DENİZ TEKİN
2018 seçimlerinde HDP’den Van milletvekili seçilen Murat Sarısaç, dokunulmazlığı kalktıktan sonra hakkında açılan 53 ayrı soruşturmanın 20’si davaya dönüştü. Sarısaç’ın avukatı Ruşen Seydaoğlu, eski milletvekilleri hakkında açılan dava ve soruşturmaların ifade özgürlüğü ve siyasete katılım üzerinde caydırıcı bir etkisi olduğunu ifade etti.
14 Mayıs 2023’teki milletvekili seçimleri sonrasında, yeniden seçilmeyen bazı milletvekilleri, yasama dokunulmazlıklarının kalkmasıyla birlikte yargı tehdidi altında. 14 Mayıs 2023’te yapılan Milletvekili Genel Seçimlerinde seçilemeyen milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılması talebiyle hazırlanan 1190 fezleke Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Parlamenter Suçları Soruşturma Bürosuna gönderilmişti. Bununla yeni dönemdeki dokunulmazlık dosyası sayısı 692’ye düşmüştü.
En çok fezleke DEM Partili milletvekillerinin
Bu fezlekelerin büyük çoğunluğu ise HDP milletvekillerine ait. Milletvekilliği devam eden ve haklarında en çok fezleke hazırlanan milletvekillerinin büyük çoğunluğunu da DEM Partili milletvekillerinden oluşuyor. HDP verilerine göre 18 Eylül 2024 itibariyle DEM Partili milletvekillerinin yasama dokunulmazlığının kaldırılması için toplam 518 fezleke düzenlendi. En fazla fezlekeye sahip olan milletvekili 108 fezleke ile Pervin Buldan’ı, 99 fezleke ile Salihe Aydeniz takip ediyor. Üçüncü sırada ise 86 fezleke ile Sezai Temelli bulunuyor. Berdan Öztürk’ün 81, Gülistan Kılıç Koçyiğit’in 38, Meral Danış Beştaş’ın 35, Mithat Sancar’ın 12, Hakkı Saruhan Oluç’un 10, Mehmet Rüştü Tiryaki’nin de 10 fezlekesi bulunuyor. Sırrı Süreyya Önder’in 9, Tülay Hatimoğulları Oruç’un 8, Ömer Öcalan’ın 3, Burcugül Çubuk ve Ali Bozan’ın ikişer fezlekesi bulunuyor. Tuncer Bakırhan, Heval Bozdağ ve Keskin Bayındır’ın ise birer fezlekesi var.
Dokunulmazlığı kalkan milletvekillerinin görev sürelerince yürüttükleri yasama çalışmaları, siyasi faaliyetler ve kamuya yönelik açıklamalarından dolayı hazırlanan fezlekeler ise soruşturma ve davalara dönüştü. 2018 yılında yapılan Milletvekili Genel Seçimlerinde Halkların Demokratik Partisi’nden (HDP) Van milletvekili seçilen Murat Sarısaç, yasama dokunulmazlığı kalkan eski parlamenterlerden biri.
Sarısaç’ın avukatı Ruşen Seydaoğlu, müvekkili hakkında açılan davalar ve bunun İfade özgürlüğü, seçme seçilme hakkı ve demokratik bir toplumda siyasete katılım ve siyasi faaliyetler üzerindeki caydırıcı bir etkisini değerlendirdi.
Seydaoğlu: 53 soruşturma dosyası için 600 sayfa yazılı savunma sunduk
Avukat Ruşen Seydaoğlu, milletvekilliği sona erdiği için yasama dokunulmazlığı ortadan kalkan siyasetçi Murat Sarısaç’ın halkın seçtiği bir temsilci olarak yürüttüğü siyasi faaliyetlerinden dolayı hakkında farklı suç istinatlarından oluşan 53 soruşturmanın açıldığını söyledi. Seydaoğlu “Bu süreçlerin tamamında bilhassa kolluğa değil ilgili savcılığa ifade vermeye gittik. Ancak 53 soruşturma dosyasıyla ilgili ayrıntılı ifade alınması da verilmesi de mümkün olmadığından her bir soruşturma dosyasına dair, fezlekeleri referans alarak toplamda 600 sayfa kadar yazılı savunma sunduk” dedi.
Suçlamalar, yaptığı açıklamalar, katıldığı etkinlikler ve sosyal medya paylaşımları…
Sarısaç’ın HDP milletvekili olarak, siyasi gündeme dair yaptığı konuşmalar, cezaevlerinde yaşanan insan hakları ihlallerini gündeme taşıması, milletvekili seçildiği siyasi parti olan HDP’nin basın açıklamalarına katılması, siyasi gündemle ilgili değerlendirmeler yapması ve bunları sosyal medyada gündeme getirmesi nedeniyle suçlandığını aktardı. Yine Sarısaç’ın, gözaltına alınan Dilan Yıldız’ın başörtüsünün zorla çıkarılmasına karşı açıklamalarda bulunması, Kürtçe konuşan işçilerin maruz kaldığı ırkçı saldırıları gündeme getirmesi, katıldığı kongreler, Van Valiliği'nin uyguladığı süresiz eylem ve etkinlik yasaklarını eleştiren açıklamalarının bu soruşturmalarda suç unsuru olarak gösterildiğini ifade etti.
