Haberler

Yakın tarihin en büyük siyasi davası: 24 siyasetçiye toplamda 407 yıl 7 ay hapis

Yakın tarihin en büyük siyasi davası: 24 siyasetçiye toplamda 407 yıl 7 ay hapis
  • Üç yıldır görülen Kobani davasında karar açıklandı. Kararda “Kobani” sözcüğü tek bir kez bile geçmedi.
  • Yasin Börü cinayeti suçlamasından tüm sanıklar beraat etti.
  • Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Yasin Börü cinayetiyle doğrudan suçladığı Selahattin Demirtaş’a, ifade özgürlüğü kapsamına giren açıklamaları nedeniyle toplamda 42 yılı bulan hapis verildi.
  • Sadece davadaki 24 siyasetçiye verilen hapis cezalarının 400 yılı geçtiği davada mahkeme kararını sanıkların yokluğunda okudu.

 

HAYRİ DEMİR

Aralarında eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın bulunduğu 18’i tutuklu, 18’i tutuksuz olmak üzere 108 kişinin yargılandığı davada siyasetçilere yüzlerce hapis cezası verildi. Cezaevi görevlilerinin “hatıra fotoğrafı” çektirdiği, sanıkların son söz olarak “3 satırlık tweet için 300 sayfa savunma yaptım” sözlerinin tutanaklara geçirildiği duruşma, olağanüstü güvenlik önlemleri ve verilen kararlarla tarihe geçti. Davada sadece beş kişi tahliye edilirken, Demirtaş hakkında toplamda 42 yıl, Yüksekdağ hakkında ise 30 yıl 3 ay hapis cezası verildi. Hakkında hapis cezasına hükmedilen 24 siyasetçiye ise toplam 401 yıl 79 ay hapis cezası verildi.

Türkiye’nin yakın tarihteki en büyük siyasi davası olarak tarihe geçen ‘Kobani davası’, büyük bir bölümü kesintisiz süren duruşma periyodları sonunda görülen karar duruşmasıyla ilk derece mahkemesinde tamamlandı. Yargılama süreci bundan sonra üst mahkemelerde devam edecek.

IŞİD’in Suriye’nin kuzeyindeki Kobani’ye dönük Eylül 2014’te başlayan saldırılarına karşı Türkiye’nin birçok kentinde 6-8 Ekim 2014 tarihlerinde yaşanan protestolar gerekçe gösterilerek dönemin Halkların Demokratik Partisi (HDP) eş genel başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da aralarında bulunduğu 18’i tutuklu, 18’i tutuksuz yargılanan, 72’si hakkında da yakalama kararı bulunan toplamda 108 kişinin yargılandığı davanın karar duruşması, Sincan Cezaevi Yerleşkesi’nde görüldü.

Cezaevi yerleşkesinden olağanüstü önlemler alındı

Nisan 2021’de başlayan ve üç yılı aşkın süre boyunca da 15 Temmuz darbe girişimi davaları için tasarlanan cezaevindeki duruşma salonunda görülen karar duruşması öncesinde, yerleşkenin çevresinde yoğun güvenlik önlemleri alındı.

Daha önceki duruşmalardan farklı olarak olağanüstü önlemlerin alındığı gözlemlenirken, güzergâh boyunca üç ayrı kontrol noktası kuruldu ve duruşmaya izleyici olarak katılmak isteyenlerin araçlarının yerleşkeye girişine izin verilmedi.

Sadece basın mensupları, avukatlar ile duruşmayı takip edecek olan siyasi partilerin ve sivil toplum örgütü temsilcilerinin araçlarının salonun bulunduğu alana girişlerine izin verildi.

 

İlk kez bu denli yoğun ilgi gördü!

Yaklaşık üç yıldır devam eden davada özellikle siyasetçilerin katılımının önceki tüm duruşmalara oranla yüksek olduğu da gözlendi. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) eş genel başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Gül Çiftçi, CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır’ın yanı sıra kalabalık bir CHP heyeti, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş’ın da aralarında bulunduğu çok sayıda siyasetçi duruşmayı izlemek için salondaydı.

