevlerinde yatan 60 yaş üstü ya da kronik rahatsızlığı bulunan hükümlü ve tutukluları öncelikle tahliye etmesi gerekli. Devletin önceliği, sorunlu bir infaz yasasını yürürlüğe koymak yerine hastalığın bulaşma riski en fazla olan hükümlü ve tutukluların serbest bırakılmasını sağlamak olmalıydı.”
“Yasa kamuoyu vicdanında büyük yara açacaktır”
“Siyasetçiler, öğrenciler, gazeteciler, insan hakkı savunucularının infaz yasası dışında bırakılmasını ceza adaletiyle bağdaştırmak olanaksızdır” diyen Türmen, “Bu kişilerin mahkum oldukları ceza maddeleri zaten bir hukuk devletinde bulunmaması gereken, belirsiz ve öngörülemediği için oldukça sorunlu maddeler” diyerek başat soruna dikkat çekiyor:“Bunlar arasında Venedik Komisyonu’nun da değiştirilmesini gerekli gördüğü halkı düşmanlığa tahrik, Cumhurbaşkanına hakaret, Türk milletini aşağılama, silahlı örgüt kurma, örgüte üye olmamakla beraber örgüt adına suç işleme, terör örgütünün propagandasını yapmak gibi maddeler var. Bunun yanında, bu maddeleri muhalif sesleri bastırmak için kullanan bir siyasal iktidar ve ona alet olan bir yargı bulunmakta. Tutuklamaların ne denli hukuka aykırı olduğunu anlamak için ise, AİHM kararlarını okumak yeterli. Bu durumda gerçek suç işlemiş suçlular serbest kalırken, muhalif olduğu, düşüncesini açıkladığı ya da halkı bilgilendirdiği için cezaevinde yatan kişilerin infaz yasası dışında bırakılması kabul edilemez. Böyle bir yasa kamu oyu vicdanında büyük bir yara açacaktır.”
“Yasanın eşitlik ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle AYM’ye başvurulabilir”
AYM’ye yasanın anayasanın 10. maddesindeki eşitlik ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle iptal davası açılabileceğini hatırlatan Türmen bunu yapacak olanın da muhalefet partisi olduğuna dikkat çekiyor. Burada güçlük çıkaracak durumun ise siyasi suçlular için açılacak iptal davasında, siyasi suçlular ile yasanın kapsamı dışında kalan cinsel istismar ya da uyuşturucu suçluları arasında bir ayrım yapabilmek olduğunun altını çiziyor.“Yasanın kapsamı dışında kalanlar AYM’ye bireysel başvuru yapabilirler. Bunda sonuç alamazlarsa AİHM’e gidebilirler” diye hatırlatan Türmen, bireysel başvuruda, ayrımcılık şikayetinin tek başına ileri sürülemeyeceğini, başka bir şikayetle birlikte ileri sürülmesi gerektiğini ekliyor.
Rıza Türmen kimdir?
Hukukçu ve siyasetçi. Demokrasi için Birlik platformunda yer alıyor. Eski AİHM yargıcı (1998-2008) ve eski CHP Milletvekili.İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde eğitim gördü, Kanada’da yüksek lisans eğitimi aldı, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinde doktorasını tamamladı.Dışişleri Bakanlığı'nda çeşitli görevlerde bulundu, 1985'te Singapur'a atanarak Türkiye'nin en genç büyükelçilerinden oldu. 1995-1996 yıllarında da Bern Büyükelçisi ve 1996-1998 yılları arasında da Avrupa Konseyi daimi temsilcisi oldu.
Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.