‘Fezlekelerin suç kısmında ‘Sayın bakanımız Süleyman Soylu’ya hakaret’ var’
Seydaoğlu, soruşturmalara dayanak olan fezlekelerin kolluk tarafından hazırlanmasının hukuki olarak kabul edilemez sorunların yaşanmasına neden olduğuna dikkat çekti. Seydaoğlu “ Örneğin fezlekelerin suç kısmında ya da ‘araştırma raporu’ diye ifade edilen bölümlerde ‘Sayın bakanımız Süleyman Soylu’ya hakaret’ gibi ifadelerle karşılaştık. Yine ‘Toplantı ve Gösteri Yürüyüşüne Engel Olma’ gibi suç tipleri oluşturmuş kolluk. Diğer taraftan Kolluğun Sanal Devriye Yetkisini kaldıran AYM kararına rağmen dosyaların büyük bir kısmı bu yasaklanmış yetkinin kullanılmasına dayanıyor. Aslında delil niteliği olmayan çıktılar iddianamelerin tek dayanağı olarak yargılamaya gerekçe yapılıyor. Savunmalarımızda ayrıntılı olarak bu hususlara değindik; ancak savunmalarımız soruşturmaların kovuşturmaya dönüşmesini engelleyemedi, maalesef. Hukuka aykırılıkta ısrar edildi” dedi.
20 dava açıldı, 32 takipsizlik kararı verildi
Sarısaç’ın yürütmüş olduğu siyasi faaliyetler ve yaptığı açıklamalar nedeniyle açılan 32 soruşturmanın takipsizlikle sonuçlandığını belirten Seydaoğlu, ağır ceza mahkemelerinde 11 dava, asliye ceza mahkemelerinde ise 9 davanın açıldığı ve bu davaların devam ettiğini söyledi.
Seydaoğlu, müvekkilinin Milletvekili olmaktan kaynaklanan bütün siyasi faaliyetleri, görev ve sorumlulukları sebebiyle yargılandığını ve bunların kürsü dokunulmazlığı kapsamında olduğunu vurguladı. Seydaoğlu, “Yasama faaliyetleri kapsamında yürütülmüş ve Anayasayla dokunulmazlığı kaldırılabilecekken kaldırılmamış olan müvekkilimizin görevi tamamlandıktan sonra göreviyle ilgili konular sebebiyle soruşturulması Milletvekili olmaktan gelen görevleri yerine getirebilmesini yani seçilme hakkının, demokratik bir toplumda siyaset yapma görev ve sorumluluğunun engellenmesi anlamına geliyor” dedi. Bu davalarla, Anayasa’da düzenlenmiş haklar hem de Türkiye’nin tarafı olduğu uluslararası sözleşmelerde güvence altına alınan hakların ihlal edildiğini söyledi.
‘Siyasi faaliyet yürütenler üzerinde caydırıcı etki yaratıyor’
Bu yargılamalarla milletvekilinin siyasi faaliyet yürütme haklarını ihlal edildiğini dile getiren Seydaoğlu, “Aynı zamanda bu yargılamalar hem kendisi hem de toplumda siyasi faaliyet yürüten herkesin temel haklarını kullanması önünde caydırıcı etki yaratıyor. İnsanların iktidar gibi düşünmediği, eylemediği her şeyin yargı tacizi altında olduğunu zaten biliyoruz. Ancak bunun TBMM mensuplarına dahi yani yasayı üretenlere bile bu kadar yasa dışı şekilde ve pervasızca uygulanması kabul edilemez. Yargı Tacizi dediğimiz sorun aslında bu ve benzeri yargılamalarla açığa çıkıyor. Sadece milletvekilleri değil bütün muhalif siyasetçiler güvenli bir ortamda siyaset yürütmekten alıkonuluyor, toplumsal sorunlara çözüm olmaları engelleniyor” diye belirtti.
‘Milletvekilleri bu yargı tacizi altında vekilliğini nasıl yürütecekler?’
Müvekkiliyle aynı durumda olan çok sayıda eski milletvekili olduğunu söyleyen Seydaoğlu şöyle dvam etti, “ Yurt dışına gitmeyenler, toplumsal sorunların çözümü için kendi topraklarında siyaset yapmaya devam ediyorlar. Sonlarının ne olacağı gibi bir hesap yapmıyorlar. Bu başlı başına bir siyaset yapma biçimidir. Topluma, anayasallığın gücüne inanıyorlar. Ama sorunun diğer boyutunu bu dönemde de halk iradesiyle seçilmiş, toplumu temsil eden ve hükümete muhalif olan milletvekillerinin bu yargı tacizi altında vekilliğini nasıl yürütecekleri. Görev süresi bittikten sonra birçok hukuk dışı suçlamayla yargılanacaklarını bile bile demokratik toplumu ve unsurlarını savunmanın nasıl mümkün olacağı. Anayasal hakların ve uluslararası insan hakları kullanımının işte bu uygulamalarla caydırıcı etki yarattığını ve kullanamaz hale getirildiğini görmek gerekiyor” diye belirtti.