Aynı zamanda çok sayıda ülkenin büyükelçilik diplomatları da duruşmaya gözlemci olarak katılırken, yine çeşitli sivil toplum örgütlerinin yetkilileri de duruşmayı izledi.

İzleyiciler duruşmayı ekrandan izleyebildi

Duruşmanın başlaması için saat 10.00 belirlense de duruşma bir saati aşkın süre gecikmeli olarak başladı. Duruşma öncesinde cezaevi yerleşkesi önünde de izleyicilerin de katılımıyla basın açıklaması yapıldı.

Önceki duruşmalarda izleyiciler ve katılanlar için tek bir salon ayrılırken, karar duruşmasında kararı açıklayacak mahkeme heyetinin yer alacağı salonun dışında iki salon tamamen izleyicilere ayrıldı. Kararın açıklanacağı salona da avukat, siyasi parti temsilcileri ve basın mensuplarının dışında kimse alınmadı. İzleyiciler, duruşmayı farklı salonlardan SEGBİS bağlantıları için kurulan ekranlardan izledi.

 

Jandarma ve polislerden ‘hatıra fotoğrafı’

Henüz duruşma başlamadan önce salonda yerini alan cezaevindeki jandarma görevlilerinin salonda toplu olarak bir “hatıra fotoğrafı” da çektirdiği görüldü. Salon içerisinde jandarmanın yanı sıra çok sayıda çevik kuvvet polisi ve üniformasız kolluk görevlisi de hazır edildi.

İki bini aşkın müşteki ve mağdurun 10 avukatı salondaydı

Duruşmaya yüzlerce avukatın yanı sıra 10’u aşkın baro başkanı da katıldı. Dava kapsamında hazırlanan iddianamede Diyanet İşleri Başkanlığı ile Et ve Balık Kurumu gibi kamu kurum ve kuruluşların yanı sıra AK Parti ve HÜDA PAR’ın da yer aldığı 2 bin 676 mağdur ve müşteki yer alırken, avukatları için ayrılan sıralardaki avukat sayısının 10’u geçmediği görüldü.

Hüküm, tek bir sanığın yüzüne dahi okunmadı!

Tutuklu yargılanan siyasetçilerinden sadece Alp Altınörs ve İsmail Şengül, duruşma salonunda hazır bulunurken, Günay Kubilay da SEGBİS aracılığıyla duruşmaya bağlandı.

Geri kalan tutuklu siyasetçiler Figen Yüksekdağ, Gültan Kışanak, Selahattin Demirtaş, Ali Ürküt, Nazmi Gür, Bülent Parmaksız, Sebahat Tuncel, Zeynep Karaman, Zeynep Ölbeci, Aynur Aşan, Ayşe Yağcı, Ayla Akat Ata, Dilek Yağlı, Pervin Oduncu ve Meryem Adıbelli, duruşmaya katılmadı.

Selahattin Demirtaş, son savunmasında “Vereceğiniz kararı yüzüme okumanıza fırsat vermeyeceğim. Kararı kendi kendinize okuyacaksınız” diyerek, karar duruşmasına katılmayacağını açıklamıştı.

Tutuklu diğer siyasetçiler de hem yargılanın “siyasi bir yargılama” olduğuna hem de PKK lideri Abdullah Öcalan ile İmralı Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunanların aile ve avukatlarıyla görüştürülmemelerini protesto etmek için duruşmaya katılmadı. Bu kararlarını da duruşmada söz alan avukat Sevda Çelik Özbingöl, aracılığıyla gönderdikleri mesajda deklare ettiler. Öyle ki beyanlar ve son sözler alındıktan sonra verilen arada hazır bulunan iki kişinin de de salondan ayrılmasıyla hükümler okunurken, duruşma salonunda yargılanan tek bir ismin olmaması dikkat çekti.

