‘Afet Bölgesinde Gazetecilik ve Basın Özgürlüğü’ paneli düzenlendi

‘Afet Bölgesinde Gazetecilik ve Basın Özgürlüğü’ paneli düzenlendi
EYLEM SONBAHAR*

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) ve Uluslararası Af Örgütü'nün (UAÖ) İstanbul Postane Galata'da beraber düzenlediği Afet Bölgesinde Gazetecilik ve Basın Özgürlüğü paneli, Af Örgütü Medya Koordinatörü Fatma Yörür moderatörlüğünde gerçekleştirildi. Kritik günlerden geçildiğini belirterek açılış konuşmasına başlayan MLSA Eş Direktörü Veysel Ok, “Depremde kurumlardan önce gazetecileri sahada gördük. Onlar olmasaydı belki de yaşamını kaybeden insan sayısı daha fazla olurdu. Gazeteciliğin sadece ifade özgürlüğü açısından değil, insan yaşamı açısından da ne kadar önemli olduğunu biz bu depremde gördük. Devletin nereye gitmediğini onlardan öğrendik. İyi ki bağımsız gazeteciler var” dedi. MLSA ve Af Örgütü ortaklığında 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nde düzenlenen panelde tutuklu gazeteciler de unutulmadı. Diyarbakır ve Ankara merkezli operasyonlarda gözaltına alınıp tutuklanan gazetecilere selam gönderen Ok, operasyonların merkezinde Kürt gazeteciler olduğunu vurguladı. “MLSA'nın tutuklu gazeteciler listesinde 66 kişi yer alıyor. Bu listedeki 30'dan fazla gazeteci son 10 ayda tutuklandılar. Buradan onlara selam gönderiyoruz, onlar için mücadele edeceğimizi söylüyoruz” diye konuştu. Seçim sürecine değinen Ok, MLSA olarak seçimlerde de gazetecilerin güvenliği için her alanda desteklerinin devam edeceğini belirtti.

‘Yerelin kuvvetli olmasını istiyorsak sorunların çözülmesi gerekiyor’

Afet bölgesine ilk önce gidenlerin gazeteciler olduğunu söyleyen Af Örgütü Medya Koordinatörü Fatma Yörür de “Türkiye'de bu süreçte en iyi sınavı sivil toplum ve gazeteciler verdi.Tüm imkanlarını seferber ederek dünyaya bölgenin sesini duyurdular” dedi. “Hem bir gazeteci hem de bir depremzede olarak bu süreci iliklerime kadar yaşadım” diyerek konuşmasına başlayan gazeteci Burcu Özkaya Günaydın çevrimiçi katıldığı panelde depremde ve sonrasında neler yaşadığını anlattı. Freelance çalışan bir gazeteci olduğunu ve çalıştığı kurumlarla iletişime geçtiğini ifade eden Günaydın, “Buraya yardım getirebilmek için birçok tweet attım. O kaosun içinde gazeteci refleksiyle yaklaştım. Dayanışmayla bir konteynere geçtim. Buradan haber motivasyonu ile çalışmaya devam ettim” dedi. Günaydın şöyle devam etti: “Çok fazla binası yıkılan yerel basın var. Çalışanları şehir dışına çıktı. Uluslararası basın örgütlerinden destek bekliyorlar. 26 meslektaşımız yaşamını yitirdi, yaralı olan, evini kaybeden var. Meslek ölsün istemiyorlar. Buralar için büyük bir finansman gerekiyor. Bir an önce şartların düzelmesi lazım. Yerelin daha kuvvetli olmasını istiyorsak sorunların çözülmesi şart.”

‘Millet burda can derdinde siz fotoğraf mı çekeceksiniz?’ denilerek hedef gösterildik

Depremi öğrendiğinde yola çıktığını ve ikinci gün deprem bölgesinde olabildiğini belirten belgesel yapımcısı ve gazeteci Kazım Kızıl da “Kırıkhan'da yol ayrımında askerlerin engellemesiyle karşılaştık. Düzeni sağlamakla ilgili herhangi bir kaygıları yoktu, ne yaptıklarını belli değildi. Gazeteci olduğumuzu söyledik, “Millet burda can derdinde siz fotoğraf mı çekeceksiniz?” diye bizi hedef göstermeye çalıştılar. Sonrasında birkaç tırcı bizim arabaya vurmaya başladı” sözleriyle yaşadıklarını aktardı. Kızıl, “Lojistik, psikolojik olarak böyle bir büyük depreme biz gazeteciler de hazırlıklı değilmişiz onu fark ettim” dedi. “Biz habercilerin çantası her zaman hazırdır” diyen NTV muhabiri Osman Terkan ise “Bu afet bizim gördüğümüz ilk afet değil, günlük hayatımızın bir parçası oldu. Afet ama felaket olarak da nitelendiriyoruz. Önlemler alınsa biz de felaket olarak değerlendirmeyiz. Kötü bir tecrübe olsa da gazeteciler olarak bu durumu tecrübe ettik. Bir de haberin öznesi olan kişiler varken orada işi kişiselleştirip, konuyu dramatik hale getiren meslektaşlarımız oldu. Onları eleştirdiğimi belirtmek istiyorum” diye konuştu.

‘Anlık bilgi paylaşımı oradaki insanlar için çok değerliydi’

Gazeteci Neyran Elden de “Uluslararası basın için çalışırken şöyle bir durum fark ettim. Bölgeye ulaşırken beni engelleyen kamusal bir engel ile karşılaşmadım. Çin devlet televizyonuna çalıştığım için rahat çalıştım diyebilirim. Bir yardım görevlisi gördüğünde sevinen insan kadar bir gazeteci gördüğünde de sevinen insan gördüm. Anlık bilgi paylaşımı yapmak oradaki insanlara vereceğimiz en değerli şeydi” sözleriyle tanık olduklarını anlattı. Soru, cevap kısmıyla ilerleyen panel, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü resepsiyonu ile son buldu. Panelimizi MLSA TV’de izleyebilirsiniz.

Image

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.