‘En başından beri tüm ceza yargılama ilkeleri ihlal edildi’

Duruşmanın başlamasıyla ilk olarak avukat Sevda Çelik Özbingöl, beyanlarda bulundu. Özbingöl, “Son söz yerine geçmemekle beraber bugüne kadar dosyada yargılanan bütün arkadaşlarımız adına birkaç açıklamayı yapmak zorunda hissediyoruz” dedi. Bu sırada mahkeme başkanı, Özbingöl’e müdahale ederek, duruşmanın seyrine dair söz verildiğini, esasa dair beyanda bunulmasına izin verilmeyeceğini söyledi.

Avukat Özbingöl, sözlerine şöyle devam etti: “Bu dava nihayet karar aşamasına büyük bir gayretle getirildiğini görüyoruz. Yargılamanın en başında beri CMK ilkelerini yok sayan, silahların eşitliği ve tüm ceza yargılama ilkeleri ihlal edilmiş ve edilmektedir. Mahkeme tüm aşamalarda retçi bir tutum sergiledi. Savunmaya süre sınırlaması getirilerek ağır bir ihlal silsilesine tanık olduk. Maddi gerçeğe ancak adil bir yargılama ile ulaşabilir. Savunma hakkı insan hakkı olmakla birlikte ulusal ve uluslararası hukukta da güvenceye alınmış bir haktır.”

Özbingöl, beyanını şöyle tamamladı: “Hukukun araçsallaştırılarak, hakikatin nasıl tersyüz edilerek, bir siyasi sürece ve siyasi zümreye hizmete zorlandığının kanıtlarıyla bir yargılama yapıldığına inanmamız bekleniyor. Siyasetçilerin seçim meydanlarında kurdukları sözlerden hiç bahsetmiyorum bile. Karar elbette ki siyasi bir karar olacak ve bu karar ile bir rant devşirmeye çalışan bir güruhun varlığını da elbette ki bilmekteyiz."

Dosyaya yeni belgeler girmesine rağmen ek süre verilmedi

 Özbingöl’ün ardından beyanda bulunan avukat Faik Özgür Erol, duruşma öncesi dosyaya yeni belgelerin eklendiğini belirterek, bu belgeleri henüz inceleyemediklerini dolayısıyla bugün sadece tutuk incelemesi yapılarak beyanda bulunmaları için süre verilmesini talep etti.

Erol dava sürecine ilişkin beyanlarını, “Bir siyasi partinin hukuk eliyle siyaseten katledilmesidir. Böylesi bir yargılama süreci yaşandı” sözleriyle özetledi.

Erol ve diğer müdafi avukatları da yazılı olarak dosyaya eklenen evraklara dair beyanda bulunmak için süre verilmesi yönünde talepte bulundu. Ancak, Erol’un beyanlarının ardından ara karar kuran mahkeme heyeti, bu yönlü talepleri oy birliği ile reddetti.

Taleplerin reddedilmesiyle birlikte mahkeme heyeti, duruşma salonunda ve SEGBİS’te hazır bulunan sanıkların son sözlerini aldı. Son sözlerini söylemek için sırasıyla Alp Altınörs, Altan Tan, Can Memiş, Emine Beyza Üstün, Günay Kubilay ve İsmail Şengül’e söz verildi.

Alp Altınörs, “Bu bir tweet davasıdır. Sanıklara atfedilen yeganen fiil DAİŞ’e karşı çağrı yapmaktır. Bir tweetten müebbet hapis çıkarmaya çalışan kumpas davasıdır” dedi.

Diyarbakır’dan SEGBİS ile duruşmaya eski HDP’li Altan Tan, “Ne PKK’nın siyasetini ne de devletin bugün uygulamakta olduğu yöntemi doğru bulmaktayım… 6 Ekim 2014’te HDP’nin MYK üyesiydim ve toplantıya katıldım. IŞİD’in Kobanê’ye yönelik saldırılarının demokratik yollarla protesto edilmesi ortak görüşümüzdü. Bu ortak görüşte hiçbir şekilde şiddet ve terör yoktu, bu konuda da hiçbir görüş, hiçbir çağrı olmadı” dedi.

‘Üç satırlık tweet için 300 sayfa savunma yaptım’

Günay Kubilay’ın son sözleri ise “Üç yıl boyunca MYK’nın yaptığı üç satırlık tweet için 300 sayfalık savunma yaptım. Ben bunun yeterli olduğunu düşünüyorum” olarak tutanaklara geçti.

Son sözleri alınan diğer isimlerde davaya konu HDP çağrısının “suç” teşkil etmediğini belirtti.

Mahkeme heyeti, son sözlerin alınmasının ardından saat 13.00’te duruşmaya bir buçuk saatlik öğren arası verdi.

 

Hükümler sanık ve avukatlarının yokluğunda açıklandı

Duruşma saat 15.14’te heyetin yerini almasıyla yeniden başladı. Duruşmaya verilen arada salonda tek bir sanık olmazken, heyetin duruşmayı açar açmaz hükümleri okumaya başlamasıyla avukatlar protestoya başladı. Slogan ve alkışlarla mahkemeyi protesto eden avukatlar, duruşma salonunu terk etti. Avukatların protestosu sırasında görüntü alan kimi gazeteciler ve avukatlar hakkında da “kayıt aldıkları” gerekçesiyle tutanak tutulduğu görüldü.

Avukatların protestosu sırasında hükümleri açıklamaya ara veren mahkeme başkanı, avukatların salonu terk etmesiyle sözlerine devam etti. Mahkeme başkanı, 142 sayfalık kararın sadece hükümlerle ilgili bir özetini okunacağını aktararak, yargılananlar hakkında kurulan hükümleri sanıklar ve avukatlarının yokluğunda açıkladı.

‘Kobani Davası’nı kararında ‘Kobani’ yok!

Açıklanan kararlarda; dava her ne kadar “Kobani eylemleri” gerekçesiyle açılmış olsa da bile açıklanan kararlarda “Kobani” sözcüğüne tek bir kez bile yer verilmesi dikkat çekti.

HDP’liler ‘fail’ gösterilmişti: Yasin Börü ve diğer tüm cinayetlere beraat

Öte yandan davanın açılmasına gerekçe yapılarak birçok kez iktidar temsilcileri tarafından da sık sık gündem yapılan Yasin Börü ve ancak çoğunluğu HDP’li en az 37 kişinin yaşamını yitirmesinden sorumlu tutularak yargılan HDP’liler hakkında söz konusu suçlamalara dair “suçun sanıklar tarafından işlendiğinin sabit olmaması” nedeniyle beraat kararı verdi.

Olaylar sırasında yaşamını yitiren ve HÜDA PAR’a yakınlığıyla bilinen Yasin Börü, dava süreci boyunca doğrudan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından “Yasin Börü’yü öldüren Selo (Selahattin Demirtaş) değil miydi?” ifadeleriyle gündem yapılsa da olaylar sırasında yaşanan ölümler ve yaralanmalardan sorumlu tutulan HDP’lilerin tamamı bu suçlamalar yönünden beraat etti.

28 tutuklu ile başladı, 15 tutuklu kaldı

Açıklanan kararla aralarında eski milletvekilleri Sebahat Tuncel, Ayla Akat Ata ile görevdeyken gözaltına alınarak yerine kayyım atanan eski Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Gültan Kışanak’ın da aralarında bulunduğu 5 kişi hakkında tahliye kararı verildi.

Dava kapsamında bir dönem tutuklu yargılanan ve aralarında Sırrı Süreyya Önder, Bircan Yorulmaz, Can Memiş, Altan Tan ve Ayhan Bilgen gibi isimlerin de bulunduğu 12 kişi beraat ettirildi. Böylelikle Nisan 2021’de 28 tutukluyla başlayan dava üç yılın ardından 15 ismin tutukluluk halinin devamıyla karara bağlandı.

Önder, Meclis’i yönetirken beraat etti!

 

Dava kapsamında tutuksuz yargılanan isimlerden birisi de DEM Partili Meclis Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder idi. Soruşturma sürecinde gözaltına alınarak, adli kontrol şartıyla serbest bırakılan Önder, hakkında yüzlerce yıl hapis cezasının istendiği davada hükümlerin açıklandığı saatlerde Meclis Genel Kurulu’nda başkanlık göreviyle oturumu yönetiyor olması da davanın dikkat çeken bir ayrıntısı oldu.

Öte yandan davanın ilk anından bu yana hakkında yakalama kararı bulunan 72 isim yönünden ise dosyanın tefrik edilmesine karar verildi.

Dava kapsamında yargılanan 11 siyasetçi hakkında, "devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak suçuna yardım etmek” suçlamasıyla ceza verildi.

En fazla ceza Demirtaş’a verildi: 6 suçlamadan 42 yıl hapis

Dava kapsamındaki en yüksek Selahattin Demirtaş’a verildi. Demirtaş hakkında verilen cezaların büyük bir bölümün çeşitli miting, basın açıklaması ve yürüyüşlere katılması ve buralarda yaptığı açıklamalar gerekçe gösterildi.

Hakkında 47 ayrı suçlamadan ceza istenen Demirtaş’a "devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak suçuna yardım etmek” suçlamasıyla 20 yıl hapis cezası verildi. Demirtaş hakkında ayrıca Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2017’deki “suç işlemeye tahrik etme” soruşturması kapsamında 4 yıl 6 ay hapis; 21 Mart 2016 tarihinde Diyarbakır’daki Newroz kutlamaları sırasındaki konuşması gerekçe yapılarak, “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla 2 yıl 6 ay hapis;  Diyarbakır Dicle Fırat Kültür Merkezinde 29 Şubat 2016 tarihinde yaptığı basın açıklaması nedeniyle “halkı kanunlara uymamaya tahrik etme” suçlamasıyla 1 yıl 6 ay hapis; HDP Diyarbakır il binasında 9 Eylül 2015 tarihinde yapılan basın açıklamasındaki konuşmaları nedeniyle “örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla 2 yıl 30 ay hapis; 18 Mart 2012 tarihinde Diyarbakır’daki Newroz kutlamasıyla ilgili de “kanuna aykırı toplantı veya gösteri yürüyüşlerine özendirmek veya kışkırtmak” iddiasıyla 3 yıl hapis; 12 Eylül 2015 tarihinde Cizre yapmış olduğu konuşma ve katıldığı bir etkinlik gerekçesiyle de “kanuna aykırı toplantı veya gösteri yürüyüşleri düzenleyen veya yönetenlerle bunların hareketlerine katılma” suçlamasıyla 1 yıl 6 ay, aynı etkinlikteki konuşması gerekçesiyle “örgüt propagandası yapmak” suçlamasıyla 1 yıl hapis; Kızıltepe’de 13 Kasım 2015 tarihinde Cumhuriyet Meydanı’ndaki miting konuşması ise “suçu ve suçluyu övme” suçlamasıyla 1 yıl 6 ay hapis; Van’da 1 Ağustos 2016 günü "Darbeye Hayır Demokrasi Hemen" sloganıyla düzenlenen mitingde yaptığı konuşmayla ilgili olarak “örgüt propagandası yapmak” suçlamasıyla 2 yıl hapis cezası verildi.

Böylelikle Demirtaş hakkında altı ayrı suçlamadan toplamda 37 yıl 60 ay (42 yıl) hapis cezası verildi. Demirtaş, hakkında verilen hapis cezalarıyla ilgili de “yargılama sürecindeki tutum ve davranışları” gerekçe gösterilerek herhangi bir indirime gidilmedi.

Eski HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ hakkında da "devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozma suçuna yardım etmek" suçlamasıyla 19 yıl hapis cezası verildi.

Ayrıca Yüksekdağ hakkında, "suç işlemeye tahrik" suçundan 4 yıl 6 ay, üç kez " örgüt propagandası yapmak" suçlamasında 4 yıl 6 ay; "toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet" suçundan 2 yıl; "seçim yasaklarına aykırı hareket etmek" suçundan da 3 ay olmak üzere toplamda 30 yıl 3 ay hapis cezası verildi.

Avukat ve sanıkların yokluğunda okunan karar kapsamında, Türk Ceza Kanunu’nun 302/1 "devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmaya yardım etme" suçlamasıyla hakkında hapis cezası verilen isimler ve cezalar şöyle:

Pervin Oduncu: 22 yıl 10 ay hapis

Nazmi Gür: 22 yıl ve 6 ay hapis

Zeki Çelik: 22 yıl ve 6 ay hapis

Zeynep Kahraman: 22 yıl ve 6 ay hapis

Cihan Erdal: 20 yıl ve 6 ay hapis

Dilek Yağlı 20 yıl ve 6 ay hapis

Günay Kubilay: 20 yıl ve 6 ay hapis

İsmail Şengül: 20 yıl ve 6 ay hapis

Tahliye verilen siyasetçilere de ceza!

Hakkında hükümlü birlikte tahliye kararı verilen siyasetçiler hakkında da onlarca yılı aşan hapis cezalarına hükmedildi. Hakkında tahliye kararı verilen Gültan Kışanak, Sebahat Tuncel, Meryem Adıbelli ile Nezir Çakan, Mesut Bağcık ve Zeynep Ölbeci hakkında, "örgüt üyesi olmak" iddiasıyla hapis cezalarına karar verildi.

Bu kapsamda Kışanak ve Tuncel 12'şer yıl, Türk ve Ayna 10'ar yıl, Ata 9 yıl 9 ay, Aşan, Yağcı, Çakan, Adıbelli, Bağcık ve Ölbeci’ye 9'ar yıl hapis cezası verildi. Ayrıca Ölbeci hakkında "örgüt propagandası yapma" suçlamasıyla 3 yıl 9 ay hapis cezasına hükmedildi.

24 isme 401 yıl 79 ay hapis

Dava kapsamında hakkında hapis cezası verilen 24 isim ve verilen hapis cezalarını özeti şöyle:

Selahattin Demirtaş: 42 yıl

Figen Yüksekdağ: 30 yıl 3 ay

Pervin Oduncu: 22 yıl 10 ay

Alp Altınörs: 22 yıl 6 ay

Nazmi Gür: 22 yıl ve 6 ay

Zeki Çelik: 22 yıl ve 6 ay

Zeynep Kahraman: 22 yıl 6 ay

Cihan Erdal: 20 yıl 6 ay

Dilek Yağlı 20 yıl 6 ay

Günay Kubilay: 20 yıl 6 ay

İsmail Şengül: 20 yıl 6 ay

Ali Ürküt: 17 yıl 1 ay

Zeynep Ölbeci: 12 yıl 9 ay

Gültan Kışanak: 12 yıl

Sebahat Tuncel: 12 yıl

Mesut Bağcık: 12 yıl

Ahmet Türk: 10 yıl

Emina Ayna: 10 yıl

Ayla Atak Ata:9 yıl 9 ay

Meryem Adıbelli: 9 yıl

Aynur Aşan: 9 yıl

Ayşe Yağcı: 9 yıl

Nezir Çakan: 9 yıl

Mesut Bağcık: 9 yıl

Buna göre hakkında hapis cezasına hükmedilen isimler hakkındaki toplam hapis cezası 401 yıl 79 ay oldu.

 

Image

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.